Halbuki ne de sevinmiştik. Şu seçim de şu gerginlik de şu belirsizlik de biter de herkes işine gücüne gider diye. Herkes önünü görebilir ve ona göre işlerini planlar diye. 

Ama maalesef olmadı, olmadı. Tam gaz gerginliğe kavgaya devam. 

Yasal sürece bakarsak, başta İstanbul olmak üzere seçimlere itirazlar ve sonuçlanması anladığımız kadarıyla ana hatlarda bir 10 gün daha sürer. Hatta bazı kargaşalı sandıklarda bu sayım işinin haftalarca süreceği bile belirtiliyor.

Kısacası; bu 10 günlük belirsizlik sürecinde Türkiye'de mahalli idareler seçminin tamamlanmayacağı anlaşılıyor. 

Keşke o verilerin durması ile ilgili seçim gecesi yaşanan talihsizlik olmasaydı. Bu tansiyonu yükseltti. Herkes suçlu ben değilim dedi ve mesele ortada; insanlar da başta İstanbul olmak üzere sabaha dek ne olacak diye uykusuz kaldı. Zaten herkes birbirinden nefret ediyor ve güven duymuyor bir halde. Hiç böylesine kritik bir gece öncesinde yazılımlar kontrol edilmez mi! Yazık ettiler güzelim demokrasi şöleninin finaline. Saçma sapan bir arıza mahvetti şöleni. 

AĞIR VEBAL

Unutmayalım; Bir oyun bile vebali tüm mahalli idareler seçimine eşittir. O nedenle bir an önce sayımlar da itirazlar da kimsenin şüphesine mahal bırakmayacak şekilde sonuçlandırılmalı. 

SAVAŞ DEĞİL SAKİN

Bu bir meydan muharebesi değil. Kimse düşmandan bir yeri ele geçirmiyor. Ve koltuğu da almaya gelen kazanan rakip bir düşman değil. Belediye Reisi, üyeleri ve muhtarlar seçtik. Bu kadar. Ortada bir muharebe falan yok. Trollerin nefret provokasyonuna gelmeyin. Batının 'hah işte bunlar yine birbirini yemeye başladı; hadi buradan yürüyelim' planlarına düşmeyelim. Dünyada muhtar seçiminde bizim gibi birbirini sandık başında öldüren kaç ülke var?! Sakin. 

Herkes millete hizmete geliyor. Asıl bu saatten sonra seçim öncesi verilen sözlerin artık tutulup tutulmadığına bakmak lazım. Ama görevini yapmayanların da hangi partiden olursa olsun üstüne gitmek de şart olmalı. 

Dünyanın gözü dedik ya bizim üzerimizde. Biraz daha sakin olmalıyız. Sonuçta bir seçim yaptık. Kimsenin hakkı da kimseye geçmesin. Dediğim gibi bir oyun bile vebali ağırdır.

YSK BAŞKANI'NA TEBRİK 

Bir konunun altını çizmeliyim. YSK Başkanı çok net bir tavır, çok doğru bir duruş ortaya koydu. Çıktı verileri açıkça paylaştı. Hatalıları açıkça işaret ettl. O kadar önemli bir duruş sergiledi ki bu gerçekten çok önemliydi. Sürece göre tavır belirleme yolunu seçmedi. Türkiye'de sandıkta liyakatlı bir YSK'nın bu süreci nasıl yönettiğini görmüş olduk.

Aklıma gelmişken; Ekrem İmamoğlu, Sayın Cumhurbaşkanını ziyaretle kampanyaya başlamıştı. İtirazlar da İstanbul'a Başkan  Binali Bey mi olur; Ekrem Bey mi bilemem. Ama, İmamoğlu'nun eğer süreçten galibiyeti ve başkanlığı resmen onanırsa inşallah yine Cumhurbaşkanına gider. Cumhurbaşkanı da gözbebeği İstanbul'un başkanına kim olursa olsun halka hizmet adına destek verir. 

İHTİYACIMIZ VAR

Karşılıklı hoşgörü ve birlikteliğe ihtiyacımız var. Sağda solda başkanları mecliste kilitleriz çalıştırmayız diye yazanlar duyuyorum. Bu da doğru değil. Kilitlenen meclislerin sadece hizmet aksaklığı anlamında biz halka zararı olur. 

Son bir nokta daha; Nasıl Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkenin, hepimizin cumhurbaşkanı ise, Sayın Ekrem İmamoğlu da İstanbul'umuzun Büyükşehir Belediye Başkanı olarak kabul görmelidir. "Ben onu tanımam, ben bunu tanımam, Benim Cumhurbaşkanım değil, Benim Belediye Başkanım değil" tavrı doğru değildir. 

ERKEN SEÇİM OLUR MU? 

Bana göre; En kritik kırılma noktalarından biri şu; Sayın Bahçeli üzerine yerel seçim sonrası erken genel seçime götürecek diye bir senaryo oturtmaya çalışıyorlardı. Ancak o da "yolumuza devam edeceğiz" dedi. En kritik isimdi bu konuda. Yani, Bahçeli de erken seçim söylentilerine kapıyı kapattı. Ama bana sorarsanız kısa vadede değil belki ama orta ileri vadede, erken seçim konusunda ben yine de dikkatli bir iyimserlik içerisindeyim.

BİNALİ YILDIRIM NEDEN ACELE ETTİ?

Bir notumu daha paylaşayım; Binali Yıldırım çok terübeli bir siyasetçidir. Ancak seçim akşamı; Sayın Yıldırım bu kadar acele edip, "Ben kazandım" açıklamasını erkenden nasıl yaptı? Anlamadım. Çünkü örneğin Cumhurbaşkanı, balkon konuşmasında İstanbul ile ilgili rakamlara girmeden, bir sonuç vermeden yaptı konuşmasını. Binali Bey dediğim gibi aslında çok tedbirlidir. Nasıl bu kadar aceleci oldu? Şaşırdım. Ben yanlış bilgilendirildiği kanaatindeyim.

Neyse; inşallah hayırlısı ile şu itirazlar süreci de biter neyin ne olduğu oturur. Ve önümüze bakarız.Okyanuslar geçip derelerde boğulmanın anlamı yok, artık yeter. Ülke iyi olsun tek derdimiz bu. 

Sağlıcakla kalın..