ABD ile S-400 gerilimi nereye gider sözlüğü

2019.03.14 09:38 - Son Güncellenme: 2019.03.14 09:38
A

ÖNCELİKLE söyleyelim; Ortada ciddi bir durum var. Amerika'nın Türkiye'yi, 'Rus füzelerini kesinlikle alamazsın, NATO kodlarını bu füzelere giremezsin, alırsan sadece bizim Patriot'ları alabilirsin, Ruslardan alırsan şu olur, bu olur, F-35 uçaklarını da vermem' diye açıkça tehdit ettiği Rus yapımı hava savunma füze sistemi S-400'ler konusunda takvim artan gerginlikle ilerliyor. Temmuz'dan itibaren S-400'lerin ön teslimatı başlıyor. Kasım'da da kurulum önemli ölçüde belirli bir noktaya gelecek. O nedenle Amerika da Türkiye'nin bu sürede teslimatı engellemek ve kendi füzelerini de tabii ki bu arada satabilmek için iyice bastıracak. 

Bu süreç de Türk-Amerikan ilişkileri açısından sıkıntılı geçecek. Amerika'dan yaptırım ya da misillemeler gelebilir. Zaten bu nedenle son günlerde doların hafif tırmanışında bile bu havanın payı büyük. 

Herkes yorum yapıyor. Yine işi takım tutar gibi o mu iyi, bu mu iyi? Rusya'dan alım Amerika'ya tavır, yok Ruslar daha iyi ya da kötü'ye kadar basite indirgeyenler var. Bu nedenle siz değerli okuyucularımızla gelin artık bu konuyu detayları ile masaya gerçek anlamında yatıralım; 

İŞTE BİLİNMESİ GEREKENLER

Öncelikle Türkiye bu süreci daha sağduyulu ve uzlaşma gözlüğü ile yürütmek istiyor. 

Türk-Amerikan ilişkileri bakımından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçenlerde cümleleri arasında sarf ettiği 'ortak akıl ve sağduyu ile bu işi çözeceğiz' ifadesini özellikle belirtelim. Ama burada çok net olan bir tabloyu anlatmak lazım.


2 AÇISI VAR

Bu işin bir siyasi bir de teknik bir tarafı var. Bizim burada duygusallıktan uzak, akılla hareket etmemiz lazım.
Birincisi Türkiye'nin S-400 füzelerini alması tamamen acil ihtiyaç kapsamında alımdır. Türkiye'nin bunlara bölge ve hava savunma sistemlerine ihtiyacı vardır. Acil ihtiyaç kapsamında bu iş daha 2006 yılında gündeme gelmişti. Aslında o zamanlar ABD ile de konuşuldu. ABD'ye biz bu sistemleri almak istiyoruz eksiklerimiz var denildi.

Yakın tarihte Türkiye'nin hava savunma sistemi eksiğinin neye malolduğu ortadadır. Bunun giderilmesi gerekiyordu. Amerika'dan yanıt alınamadı. Sonra Çin'e gidildi. Çin'le bir noktaya gelindi. O zaman da ABD kıyameti kopardı. Sonra Rusya ile görüşüldü ve 2017 yılında çok netleşti bunlar. Ve sonrasında Türkiye direk alım noktasında kararını gündeme getirdi.

HANGİ HAVA SAVUNMA SİSTEMİ?

Bir hava savunma sistemi alınırken alternatifleri ile birlikte alınması gerekiyor. Bunu bizim milli gereksinimlerimiz noktasında görmek lazım. Bizi Rusya'sı, ABD'si bir başkası ilgilendirmiyor.

Bizim bölge hava savunma sistemine ihtiyacımız var. Ama S-400 alırken, unutmayalım; S-400'lerin imkan ve kabiliyetleri başka Patriotların imkan ve kabiliyetleri başka. O daha iyi, bu daha iyi karşılaştırması çok teknik bir hata olabiliyor. S-400 iyi bir sistem Türkiye almakla hata yapmıyor ama bunun acil ihtiyaç kapsamında alımı söz konusu. İrtifalar karşılaştırıldığında çeşitli irtifalarda çeşitli ihtiyaçlar da olabiliyor. Ayrıca farklı sistemler birbirinin eksiğini fe giderecektir.

Biz Rusya ile ebedi olarak dost kalmayacağız ve menfaatlerimiz çakışacak. Bizim karşı alternatifleri de elimizde bulundurmamız gerekiyor.
Daha da önemlisi bizim bunları millileştirerek teknolojisine sahip olmamız gerekiyor. Bu çerçevede çalışmalarımız yok mu var. İtalya ve Fransa ile bir projemiz var. Türkiye'nin kendi çalıştığı milli bir projesi var. Bunlarda ilerlemek çok çok önemli.

S-500 YENİ DEĞİL AMA MESELE TEKNOLOJİ TRANSFERİ

Son günlerde S-500 tartışması gündeme geldi. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim 2017'de Rusya ile S-500 görüşmelerini de başlattık demişti.
S-400'ler direkt alım. Türkiye'nin aradığı bir başka şey teknoloji transferi. S-400'de böyle bir şey olmayacak. Ama S-500'de bu konu gündeme gelebilecek.
S-500 daha yüksek irtifa anti balistik füze anlamında kullanılabilecek bir sistem. 

Türkiye bunu Rusya'dan ABD'den istediği garanti ile istemek durumunda eğer bir teknoloji transferinden bahsediliyorsa. Bu tip ileri teknolojilerde, bu ülkeler teknolojilerini vermeye çok yanaşmıyor.
Burada ABD'nin kıyameti koparmasının başka amaçları da var. Çarpıcı bir örnekle anlatayım.

Şubat ayının ortalarında Rusya savunma sanayiinin başındaki çok önemli bir yetkilinin açıklamasına göre Rusya bir ülke ile daha S-400 satışı konusunda sona yaklaştı.

SUUD'LARA SES YOK

Hangi ülke olduğunu biliyor musunuz? Savunma sistemlerinin büyük bölümü Amerikan malı olan Suudi Arabistan. ABD'nin burada da bizim kodlar nereye gidiyor, biz bu silahları size sattık bunların kodlarını nasıl Rusya ile paylaşırsınız' diye S. Arabistan'a bir açıklama yapması gerekiyor. 

Gerçekten, ABD'nin burada S. Arabistan'a 'Sen ne yapıyorsun' demesi gerekmez mi?
Hiç ses yok. İstedikleri yerde ses çıkartıyorlar, istemediklerinde sessiz kalıyorlar. O açıdan mesele başka bir şey.

PEKİ NE OLABİLİR?

Şu an durum ne peki? Türkiye ABD ile Patriot görüşmelerine devam ediyor mu? ediyor. S-400 ve S-500 görüşmeleri fe Rusya ile devam ediyor. Türkiye'nin tüm sistemlere ihtiyacı olduğu için orta ve ileri vadede bu arada Patriot ile ilgili bir anlaşmaya varması bile sürpriz olmayabilir. 

Ama Amerika'nın burada teknoloji transferi ya da ortak üretim veya benzeri konularda, kredi konularında yapıcı olarak adım atması gerekiyor. ABD'nin 'al' diye teknolojinin tamamını vermesini de beklemiyoruz tabii ki. 

Türkiye ne yapabilir? Türkiye burada dost düşman tanıma - IFF denen NATO kodlarını ve S-400'leri ayrı tutacağım ben bunları sizinle paylaşmayacağım diye ulusal taahhütte bulunarak bu işten çıkacağını söyleyebilir. 

ABD bunu kabul eder mi etmez mi bilmiyorum. Yani açarsak; bunun ara yolu şöyle olabilir. Türkiye diyebilir ki; "Biz bunu aldık, ihtiyacımız -ki gerçekten ihtiyaç- bunu kullanacağız ama F-35'ler ve diğer kritik sistemlerle karıştırmayacağız.'

Bu arada S-400'lerle NATO kodlarını entegre ederseniz dost düşman tanımada sizin de kafanız karışabilir. Radarda iki taraftan da dost ve düşman var bilemezsin, kendin de zora girersin. Bu işin içinden çıkmak için biraz teknik bir konu ama S-400'ler ile F-35'lerin teknik kodlarının karışmaması için bir taahhüt olacak bu kesin. 

ABD VE NATO 

İkincisi Türkiye sadece ABD'den değil NATO'dan çok kombine bir atakla karşılaşacaktır. Hatta Türkiye'nin NATO üyeliğinden çıkartılmasına kadar işin abartılmasına yol açacak söylemlerle karşılaşacağız.

Ama sonuçta ABD, Suriye ile ilgili de birçok şey söyleyip, farklı adımlar atabildi. Pragmatizmin sonu yoktur. Gerginlikler olacak ama ABD sonuçta bunu satmaya çalıştığı için Türkiye bunu da almak istiyor o nedenle ABD tamam da diyebilir eğer onlardan da alırsak. Bu arada alımlar Rusya'ya 2,5, olursa Amerika'ya da 3,5 milyar dolar civarında. 

F-35 ambargosu gelir meselesi de o kadar kolay değil. F-35'lerin motor bakımı Türkiye'de yapılıyor. Türkiye 100 artı, 16 artı 20 opsiyonlu uçak alacak. 9 kurucu ortak ülke olarak taahhüdü var. Şu an 2+2 uçağımız var orada yani Arizona'da eğitimlerine devam ediyorlar. Esas teslimat 2019 Kasım'da başlayacak. Bunun sözünün konuşulması piyasalarda gerginlik yaratıyor. ABD'ye son tahlilde S-400 konusunda Türkiye rest de çekebilir ve 'Suudi Arabistan alıyor, Hindistan var Çin var şu var bu var" bu mu Türkiye'de sorun' diyebilir.

Mesele Amerika için S-400 meselesi değil onun teknik diplomatik stratejik olarak ara yolları bulunabilir. NATO KodlarI sanki Rus istihbaratında yok mu. 

Mesele, bunlar Patriotları bir şekilde satmak istiyorlar. Amerika Türkiye'ye güç gösterisi ile birşey yaptırmak istiyor, Rusları ve Ankara'yı caydırarak küçük düşürmeye uğraşıyor. Buna boyun eğilirse bundan sonra size her istediklerini yaptırabilirler gerçeğini de unutmadan kriz daha da tırmanır ve kimse geri adım atmazsa yine de doların artabileceğini yaptırım işlerine giren bir ABD ile karşılaşılabileceğini de aklımızda tutalım. Ama milli duruş ve onur herşeyden önemlidir. 

Ben yine arada az da olsa bir ışık görüyorum. Amerika ile diğer ciddi sorunlarımızı da unutmayın. İşler galiba bu ülke ile S-400 çözülse bile düşe kalka idare eden inişli çıkışlı bir seyir izleyecek. Bu arada ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence e dikkat. 

Sağlıcakla kalın...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları