1984'ten bu yana on binlerce canımızın gittiği 100 milyarlarca doların harcandığı PKK terör örgütünün bitirilmesi ile ilgili sürdürülen mücadelede 'artık' gerçekten sona geliniyor. 

En baştan söyleyelim terörle mücadelede onlarca yıldır emek veren her bir vatan evladının bu başarıda ayrı ayrı payı vardır. 

Bu millet bu evlatlarının aziz hatıraları ve isimleri önünde saygıyla eğilmektedir. 

Yazıya başlarken özellikle 'artık' ifadesini kullandım. Neden derseniz, bugüne dek PKK'nın bitirildiğine yönelik çok sayıda açıklamalar yapıldı. Ancak daha sonrasında bu terör örgütü kanlı eylemlerle sahaya geri döndü, bitmedi ve çok daha dramatik tablolarla alçakça saldırılarını gerçekleştirdi. 

Aslında burada devletin suçu yoktu. Herkes elinden gelen tüm iyi niyetli çabayı göstermişti. Ve örgüt belli noktaya indirgenmişti. Ancak, Türkiye'ye bu kadar büyük bedellere mal olan bu terör örgütünün bitmemesi şüphesiz bazı ülkelerin işine gelecekti. 

Bu açıdan da terör örgütüne başta batı dünyası olmak üzere bir çok noktada doğrudan ve dolaylı maddi, manevi ve silah desteği devam ettirildi. 

İnanın, olmaz ya, PKK 'terörü bırakıyorum' diye bir pişmanlığa bile girse bu ülkeler terör ve desteğe devam mantığıyla PKK'nın bu kanlı eylemlere devam etmesi ve ülkemizi yıpratması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. 

ASIL TAKTİK 

Türkiye de, bunun farkına vardığı için önce kendi topraklarında PKK'nın kökünü kazıyıp ardından da güney komşularının toprakları içindeki PKK faaliyetlerini izole etti. Sınır ötesi ileri üs bölgeleri ve sistematik dış kapsamlı operasyonlar ağı kurdu.  MİT ve Emniyet global bir takip başlattı. Akabinde de, terör örgütünün mali ve insan devşirme kaynaklarının üzerine gitmeye başladı. Örgütle mücadele, silahlı, psikolojik, askeri, diplomatik, sıcak takip ve sosyolojik tabanlarda giderek geliştirildi. 

Ayrıca, dağda, kırsalda, şehirde teröristle mücadele edilirken, örgütün kadrolarına katılanların çeşitli yollarla iknasıyla da PKK'da ciddi erimeler başladı. 

SENEYE BU ZAMANLAR 

Ve önemli noktalarda başarılar dikkat çekmeye başladı. Bu noktada, 'önümüzdeki yıl bu zamanlarda terör örgütünün defteri kapanacak' diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun son dönemlerde yaptığı açıklamaların satır arası mesajlarına özellikle dikkat çekmek istiyorum. Bu paralelde de ortaya çıkan ayrıntılara beraber bakalım; 

Son 4 yılda emniyet ve jandarmanın ikna yöntemiyle ulaştığı sayı 824 kişi. 

Kendiliğinden teslim olanlar ile birlikte bu sayı bin 842 kişi oldu.

Yurt içi terörist sayısı 340 seviyesinin altına düştü. Rakamın şu an 300 altına indiği hesaplanıyor. Bu kış da mücadelede devlet sahadan hiç çıkmayacak.

Geçtiğimiz dönemlerde 3 yılda 11 bin 900 kişi dağa çıktı, bu rakam bugün ise 41 kişi.

Her alanda devlet terör örgütünün içine daha fazla girmeye başladı. Yetkilere göre, terör örgütünün Türkiye'de gençleri ve çocukları ikna kabiliyeti, devletin PKK'nın devşirmeye çalıştıklarını Türkiye'ye getirme kabiliyetinden daha az.

Bazıları ise, 'PKK azalmıyor, aslında Suriye'ye gittiler. YPG'ye katıldılar. Avrupa'dakilerden de akış var' iddiasında. Buna karşılık, Soylu'nun değerlendirmesine bakalım;  

SOYLU NE DİYOR? 

'Meseleyi bazıları küçümsemek için böyle bir değerlendirme yapıyor. Keşke olsa da göstersem. Bizim elimizde terör örgütünün Türkiye yapılanması var. Suriye yapılanması var, Kuzey Irak yapılanması var, İran yapılanması var. Bizim elimizde bütün yapılanması var. Türkiye'ye geçen sene 200'ün üzerinde terörist girdi dışarıdan. Bu sene 80 civarında. Biz dağa 41 terörist gitmeyle bir azaltma gerçekleştirmedik. Aynı zamanda telsiz konuşmalarını, yakaladıklarımızın ifadelerini alıyoruz, bazıları günlük tutuyor. Bütün bunların üzerinden yürüyoruz. Birleşmiş Milletler ile gittiler anlaşma imzaladılar 'biz bundan sonra çocuk terörist kullanmayacağız' diye. Dünyanın neresinde böyle bir terör örgütü ile Birleşmiş Milletler anlaşma imzalar. Dünya sessiz kaldı ben şaşkınlık içindeyim. PKK'nın telsiz kestirmeleri 14 binden, 372'ye düştü. Bu ne demektir biliyor musunuz? Artık konuşamıyorlar. Korkuyorlar."