Yazarlar

Metehan Demir
metehandemir@bursadabugun.comİsrail İran savaşını anlamak
2025.06.16 07:39 - Son Güncellenme: 2025.06.16 08:27İsrail-İran çatışmasında korkulan her şey teker teker gerçekleşmeye başlıyor. Artık görüntüler, füze salvolarının yüksek yoğunluklu savaş moduna döndüğü yönünde izlenim veriyor.
İsrail ve İran karşılıklı olarak birbirini yeni ve daha büyük saldırılar konusunda tehdit ediyor. Tedirgin edici nükleer sızıntı ve yeni nükleer tesislerin vurulabileceği haberleri geliyor. İsrail İran Savaşı şu an birbirlerine ulaşmak anlamında Ürdün, Irak ve biraz da Suriye'nin hava sahaları üzerinden gerçekleşiyor. Yani arada potansiyel krizleri de barındırıyor.
ASIL ÖNEMLİ OLAN
Ancak, asıl önemli olan bu yaşanan durumun stratejik risk analizinin yapılması. Bunu yaparken de, aynı zamanda bu olayların hemen yanıbaşındaki Türkiyemize olası etkilerini de masaya yatırmak gerekiyor. Yakın zamanda hatırladığımız gibi, Amerika, İsrail ve İran arasında Washington'ın kontrolünde enteresan bir kaos yönetimi vardı. Taraflar birbirini bir yere kadar vuruyor, Beyaz Saray'ın da telkinleri ile ondan sonra duruyordu.
Ancak bu kez olaylar tahmin edilenden çok ileri boyuta geldi.
Sıcak savaş başladığında değişken şartlar ve dengeler normal savaş teorilerinin dışında bizi başka yerlere doğru sürükler. Burada görünen ve görülmeyen dengeler savaşın seyrini değiştirir.
Savaş stratejilerine göre, her savaşın siyasi bir amacı vardır, o nedenle sadece sıcak çatışmaların gidişatını izlemek çok sığ kalacaktır.
O halde başlayalım;
İsrail, İran'a 4 gün önce başlattığı saldırıda aslında psikolojik üstünlüğü ele geçirmek için taktik bir başlangıç yapmıştı.
İran'ın içine nasıl sızdığını tüm dünyaya göstermek için, İran Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Komutanı ile dokuz değerli bilim adamının olduğu 25'den fazla kritik ismi ilk anda öldürdü. Böylece, İsrail, İran devleti içindeki köstebeklerin de yardımıyla, ülkenin genelkurmay başkanının evinde hangi odada yattığını bile bildiğini ve o odaya özel saldırısı gerçekleştirebileceği mesajını verdi. Suikastların çoğunu drone saldırılarıyla gerçekleştirdi. Buna hâlâ da devam ediyor.
Böylece İran devleti ya da diğer deyişle molla yönetimi kendi halkı gözünde itibarsızlaştırılacak ve köşeye sıkışacaktı. Oluşan panikle de hata yapmaya sevk edilecekti. Bu beraberinde; İran kamuoyunda da umutsuzluk, kızgınlık ve yenilgi hissi ile molla yönetimine karşı tepkileri arttıracaktı.
Drone'lar ve 200 uçakla İran'a saldıran İsrail bu aşamadan sonra her klasik savaş projeksiyonda olduğu gibi, İran ordusunun savunma kabiliyetlerini yok etmeye yöneldi. Daha önceden çok detaylı istihbari çalışma yapıldığı için art arda uranyum zenginleştirme amaçlı nükleer tesisler ve hemen ardından da enerji, yakıt gereksinimlerini kırmaya yönelik petrol ve doğal gaz tesisleri, askeri tesis ve cephanelikler hedef alındı.
Bu da İran'ın nefesini kesmeye yönelik bir taktik adımdı. İsrail, aslında, İran'ın nükleer kapasiteye ulaşmasını engellemek için yola çıktığını söylemişti. Ancak dediğimiz gibi; her savaşın bir siyasi amacı vardı. Bunun bir ön bahane olduğu ve ardından asıl niyetin doğrudan İran rejimini hedeflediği anlaşıldı.
İLGİNÇ ZAMANLAMA
İsrail bunu tam da Amerika'yla İran'ın nükleer görüşmeleri sırasında yaptı. Bu arada; Amerika'nın görüşmeler yoluyla İran'ın dikkatini dağıttığı ve saldırıya uygun zemin için ortam hazırladığı şüphesi de insanın aklına gelmiyor değil.
HAMANEY BİLE AKILLARINDAN GEÇMİŞ
İddialara göre, İsrail'in kafasından eldeki istihbari bilgilere güvendiği için İran'ın başta Dini Lider Ali Hamaney olmak üzere tepe isimlerini öldürmek bile geçti.
Tıpkı Hizbullah Lideri Nasrallah'a yaptıkları gibi. Ama bu noktada Beyaz Saray devreye girdi ve bunu durdurdu.
Yaklaşık iki senedir, İran'ın Şam'daki Büyükelçiliği'ni vuran ve generallerini öldüren, bir kaç kez İran'a füze saldırısı yapan, Tahran'da Hamas Lideri Ali Hamaney'i katleden İsrail, bu son saldırıları ile İran'da en büyük hayalini gerçekleştirmek için harekete geçti
ÜST AŞAMA NE?
Bu nedenle de bir üst aşamaya geçti. Biz burayı göremeyiz. Çünkü bu artık üçüncü kol faaliyeti ya da yeraltı gizli servis operasyonları bölümüne giriyor. O da, bu askeri harekatın siyasi amacını gerçekleştirmeye yönelik bir adım. Ayaklanmalar ve iç karışıklıklar organize etmek.
Kısacası İran'da molla rejimini devirmek. Yine de, bu iş söylendiği kadar kolay değil. Evet İran'da halkın ciddi bir bölümü mollalara karşı tepkili. Ancak İran halkı batının ikircikli tavrından dolayı da Mossad'ın provokasyonlarına o kadar kolay gelmez.
Zaten; İsrail'in yaptığı hatalardan bir tanesi de Iran'a bıçağı saplayıp içinde döndürmeye çalışması.
Bu da bugüne kadar genelde aldığı darbelere rağmen sesini çıkaramayan cılız tepkilerde kalan İran'ın son 36 saatte rekor sayıda saldırı gerçekleştirmesinde kendini gösterdi.
İRAN YALNIZ MI?
Burada asıl sorumuz, İran'ın aldığı destek ve ne kadar yalnız olup olmadığı. Perde arkasında Rusya ve Çin'in neler yaptığını çok yakından izleyip anlamak gerekiyor. Hatta, Pakistan, Kuzey Kore ve Yemen'i de izlemek gerekli.
Çünkü artık bu evrede dış aktörler kendi menfaatleri zedelenmesin diye yavaş yavaş oyuna girerler.
Aslında; İran dün açıklamasında olduğu gibi İsrail saldırmazsa kendisini de saldırmayacağı yönünde açıklama yaptı. Yani onurlu bir çıkışa da hazır.
Bu husumet yine de kolay kolay artık sona ermez. Çünkü iki ülkede de çok ağır hasarlar oluştu. İran'ın sivil kayıplarına ek, çok kritik tesisleri de geriye dönüşü zor hasarlar aldı. İsrail'de de hayatını kaybedenler ve oluşan hasar intikam duygusunu aynen İranlılarda olduğu gibi kamçıladı.
Normal şartlar altında bu krizin bu hafta içinde belli bir seviye inmesi muhtemel. Ama tamamen sıfırlanmayacaktır. Piyasalarda sert iniş ve çıkışlar da artık kaçınılmaz.
TÜRKİYEMİZİN RİSKİ
Peki Türkiye'ye bakarsak;
Hemen yanıbaşımızda gelişen bu olay öncelikle dünyada petrol fiyatlarını tırmandımaya başlayacağı için bizim yıllık enerji faturamızı vuracaktır. Bu da milyarlarca dolar ek maliyet demek. Türkiye'nin zaten kırılgan ekonomisi ek faturalarla daha da sıkıntıya girebilir. Buna doğal gazı da ekleyelim. Ayrıca 80 milyondan fazla nüfusu olan İran'ın büyük bir dalgalanma halinde nüfusunun ciddi bir bölümünün Türk sınırı kapılarına dayanması da tatsız senaryolardan bir tanesi.
Türkiye'nin ticari dengelerinin ihracat anlamında da zarar göreceği yine çok açık. Ancak Türkiye'den beklenen şeylerden bir tanesi de İran üzerinde baskı kurarak arabuluculuk yapması. Bu konuda Ankara gerçekten uğraşıyor. Ki bu olaylar başlamadan önce İran ile Suriye konusunda çok ciddi kriz yaşıyorduk. Ama bu durum söz konusu olunca; Türkiye'nin yaptığı arabuluculuk çabaları etik açıdan çok doğrudur ve akıllıca bir adımdır.
Bazı yerlerde seslendirilen Türkiye'nin de bu savaşta hedef olacağı ve füzelere maruz kalacağı yönündeki iddialara şu an prim vermek pek mümkün değil.
Ancak İran'da şımarabilecek bir İsrail ileride Türkiye üzerine oynanacak kötü senaryoların baş destekçisi ve aktörü olabilir. Buna dikkat etmek lazım.
TERÖR ENDİŞESİ
Bütün bunlar olurken, keşke yanılsak ama bundan sonra dünyanın, açık kalan tüm intikam hesapları ve intikamları adına güvenli bir yer olmayacağını söylemek mümkün olacaktır.
Amerika ve İsrail'in bu agresif tutumu nedeniyle de dünyanın artık hiçbir yeri güvende değil. Misillemeler çeşitli şekillerde karşımıza çıkacaktır. Maalesef bu senaryo en ürküten gerçeklerden bir tanesi.
Burada; İngiltere ve Fransa başta batının İsrail'in yanında olduğunu söylemek mümkün. Yani sadece Amerika Birleşik Devletleri İsrail'in yanında değil. Zaten İsrail uçaklarının havada yakıt ikmalinde bu ülkelerden destek aldığı da biliniyor. Batı ile doğunun kesin çizgilerle ayrıştığı bu süreç ileride kanlı hesaplaşmaları akla gelen tüm yollardan gündeme getirecektir.
ABD FAKTÖRÜ
Son tahlilde, petrol fiyatlarından artmasından endişe eden ve Rusya'nın da bu durumdan daha çok para kazanmasını arzu etmeyen Amerika'nın önümüzdeki birkaç gün içinde devreye gireceği ve bu tansiyonu düşüreceği olasıdır. Zaten bu olmazsa, gerisini düşünmek bile çok tedirgin edici
Ama dediğimiz gibi bu husumet artık yoğunluğu değişken seviyelerde olan bir savaş modunda devam edecektir.
Bu çerçevede İsrail'de Netanyahu'nun gitmesi de bile sorunun çözümünü sağlamaz. İsrail asla yumuşamayacaktır.
Gazze başta insanlara yerleşen intikam tohumu ülkeler arasında imzalanan barış sözleşmeleri ile bile çözülmez.
Yine de bu noktada Orta Doğu'da Arap ülkelerinin iki yüzlü tavrını da hatırlatmakta fayda var.
Kritik 72 saatte giriyoruz. Perde önü ve arkası aktörlerin bu sürecin nerede duracağına karar vereceği 72 saatten bahsediyoruz.
Dünya giderek daha kötü bir yer haline geliyor. Geçen hafta gündemde olan Rusya Ukrayna Savaşı'nı şu an kimse hatırlamıyor bile. Bu dünyanın krizlerle bir oradan oraya savruluşunun net fotoğrafıdır
Sözün özü; öngörülemezlik ve belirsizlik hepimiz için her alanda günden güne artıyor.
Yazarın diğer yazıları
- İsrail İran savaşını anlamak 16 Haziran 2025 Pazartesi, 07:39
- Ya bıçak ya da silah olsaydı 05 Mayıs 2025 Pazartesi, 07:32
- İnsanlar sinir hastası oluyor 24 Nisan 2025 Perşembe, 12:25
- Türkiye'de tekstil sektörü alarm veriyor 07 Nisan 2025 Pazartesi, 08:43
- Bir güne neler sığıyor bu ülkede... 20 Şubat 2025 Perşembe, 13:23
- Bu bir süreç değil 16 Ocak 2025 Perşembe, 00:21
- Suriye umut ve belirsizlikler denizi 10 Aralık 2024 Salı, 12:13
- Suriye'yi askeri strateji ve milli açıdan okumak 06 Aralık 2024 Cuma, 11:31
- Elon Musk'ın kumarının şifreleri 25 Kasım 2024 Pazartesi, 00:21
- Türk Amerikan ilişkileri nereye gider? 07 Kasım 2024 Perşembe, 07:50
Yazarlar
- Ciğerlerimizi yakmayın! Hasan Boztürk
- Borçlara 'yapılandırma'! Elif Didem Danacıoğlu
- Transferler tamam, gözler sahaya çevriliyor! Çetin Sabırlı
- 'Efelerle Sultanlar' arasındaki fark 'gece i... Engin Aksöz
- İsrail İran savaşını anlamak Metehan Demir
- Ciğerimizi yakan yangınlar sonrası Bursa'dak... Hasan Yalçın
- Bursa'mızda 'Su'dan sebepler Prof. Dr. Murat Taş
- Langırt masasında inovasyon mu yapılır? Binay Kazan
- Bu yazım kadınlara! Erkekler okumasın... Ece Sarı
- Turizm Şehri Bursa'dan Yaza Merhaba Ramazan Başan
- Yanıyoruz cayır cayır Yeşim Mutlu
- İbrahim Balaban sergisi! Kamuran Vatansever
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Amaç vergi adaleti değil vergi garantisi! Emre Özpeynirci
- Yarın faiz kararı ne yönde olacak? Levent Yılmaz