Ece Sarı

Ece Sarı

Sen hayatını o gözlere borçlusun! 

2025.05.16 22:31 - Son Güncellenme: 2025.05.17 12:24
A

Bu ülkede herkes konuşur, her şey konuşulur. Büyük tatavalar çıkar, ne olay biter, ne tartışma...

Bir tek onların sesi çok çıkmaz, iki kare fotoğraf, bir acıklı müzik eşliğinde kısacık videoda görürsünüz silüetlerini...

İsimlerini aklınızda tutmanız imkansız, o kadar çoklar ki... 

Hikayeleri de vasiyetleri kadar masum, ihtişamsız, aç gözlülükten uzak, sade olur...

Eskaza bir başarı veya başarısızlık hikayesi olursa, eskaza bir yarışma programına falan katılırlarsa o zaman tekrar anımsanır hikayeleri... Kısacık...

En çok onları konuşmamız gerekirken aslında, en çok onları anımsamamız gerekirken, en çok onlara borçluyken üstelik...

Şehit ve şehit ailelerinden bahsediyorum. Bilhassa çocuklarından...

Ah o evlatlar... Ah o evlatlara uzak topraklarda hasretlik çeken askerler, askerlerimiz...

Evine kavuşmayı bekleyen, esir alınan, düşmanla çatışan, her türlü şartta, her türlü anlaşmaların öğesi bile olamayıp öznesi olan o yiğitler...

O çocuklar babalarından mahrum neler yaşıyor, nelerden eksik kalıyor, kaç sofraya içinde koca bir taşla oturuyor, kaç kez bir okul etkinliğinde babasız kalıyor, gözleri kaç kez dolu dolu oluyor.

O evlatlar babalarının soğuk mezar taşlarıyla neler paylaşıyor acaba, o sevgilisini toprağa veren kadınlar, gözünden sakındığı evlatlarını bir kez rüyasında görmek için dualar eden anne babalar...

Bu insanlar kaç kez gündem oluyor kara haberden sonra... Kaç saat ekranda kalıyor, kaç kişi hikayesini biliyor... Bir şey diyeyim mi? Hiç bir şeyden haberimiz yok...

Bu ülkede bazı konular tartışmaya kapalıdır, kapalı olmalı. Hatta konu kapanmıştır!

Bazı şeyler vardır; olmaz, olamaz, kabul ve teklif dahi edilemez.

Sağcısı, solcusu, yancısı, yanlısı, ortası, kenarı, köşesi, pılısı pırtısı, yumurtacısı, iş adamı, avukatı, osu busu, kaportacısı, takkelisi, terlisi, işçisi, öğretmeni, minimalisti, kapitalisti, hancısı, yolcusu... Kim ama kim varsa önce Ulu Önder Atatürk'e, sonra şehitlere, sonra da baba hasretiyle her gün, her yerde yüreği cayır cayır yanan şehit evlatlarına borçludur.

Biz bugün bu çocukların da yaşanamamışlıklarının üstüne basa basa yaşıyoruz. Onlar bize emanet. Bak bu da çok net!

Hiçbir dava bir evladın baba hasretine konu, bahane, pazarlık konusu olamaz. Herkes  de bunun hakkını verecek. Bu ülkede canını vatan için vermiş ana babaların fotoğraflarına bakarak büyüyen binlerce çocuk var. 

Sen hayatını o gözlere borçlusun ve o gözlere bir hayat...

Onlar unutur, sen unutma!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları