Bursa'da susuzluk mu? Olmaz demeyin!

2025.08.06 16:50 - Son Güncellenme: 2025.08.06 16:55
A

Bu işin şakası yok.

Hem vallaha hem da billaha.

Aksini söylemek imkânsız.

Zira su, alternatifi olmayan, ikame edilemeyen doğal bir kaynak olmanın yanında yaşamsal manada da yeri doldurulamayacak bir konumdadır.

Ayrıca insan yaşamı için gerekli olan ihtiyacın karşılanmasının ötesinde tarımdan, enerjiye, sağlık ve ekonomiden ulaşım ve turizme kadar da değeri hiçbir şeyle ölçülemeyen ender kaynaklardan.

"Ekmek yoksa pasta yiyin" diyemezsiniz.

"Susuz hayatızı sürdürün" diyemezsiniz.

"Su olmadan da olur" diyemezsiniz.

Bu net.

Şu bir gerçek ki, su olmadan yaşam da düşünülemez.

Dolayısıyla bu husus hiçbir hizmetle ya da hiçbir politik yaklaşımla kıyaslanamayacak yapıda olduğunu unutmamak gerekmekte.

Dünyanın dörtte üçünün suyla kaplı olmasına aldanmamak gerekmekte.

Burada kastedilen su miktarıyla içilebilir ya da kullanılabilir su karıştırılmamalı.

Söz konusu su miktarının tahmini olarak ancak be ancak %1'i kullanılabilir durumda.

Dolayısıyla su kaynakları kıttır ve temiz suya olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.

Bu nedenledir ki, kullanılabilir su kaynakları iyi bir yönetim sürecine ihtiyaç duymakta.

Bir nevi doğru kullanıma muhtaçtır.

Her ne kadar Türkiye ve Bursa su konusunda şanslı görünse de artık bu şekilde bir övünç kaynağımız bulunmamaktadır.

Bursa da Türkiye'de birçok bölge de riskli konumda.

Burada iklimsel değişimler çok önemli görünse de artan nüfus ile birlikte doğru kullanıma olan ihtiyaç son derece önemlidir.

Öncelikle kullanılabilir suların kirletilmemesi gerekmekte.

Sahibi kim olursa olsun su kaynaklarının kirletilmesine neden olan fabrikalarla ilgili önlem alınmalıdır.

Su kaynaklarına ulaşım doğru yönetilmelidir.

Gereksiz su kullanımı yerine akıllı yöntemlere başvurulmalıdır.

Tarımsal sulama için de öyle evlerdeki kullanım suyu için de öyle.

Yağmur suları da iyi değerlendirilmeli ve kullanıma sunulmalı; doğal kaynaklar vasıtasıyla ulaşılan sular da iyi değerlendirilmeli ve kullanıma sunulmalı.

Tıpkı yenilenebilir enerjide olduğu gibi binaların kullanım suları yağmur suları odaklı olmalı.

Ya da konunun uzmanları tarafından ortaya konulan eylem planları belediyeler ve kurumlarca; sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarca benimsenmeli.

Dahası bu konu bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınmalı.

Deprem yönetmeliklerindeki gibi katı kurallar konulmalı.

Aile ve eğitim kurumları vasıtasıyla en alt düzeyden en üst yaş grubuna kadar anlatılmalı.

Elbette burada suçlu aramak mümkün.

Fabrikalar, siyasetçiler, bürokratlar, kimi vatandaşlar...

Suçlu listesini artırabiliriz.

Ama burada görev hepimize düşmekte.

Kimin suçlu olduğu ya da görevini yapmadığı ayrı olarak tartışılabilir ama çözüm hepimizi ilgilendirmekte.

Doğal olarak da bu konuyu öncelikli olarak ele almalı ve uzmanların görüşleri doğrultusunda kayda değer çözümlere ulaşmalıyız.

Unutmayalım bu iş sanılandan da ciddi önemde.

Şu şehri olarak gördüğümüz Bursa, Başkan Mustafa Bozbey'in dediği gibi artık eski konumunda değil.

Burada çözüm mercilerinden biri de kendisi elbette.

Ama asıl çözüm toplum olarak hepimizin elinde.

 

 

 

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları