Suriye çıkmazı

2024.07.14 23:01 - Son Güncellenme: 2024.07.14 23:03
A

2011 Mart'ında Suriye'de irili ufaklı ayaklanmalarla başlayan ve daha sonra büyük bir iç savaşa dönüşen süreç, beraberinde, zamanında neredeyse vizesiz hatta kimlikle seyahat edilebilecek hale gelen Suriye ile ilişkilerimizi de tamamen koparmıştı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle kardeşi gibi gördüğü Suriye Lideri Beşar Esad ile sonunda savaşın eşiğine gelinmişti. 

Uzun uzun anlatmaya gerek yok yaşananlar, Suriye ile çok sayıda çatışma ve ardından Türkiye'nin Suriye'nin kontrol edemediği kuzey bölgelerine üç ayrı askeri harekatla kontrol noktaları oluşturması hepimizin malumu.  

GEL YENİDEN ÇAĞRISI 

Özellikle geçen haftadan bu yana, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla "Suriye ile yeni bir dönem olur mu?" tartışması başladı. Erdoğan, Suriye'ye tarihi bir çağrı yaptığını belirterek Esad yönetimiyle ister Türkiye'de isterse üçüncü ülkede görüşülmesi çağrısını seslendirdi. 

Bu, Ankara'nın zamanında Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan dahil olmak üzere kopan ilişkilerini restore ederek eski haline getirme amaçlı son üç senedir izlediği politikanın aslında bir uzantısı. 

Bu politikada aslında diğer ülkelerde önemli ölçüde başarılı olundu ve ilişkilere tekrar başlandı. Eğer İsrail'in Gazze'deki katliamı olmasaydı bugün İsrail ile de çok farklı bir noktaya gelinmiş olabilirdi. 

ASLINDA ESKİ MESELE

O dönemlerde Suriye ile de aslında istihbarat seviyesinde görüşmeler yapılmış ve ilişkiler belli bir seviye kadar getirilmişti. 

Tabii bu süreçte, Suriye'nin daha doğrusu Esat Yönetiminin hamisi konumunda olan Rusya devreye girmiş, meseleyi kendi kontrolü altına almak istemişti. 

Tıpkı 33 askerimizi şehit verdiğimiz Suriye'deki saldırıda perde arkasında Rusya'nın bilerek koordinatları Suriye'ye hedef olarak vermesindeki kötü niyette olması gibi.

Anlaşılan o ki, şimdi, Suriye ile ilişkilerin tekrar restorasyonu anlamında Rusya ile de bu konu son dönemlerde masaya bir daha yatırıldı. 

Şam'dan bugünlerde Erdoğan'ın çağrısına mesaj bekleniyor. Bazıları yorumlarında yeni sürecin hemen başlaması gerektiğini söylüyor. 

PEKİ NASIL? 

O KADAR KOLAY MI? 

Evet yeni süreç başlasın. Ama nasıl? 

Suriye Dışişleri Bakanlığı dahil olmak üzere Şam Yönetiminden gelen ilk açıklama ve sinyaller pek olumlu değil. 

Daha önce söyledikleri şeyleri yineliyorlar: 'Türkiye önce Suriye topraklarından çekilsin. Ardından da Suriye milli ordusuna verdiği desteği bitirsin ve bu orduyu dağıtsın.'

ŞARTLAR 

Sizce bu mümkün mü? Birincisi;  Türkiye Suriye'de keyfinden ya da işgal isteğinden burada kalmıyor. 

Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51. maddesinin meşru müdafaa hakkı çerçevesinde orada kendi topraklarına yönelen tehdide karşı kimse bir şey yapmadığı için kendi önlemini alıyor. 

İkincisi: bunu defalarca Suriye yönetimi komşu ülkeler ve uluslararası kuruluşlara bildirmesine rağmen yanıt almadığı için bu hakka sahip oluyor. 

Üçüncüsü Türkiye eğer bu toprakları tutmazsa Suriye'nin kuzeyinden DEAŞ, PKK gibi terör örgütleri başta olmak üzere bir çok illegal yapı vatan toprağına saldırılar gerçekleştiriyor. 

Yani Türkiye; Suriye'ye, çağrı yaparken şunu da söylüyor: 'Gel görüşelim, biz buradan çekiliriz ama sen de terörle mücadelede bu terör örgütlerine karşı benle beraber mücadele edeceksin.' 

Bütün bunlar olmazsa zaten Suriye ile Şam yönetimi ile görüşmenin anlamı ne. 

SURİYELİLER NE OLACAK? 

Ayrıca Suriye ile görüşmek demek Türkiye'deki en az 4 milyon olduğu belirtilen Suriyeli göçmenin de statüsünün ne olacağı hakkında bilgi sahibi olmak demek. Gidecekler mi, ne kadarı kalacak gidecek sorusunun yanıtını beklemek de her vatandaşın hakkı. Yani? görüşmelerde herkesin kulağı bu konuda da yanıt bekleyecek. 

Bu başlıkta da pek bir gelişme olacağı tahmin edilmiyor. Suriyeli göçmenler Türkiye'den gitse gitse eğer Avrupa kabul ederse batı'ya doğru gider. Bu saatten sonra gerek can güvenliklerini bahane ederek, gerekse oradaki yaşam koşullarını gerekçe göstererek pek geri dönecekleri düşünülmüyor. İşin gerçeği bu. 

Türkiye, hem kendi coğrafyasında hem de Suriye sınırları içinde bugün 10 milyona yakın Suriyeli'ye bakıyor. Bunu biz değil bir önceki Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın açıklamalarında 'Türkiye toplam 9 milyon göçmene bakıyor' şeklinde görebiliriz. 

Bu şartlar altında Suriye yönetiminden görüşmek için olumlu yanıt gelirse beklentiler bu şekilde. 

Görüşmeye olumlu yanıt gelmez ise statükonun devamı çerçevesinde bu Türkiye'nin uzun yıllar Suriye'de kalacağı anlamına geliyor. 

Askeri varlığı anlamında da mevcudiyetini sürdüreceği diğer bir gerçek. 

Tabii ki; siz de çok iyi biliyorsunuz ki bugün Suriye dediğimizde bu topraklarda söz sahibi olan sadece Esad yani Şam merkez sistematiği değil. Rusya ve İran'ın etkisi, Amerika'nın esintisi, diğer irili ufaklı örgütler, teröristler kısacası herkes bu coğrafyada rant ve menfaat sağlıyor. Yani burada devam edecek bir kaos en çok onların menfaatine yarıyor. 

Bu şartlar altında,  Suriye'nin, Türkiye ile istikrar ve barış adına böyle bir adım atmasına bunlar müsade ederler mi, işlerine gelir mi? 

Takdir siz değerli okuyucuların. Suriye Orta Doğu'da en karışık denklemlerden biridir. Ve maalesef yıllarca da bu kargaşa bu şekilde devam edecek gibi görünüyor. 

Bu paralelde Suriye ile 'görüşme' ya da 'görüşmeme' trafiğinden çok bir şey beklememek de fayda var.

Sağlıkla Kalın...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları