Savaş konseptleri

2021.04.22 22:57 - Son Güncellenme: 2021.04.22 22:57
A

Dünya pandemi ile mücadele ederken aslında bir çok cephede de yepyeni ve gri bölgelerde dikkat çeken değişken bir savaşlar serisi yaşanmaya başladı. 

Eski soğuk savaş ve klasik çatışmalar döneminden farklı olarak, bu kez kimi zaman doğrudan aktörler, kimi zamansa dolaylı aktörlerle gri bölgede ileri derin teknolojili, asimetrik, hayalet güçlerin kullanıldığı ve hegemonik amaçların masada olduğu garip bir dünya düzenine doğru sürükleniyoruz. 

Bu nedenle de, bu düzende, haklarınızı, topraklarınızı ve milletinizin yüksek menfaatlerini korumak için çok dikkatli olmak ve yılmadan çalışmak zorundasınız. Çünkü artık acıma yok. 

Bu kez, Doğu, batı bloku yok. Artık, herkesin kendi bloğunu oluşturduğu, ülkelerin bazen aylık, bazen günlük, hatta anlık müttefiklik ilişkileri geliştirdiği tuhaf bir sistem kendini hissettiriyor. 

Her koyunun kendi bacağından asıldığı bu süreçte kendi yerli ve milli imkanlarımızla yapabildikleriniz başka ülkelere bağımlılıkta azalma ve kendi başına ayakta durabilme en kilit özellikler olarak ön plana çıkıyor. 

Eğer bunu yapamazsınız akbabaların üzerinde dolandığı ve her an yardım isteyen, taviz veren aciz bir konuma düşersiniz. 

Masada güçlü olmak için şüphesiz savunma sanayinde de güçlü olmak ve az taviz vermek çok hayati rol oynuyor. 

Böylece, sadece kendinize değil dostlarınıza da faydanız oluyor.  Ama sonuçta her zaman belirleyici olarak kendi başınıza yetebilirlik ön plana çıkıyor. 

İşte; Türkiye'nin insansız hava aracı teknolojisinde son yıllarda gösterdiği başdöndürücü bu başarı ve gelişmeler serisi buna örnektir. 

Türk İHA ve SİHA'ları sadece bizim değil tüm dünyanın da beğenisini topluyor. Ancak beğeni olurken, karşıda bir kıskançlık, bir karşı istihbarat kumpası ve de artan düşmanlıklar silsilesi ortaya çıkıyor. 

Türk İHA ve SİHA'ları artık tüm dünyanın dilinde. Kimileri övgüyle bahsederken' kimileri,'Keşke, bizde de olsa' diyor. Kimileri ise bu iyi giden süreci Türkiye'de baltalamaya çalışıyor ve ambargolar koymaya çalışıyor. 

Bazıları ise Türk İHA ve SİHA'larının etkisiz hale getirilmesi için nasıl silahlar geliştiririz, Türkiye'yi bu pozdan geri adım attırrız, diye planlar yapıyor. 

KONSEPTLER DEĞİŞİYOR

Şurası bir gerçek ki; Türk Havacılık ve Uzay Sanayi(TAI) ile Bayraktar grubunun yaptığı TB-2 ve ANKA serisi bu araçların somut serilerdeki başarısı dünyada savaş konseptlerini değiştirmeye başlamıştır. 

Belki de yakın gelecekte bugün büyük bir avantaj gibi görülen tanklar ve ağır zırhlı araçlar İHA ve SİHA tehdidine önemli ölçüde yenik düşecektir. 

Tıpkı Ermenistan tanklarının teker teker avlandığı gibi. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde dünyanın değişen savaş konseptlerinde tankları göremeyebiliriz. Bununla paralel olarak radara yakalanmayan, kolay tespit edilemeyen hayalet İHA ve SİHA'ların da envantere girmesi hayal olmasa gerek. 

Türkiye bir yandan, Amerika'nın F-35 leri vermeyeceğini açıklanmasından sonra kendi milli muharip uçağını yapmaya çalışırken, öte yandan da insansız savaş filolarını dünyanın en ileri standartlarında üretmeye doğru adım atmaya başlıyor. 

Kimbilir günün birinde belki de mevcut uçak filolarımızdan daha güçlü daha etkin ve savaşların kaderini değiştirebilecek yepyeni daha güçlü İHA ve SİHA filolarımız, İHA Hava Kuvvetlerimiz olacaktır. 

Eskiden Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'den temin edilen terörle mücadelede kullanılmak için ricacı olunan bu hava araçlarını artık Türkiye kendisi yapıyor. Nereden nereye...

Bu çerçevede gerek terörle mücadelede iç güvenlikte, gerekse yurtdışındaki stratejik operasyonlarda artık çok aktif olarak İHA'lar kullanılıyor. 

Bununla da kalmıyor. Libya'dan Azerbaycan'a, Kıbrıs'tan Suriye'ye, Irak'tan Somali'ye, Balkanlardan' Orta Doğu'ya, Ukrayna'ya hatta Pakistan'a Türk Cumhuriyetlerine uzanan bir coğrafyaya kadar bu hava araçları Türk bayrağını gururla göklerde dalgalandırıyor. 

Sadece askeri amaçlarla değil orman yangınlarının kontrolünden doğa ve çevrenin takibinden, meteorolojik tespitlere ve daha bir çok alana kadar bu hava araçları hayatımıza giriyor. 

Türk istihbarat teşkilatları ile polis gücünün de bugün aktif olarak kullandığı bu hava araçları Türkiye'nin göğsünü kabarmasına neden oluyor. 

Peki bundan sonra ne olacak? 

Şüphesiz ki en dikkat edilmesi gereken nokta karşı casusluk faaliyetleri. Yabancı ülke ajanlarının ve büyükelçiliklerinin bunların planlarına ulaşma, perde arkasını öğrenme konusunda neredeyse panik halindeki faaliyetleri Türk istihbaratı tarafından bizzat yakından izleniyor. 

Ayrıca yürüyen projelerin sekteye uğraması için Kanada gibi bazı ülkelerin bazı yedek parçaları verme konusundaki ambargo gayretleri de yakından izlenmeli. Bu nedenle Aselsan başta olmak üzere yerli firmalarımızın ithal edilen bu parçaların yerine kendi ürünlerimizi yavaş yavaş yerleştirmeye başlaması da bu açıdan çok hayatidir. 

Bir diğer kritik mesele de, devlet sistematiği içinde, bu araçların kurumlar arası koordinasyonda elde edilen istihbaratın tek elde toplanması anlamında da birleştirici rolüdür. 

Yerli ve millilik anlayışını sloganda bırakmayan tüm vatan evlatlarına sonsuz minnet ve saygı ile...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları