CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik Ankara'nın Çubuk ilçesinde yapılan saldırı hepimizi çok üzdü.  

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkari'de şehit olan Yener Kırıkçı'nın cenaze töreninde saldırıya uğradı. 

Saldırı sonrası güvenlik güçleri tarafından olay yerinden güvenli bir eve alınan Kılıçdaroğlu, daha sonra bu evden güçlükle ve bir zırhlı araçla ve yine güvenlik güçleri eşliğinde çıkartıldı. Yumruk darbeleri alan Kemal Bey ve beraberindekiler linç girişiminden kurtuldu. Her bir cümle insanı üzen, isyan ettiren ve biz nasıl bu hale geldik dedirten cinsten. 

Ne kabul edilecek ne de tartışılacak bir yanı var. Kesin bir dille reddedilmesi, şiddetle kınanması gereken ve sorumlularının da hukuken hesap vermesi gereken bir durum. Toplumda burada defalarca seslendirdiğim siyasi kamplaşmanın bizi getirdiği nokta. 

Çok üzülüyorum. Asla ve asla hatırlamak bile istemeyeceğimiz ama aynı zamanda da bir daha bu tür olaylara yeltenenlerin buna cesaret edemeyeceği hale geleceği bir devlet kararlılığı da bundan sonrasında şart.

Bir şehidimizin cenazesine gelen siyasi lidere bu şekilde bir saldırının gerçekleşmesi o hep bahsettiğimiz milli hoşgörü hasletlerimizle bağdaşmıyor. 

Şiddetin hiçbir türünün demokratik siyasete gölge düşürmesine asla izin verilmemeli. 

Bu menfur olayla da, bu tür provakatif girişimlere karşı milletçe tek vücut olarak duruşun önemi bir kez daha net olarak görüldü. Bu işin a partisi b partisi olmaz. 

AMASIZ BİR GEÇMİŞ OLSUN

Kılıçdaroğlu'na bu saldırıdan dolayı yürekten bir geçmiş olsun dilemek, amasız, fakatsız, lakinsiz bir cümle kullanmamız gerekiyor. Çünkü ortada insani bir durum sözkonusu.

Bu nedenle ben güvenlik güçlerinin, emniyet kuvvetlerinin, adalet makamlarının çok büyük hassasiyet göstereceğini düşünüyorum.

ASIL ÖZÜR ŞEHİDİMİZE VE AİLESİNE 

Aslında bizim bir özür borcumuz daha var. O özür de şehidimiz Yener Çıkrıkçı ve ailesine. O gün o cenazenin geç kalkması, ailenin düştüğü durum aslında bir şehit için beraber bir araya gelmiştik o nedenle bu özürü de bir kere daha seslendirmek lazım.

Çünkü hepimizin ve en başta da orada bu olayların yaşanmasında sorumlu olanların aileye özür borcu var.

Siyasilerin de bir borcu var. Çünkü çocuklar bu ülke için toprağa düştüğünde çok net olarak şu an Suriye'de, Kuzey Irak'da, Güney Doğu'da, hırçın tepelerde bizi çok iyi takip ettiklerinden emin olabilirsiniz.

EVLATLAR BİZİ İZLİYOR

Bu arkadaşlarımıza hakettikleri gibi yaklaşmamız onların bizim için fedakarlıklarına cevap verecek şekilde bakmamız lazım.
'Ben bunun için mi toprağa düşüyorum, benim cenazemde kavga ediyorlar' düşüncesini onlarda hissettirmemek lazım.

Ardından yaşanan siyasi tartışmaları da üzüntü ile karşılıyorum. Sorumluların tespit edilip adli anlamda neyse cezası hukuki anlamda da verilmesi gerekiyor.

HEPİMİZE DARBE VE EMPATİ 

Bir de bu işlere bakarken, bunun bir Türkiye paydası olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü vurulan bu darbeler ve yumruklar aslında demokrasiye ve hepimize gelebilir. Daha önce hatırlarsak sayın Taner Yıldız'a sayın Bekir Bozdağ'a sayın Ahmet Türk'e siyasetin çeşitli aşamalarında, herkese saldırılar yapılmıştı. Her saldırıda nasılsa benden değil, oh cezasını çekti şeklinde bakmak çok ama çok yanlış. Ben Taner Yıldız'da üzüntüm neyse aynı üzüntüyü Kemal Kılıçdaroğlu'nda da yaşıyorum. 

Çünkü bu ülkenin bir evladı olarak ben paydanın bu konularda gerçekten Türkiye olmasını istiyorum. Çünkü biz birbirine çok katlanamayan, gergin insanlar haline geldik. 

Çünkü bu tahammülsüzlük bu nefretle ilgili ruh halimizin yönetilmemesi beni çok çok ciddi anlamda endişeye sevk ediyor.

En güzel günler sizlerin ve ülkemizin olsun...