Ece Sarı

Ece Sarı

Hadi çocuk yapalım!

2024.09.07 13:39 - Son Güncellenme: 2024.09.07 13:39
A

Hadi gerçekten çocuk yapalım! Çünkü Türkiye rekor seviyede düştü!

"TÜİK'in verilerine göre 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023 yılında 1,51'e düştü."

Ben şimdi size bunu bir Türk kadını olarak, Türkçe mealiyle anlatayım.

Bir çocuk yapmadan önce, yapma potansiyelin iş yeri tarafından sorulur. Ona göre terfi durumların, iş yeriyle ilgili gelecek adımların planlanır.

Hamile kaldın, devlette çalışan kadına ayrı muamele; özelde çalışan kadına ayrı muamele. Ama bak bakalım, ikisi de mühendis, ikisi de işçi, ikisi de gazeteci, ikisi de öğretmen, ikisi de hemşire, ikisi de mimar vs vs. Yıllık izinleri, raporları saymıyorum bile!

El kadar bebeği bırakıp gel diyen bir özel sektör mevcut. Hadi onu da yaptın. Bu bebeğe kim bakacak? Anneanne, babaanne gibi bedava baktıracağın kimse yoksa, o bakıcıya para vermek zorundasın. Burada küçük şehir ve büyük şehir ayrımı çok fazla. Asıl ekonomiyi büyük şehirler döndürürken küçük şehirlerde yaşam daha da kolay, hatta neredeyse bebek işi!

Bak burada da ayrı bir ayrıcalık...

Bakıcı paralarından bilmem haberiniz var mı? O da güvenecek birini bulduysanız hani!

Özel okullara, kreşlere verdiniz diyelim. Kadınların maaşları erkeklerden daimi daha az. Maalesef ataerkil toplumların en sıkıcı handikaplarından bir tanesi...

Ki herkes babaanne, anneanneye de baktırmak istemeyebilir. Çocuğunu kendin büyütmek gibi bir durum var, bağımsız bir aile olmak gibi mesela. Önemli bir etken...

Maaşlar çok düşük, enflasyon çok yüksek, bebek ve annenin ihtiyaçları çok pahalı. Devlet okullarının saatleri çalışan annenin babanın saatlerine katiyen uymuyor. Hele ki büyük şehirlerdeyseniz bir de trafik var!

Annenin bütün maaşı çocuğun bakımına gidiyor. Yani bakıcı masrafına! O zaman anne 'Neden kendim bakmayayım ki, zaten cebimde para kalmıyor, ben bu işten ne anladım?' diyor.

Servis ücretleri geçen gün delicesine arttı. Ailenin arabası yoksa, çalışma saatlerinden ötürü toplu ulaşım veya başka bir seçenek kullanamıyorsa vay haline!

Bir çocuğun giyimi, iyi beslenmesi, eğitim alması için ayda en az, bakın en az 30.000 bin lira para gerektirir. Asgari ücret 17.000.

Doğum, bakım, çocuk yardımları BENCE çok yetersiz. Kadınlar bu nedenle, harika diplomalara sahip de olsalar, evde kalıyorlar.

Kendimden de biliyorum ama etrafımda onlarca kadın var bu şekilde handikapların arasında sıkışmış!

Bunun en büyük etkenlerinden biri de güven problemi.

Bakıcıya güvenememe, okula güvenememe, ortama güvenememe.

Bakın Narin'i arıyoruz. Küçücük bir köyde...

Yine kocaman şehirlerdeki anneler ne yapsın, gerçekten!

Hele ki bir de bekar anneler var ki, onları dinlediğinizde kalbiniz yerinden çıkacak gibi oluyor.

Anneler mutsuz, peki anneleri mutsuz olan çocuklar nasıl mutlu olacak?

Bir sinema bileti kaç lira? İki kişi gidip çocuğun gönlünü eğlemeye kalktığınızda kaça patlayacak?

Çocuklar sokakta oynamıyor, anne babalar hafta sonları çocuklarını mutlu edebilmek için açıyor kesenin ağzını. Ama gelir belli, giden belli!

Doktor masrafları, devlet hastanelerinde bulunamayan randevular, skor değerinde özel okul fiyatları...

Hatta devlet okullarında istendiği iddia edilen "bağışlar"

Şimdi okul dönemi, masraflar vatandaşların belini büküyor.

Say say bitmez.

E şimdi HADİ ÇOCUK YAPALIM!

Kiradan, mutfak masraflarından, faturalardan fırsat gelirse millet neden çocuk yapmasın arkadaşlar?

Aklı başında olanları diyorum yani, üreyenlerden bahsetmiyorum.

Bu çocukların geleceği var, eğitim hayatları, kariyerleri... Onları garantiye alacak birikimleri...

Düğünleri, dernekleri, olası riskleri...

Çocuk yaptı diye anneleri perişan eden bir sistem var, izinler, terfiler, laflar, sözler... Çalışan anne suçlu, çalışmayan anne suçlu!

Sonra gel doğur!

Al sana çocuk...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları