Akdeniz'i tutmak istikbal meselesi

2020.08.13 09:10 - Son Güncellenme: 2020.08.13 09:14
A

Yıllardır Suriye'yi konuşuyoruz, Türkiye'nin harekatlarından bahsediyoruz. Irak diyoruz. Ege ve hatta Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında kardeş Bakü ile nasıl işbirliği yaparız başlıkları dahil değerlendirmeler yapıyoruz. 

Son dönemde Doğu Akdeniz'de yetki alanlarının sınırlandırılması konsepti gereği Libya'da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Saraç hükümeti ile imzalanan anlaşmayı da 9 aydır gündemimize aldık. 

Şimdi sıra Doğu Akdeniz'de ve ortam gergin diyorlar. Herhalde bu tür bir bakış açısı yani sanki mesele yeni çıkmış gibi bakmak ciddi anlamda maddi hata içeren bir yaklaşım ortaya koyuyor. 

Yani son günlerde televizyonlarda çok duyduğunuz sıra Doğu Akdeniz'de ifadesi aslında temelden yanlış. 

En başından beri Suriye Libya ekseninde arada kalan bölüme baktığınızda size tüm şifreyi veren alan Doğu Akdeniz'dir. 

Evet doğrudur; Türkiye teknik araştırma gemileriyle Navtex -notamlı saha - ilan ederek buralarda sondajlar yapıyor. 

Başta Yunanistan olmak üzere bölgedeki Mısır dahil bazı ülkeler de karşı anlaşmalar ve karşı Navtex'lerle Türkiye'yi durdurmaya çalışıyor. 

Tamam, buralarda potansiyel bir enerji kaynağı var, araştırmaya değer enerji yatakları mevcut. Ama asıl mesele demin bahsettiğim Libya Suriye ekseninde arada kalan hat. Ve burada alan tutmak.

İŞTE O ŞİFRE 

Yani Doğu Akdeniz. Haritaya baktığınızda koordinatlar ve alan aslında bize her şeyi söylüyor. Cebelitarık boğazından Süveyş'e Akdeniz'de tutulabilecek bir alan hakimiyeti size dünyanın tam merkezinde tüm kritik boğazlara çıkışı sağlayacak nefes kesen bir coğrafyayı gösteriyor.  Herkes burada alan tutmaya çalışıyor. Doğal olarak siz de seyirci kalamazsınız. 

O nedenle burada Fransa'sından Amerika'sına, Rusya'sından, Almanya'sına kadar tüm büyük aktörler de cirit atıyor. Dediğimiz gibi, bu bölgede enerji kaynakları var ama mesele enerji kaynakları üzerine araştırmadan yola çıkarak aslında alan tutabilmek. Alan tutmazsanız pozisyon kaybedersiniz. Ancak bunu yaparken de konjonktürel müttefiklik kavramının karşımıza ne kadar çıktığını unutmamak gerekiyor. 

Bu noktadan hareketle kısa akıllı manevralarla İsrail ve Mısır gibi ülkelerin -Türkiye tarafından kabul edilemez politikaları olsa da -bu tür aktörleri akıllı hamlelerle köşeye sıkıştırıp, anlaşma yapmaya mecbur bırakmak fayda sağlayabilir. Yani tepkimizi bu ülkelere ayrı koyalım ama bu konuda da onları sıkıştıralım.

Yoksa, Akdeniz'de sular önümüzdeki günlerde daha da kabaracak.  Tek kalmamak önemli olacak.

FRANSA BELASI 

Türkiye'ye utanmadan 'senin Akdeniz'de ne işin var?' diye hesap soran Fransa dün gece Doğu Akdeniz'e Yunanistan'a destek vermek üzere yeni gemiler göndereceğini açıkladı. Aynı Fransa Beyrut'taki o korkunç patlama sonrasında Cumhurbaşkanları Macron'un ağzından 'Türkler gelmeden buralarda elimizi çabuk tutalım' anlamına gelen açıklamalar yaptı. 

Ve yine aynı Fransa bugünlerde Kıbrıs Rum Kesimi ile, kendisine deniz üssü sağlayabilmek için kirli bir pazarlığı bitirmek üzere. 

Şimdi bunları yanyana koyun ve Doğu Akdeniz'de ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini ve ne kadar akıllı manevralar yapmak zorunda olduğumuzu göreceksiniz. 

Evet, Suriye'den Irak'a ve Doğu Akdeniz'den Ege'ye Libya'ya kadar alan tutmak çok maliyetli. 

Ama bağımsızlık söz konusu olunca maliyet konuşulmaz. 

Hele böylesine hata yapma lüksünün olmadığı bu coğrafyada hiç konuşulmaz. 

Ülkemizin zorlu bu süreçte tüm badireleri atlatacağına ve başarılı olacağına inancımızı asla kaybetmeyelim. Öyle de olacak. Yıl sonuna dek gelişmeleri birlikte izleyeceğiz.  İlginç süreçlere hazır olun. 

Sağlıkla kalın.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları