İnsanlar sinir hastası oluyor

2025.04.24 12:25 - Son Güncellenme: 2025.04.24 12:25
A

Çok büyük geçmiş olsun. Allah ülkemizin daha beterinden korusun. Türkiye yine kendi iç kavgalarıyla birbirini yerken, deprem gerçeği kendini yine olanca dehşeti ile hissettirdi. 

Zaten yıllardır 7 üzeri olası bir İstanbul depremi üzerine bitmeyen söylentiler vardı. Herkes olabildiğince algıda seçici ve çekingen bir haldeydi. Dün acaba beklenen mi geldi diye insanlar sarsıntıyı hisseder hissetmez bunu düşündü.

Merkez üssü Marmara Denizi, İstanbul Silivri olan 6,2 büyüklüğündeki sarsıntı gerçekten büyük korku yarattı. İstanbul'un yanı sıra çevre illerden de hissedildi. İnsanlar sokağa döküldü. Ciddi sayıda vatandaş sabaha kadar açık alanlarda vakit geçirdi. İlgili birimler alarma geçti. Seferberlik ilan edildi. Okullar 2 gün tatil oldu. 

Daha fazla uzatmayalım zaten dünden beri haberlerde tüm detayları okudunuz. Dün öğlenden beri maalesef yine aynı plaklar dönmeye başladı. 

Yine aynı samimiyetsizlik sahnelerini izlemeye başladık. 'Bu bize uyarıymış' falan diye her depremden sonra söylenen klasik cümleleri duyduk. Yine aynı eksikliklerle karşılaştık. Buna bazı medya da dahil. Herkes bildik ifadeleri kullandı. Yine GSM operatörleri sınıfta kaldı. İnsanlar yakınlarına ulaşamadı, çıldırma noktasına geldi. GSM firmaları fa insanlara iş işten geçtikten sonra hediye ek paket verdi. 

Yine çürük binaların hala öyle kaderini beklediğini gördük. Yine bu İstanbul için son şans, son uyarı diye aynı samimiyetsiz çağrıları kendimize yaptık. Ortadaki tek şey vatandaşın içten gösterdiği panik ve haklı korku idi. 

Onun haricinde medyada yine bildik sorular vardı: Acaba bu beklenen deprem mi değil mi, bu işten yırttık mı yırtmadık mı, bundan sonra kafamıza göre yaşamaya devam edebilir miyiz anlamında klasik medya soruları havada uçuştu. 

Dün yine sinir bozan şeylerden bir tanesi de zıt iddialar. Türkiye'de çok değerli deprem uzmanları var, çoğuna saygı duyuyoruz. Ama aralarında bir bilimsel ortak payda hâlâ yok ve bu da insanların sinirini bozuyor. 

Çünkü biri diğeri ile tamamen ters şeyler söylüyor. Bir kez daha dün de bunu yaşadık. Halkta paniğe ve korkuya yol açmamak adına aslında bu depremle ilgili açıklamaların bir standartının olması gerekiyor. Çünkü insanların psikolojileri gerçekten çok kötü. Öyle 'Bu bilimde normal, tez anti tez çatışması' demekle olmaz.

Uzmanlardan kafa karıştıran açıklamalar geldi. Prof. Sözbilir, depremin Kuzey Anadolu Fayı'nın bir kısmının kırıldığını söyledi. Prof. Tüysüz ise, daha büyük bir sarsıntının zayıf olduğunu ifade etti. Prof. Ahmet Ercan ise büyük İstanbul depreminin öncüsü olduğunu belirtti. Prof. Dr. Naci Görür de ''Fayın biriktirdiği stres artıyor" dedi.

20 gün önce "Silivri'de 6.0-6.5 büyüklüğünde bir deprem olabilir" diyen Prof. Şener Üşümezsoy ise "Başka bir deprem riski yok. Marmara'da depremler bitti." ifadelerini kullandı. 

Tabii ki insan bu tezin doğru olmasını istiyor. Ama bilimsel olarak da ikna edilmeyi bekliyor. Benzer durumları pandemi döneminde de görmüştük. O zaman da uzmanlar Covid hastalığı ile ilgili birbirine tamamen zıt görüşler dile getirmiş ve bunun bilimde gayet normal olduğunu da söyleyerek işin içinden çıkmışlardı. Tabii bu sırada kime inanacağız diye insanlar sinir hastası olmuştu. Bu gerçekten tatsız bir hal aldı. 

Ya istismarcılara ne demeli!!! Benim evim sağlam diye fiyatını ilanlarda arttıranlar, panik halindeki insanları 2.03 katına taşımaya çalışan taksiciler, artan bilet fiyatları bunlara sadece birkaç örnek.

Yine her depremde ortaya çıkan aynı şeyler dün de ortada dolaştı. Allah'tan bu kez resmi açıklama geldi: 'İstanbul'daki depreme ABD gemisi neden oldu" şeklindeki iddialar doğru değildir.
Marmara Denizi'nde meydana gelen depremlerle ilgili, Depreme Boğaz'daki ABD gemisi neden oldu" ve "HAARP sistemi ile deprem tetiklendi" şeklinde asılsız iddialar kesinlikle asılsızdır. Hatta Boğaz'da bir Amerikan gemisi de yoktur' denildi. Bu komplo teoriciler asla yılmıyor ve maalesef alıcı da buluyor.

Yapacağımız tek şey çok basit ve belli. İktidar muhalefet demeden herkesin ele verip, dönüşümleri ve sağlamlaştırmaları hızlıca tamamlamak. Dünyada bu şiddette depremler olduğunda karşılaşılan tabloyla Türkiye'dekiler birbirinden bizim aleyhimize çok farklı. Allah beterinden korusun. Ama bu sinir bozukluğuyla ve bu korkuyla yaşamak inanın gerçekten hepimiz için çok zor. 

Unutmadan bir not daha: Türkiye'de deprem tehlikesi geçmez. En büyüğünü atlattık derseniz, inşaatlarda çalarak çürük evler yapmaya devam eden o hırsız müteahhit takımına ancak motivasyon sağlamış olursunuz. Hazır olmalıyız. El ele. 

Sağlıkla kalın.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları