Ece Sarı

Ece Sarı

Bunu kim yaptı?

2024.11.05 11:33 - Son Güncellenme: 2024.11.05 11:35
A

Yaşatmak konusunda derin sıkıntılarımız olduğunu düşündüğüm bir dönemdeyim. Her şeyi yaşatmaktan bahsediyorum. Umudu, kadını, çocuğu, kültürü, sanatı, birlik ve beraberliği...

Bir şeylere limon sıkmayı çok sever olduk.

Öncelikle hemen şundan bahsedeyim. Kadın cinayetlerini çözememişken, bir de çocuk istismarı ve çocuk cinayetlerinin artışıyla karşı karşıyayız. Kim diyor bunu, ben. İzlediğim, okuduğum haberlerden yola çıkarak. Daha Narin olayını sindirememişken Şirin'in katledilmesiyle sarsıldık. Narin olayının neden, kim tarafından, nasıl yapıldığı da hâlâ net değil. Bu konu neden bu kadar sakız gibi uzadı, bunu kim yaptı anlamış değilim.

Gelelim Şirin'in katledilmesine... Sokakta dilendirilen, ilgilenilmeyen, ihmal edilmiş çocukların acısı artık gırtlağıma basıyor, nefes alamıyorum. Koca bir dünya hayata yeni gelmiş çocuklar ile çıkarları uğruna adına yetişkin denen cani 'çocukların' eline kalmış gibi hissediyorum. Büyüyememiş, serpilememiş, doyurulamamış çocuklar.

Şirin'in katledilmesine yol açacak bu ihmaller, bu acılar silsilesini kim yaptı? Kim koydu yine o gelinliği o tabutun üstüne? Çocukların minicik tabutlarının üstüne gelinlik koyma fikrini kafanıza kim koydu, nasıl öğrendiniz bunu, neden bir şekilde istismar edilmiş, hayattan koparılmış çocukların tabutlarının üstüne gelinlik koyuyorsunuz?

Gerçekten tüm bunları kim yapıyor?

Umudumuz da ölüyor, onu da yaşatamıyoruz işte böyle böyle... Her gün okuduğumuz haberler içimize taş gibi oturuyor. Bir de üstüne geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı... Dahası da olamaz dediğimiz vahşetlerin üstüne daha da fazlası... Biz mutluluğu da yaşatamıyoruz, günaydınımız eksik yaşamda, gülümsemeler yerini yerçekimine yenik düşmüş dudaklara bırakıyor. Gözler boş, bu kasvet hali geçici iyilik haliyle savruluyor, sonra aynı his hemen yerini bulup oturuyor.

Biz kendimizi de yaşatmayı bilmiyoruz.

Doğayı da yaşatamıyoruz mesela. Bak Bursa'nın suyu kalmadı. Başkan Bozbey sosyal medya hesabından video paylaştı. Suyu temkinli kullanalım diye... Biz temkinli kullanalım elbet tabii, peki yeşil Bursa beton Bursa olmadan önce aklımız neredeydi? Tarım arazileri, yeşillik, orman, ağaç... Bunların hepsi bilmem ne sitesi, bilmem ne villa arazisi, gözüm doymadı AVM'si olmadı mı? Nefes alamıyoruz Bursa'da... Bu kadar bina ne için? Bunu kim yaptı?

Biz aramızdaki kardeşliği de yaşatamıyoruz. Herkesin herkesle derdi var. Türk toprağında, Türk tarihiyle, Türk zaferleriyle yaşamaktan gam duyan insanlar var. Biz varlığımızı armağan ettiğimiz bu ülkeye de ne yaptık? Ne oldu değerlerimizi de mi yaşatamadık? Atatürk'ün ülkesinde, Atatürk'ün verdiği haklar ağır mı geldi acaba? Türküm, doğruyum, çalışkanım demek, vatana millete hayırlı evlatlar olmak unutuldu mu? Aramızdaki kardeşlikte bir zeval zarar var ise bunu kim yaptı?

Hadi geçiyorum bu kadar ağır konuları, bu denli başka konuları... Dedim ya bunları düşünüyorum son günlerde. Yolda yürürken, çorba içerken, aileme bakarken... Derken canım Bursa'da ziyaret etmekten çok hoşlandığım, adeta yaşadığımı, ruhumu hissettiğim yer çocukluğumdan beri Muradiye Külliyesi'dir. Hikayesi, o derin Osmanlı tarihi, Mustafa'nın acısı, Muradiye'nin yeşili, asıl Bursa'nın sesi, girişindeki soğuk suyu... Her anlamda kendimi hatırladığım bu yeri sıklıkla bazen tek başıma, bazen çocuğumla, bazen sevdiklerimle ziyaret ederim.

Şimdi kültürümüzü de yaşatmak konusunda sıkıntı çekiyoruz galiba. Az önce bahsettiğim konular gibi kötü niyetli asla olmayan, belli ki bir özensizlik veya bilgisizlik veya üstünkörülükle yapılmış bu şey beni çok üzüyor. Hem de derinden...

Bursa'nın en önemli, en kıymetli yapılarından biri olan Muradiye Külliyesi'nde asla görmek istemediğim bir şey!

Hüma Hatun Türbesi'ni ziyaret ettiğinizde duvarlarda puzzle, yani yapboz parçalarıyla bezenmiş halde görüyorsunuz. Ne Osmanlı sanatıyla, ne Türk kültürüyle, ne estetik anlayışla bir bağ, bir ilişki kuramıyorum. Gerçekten bunu kim yaptı? Ne sebeple neden yaptı?

Bursa'nın yeşilini yaşatamadık, en azından tarihini yaşatalım, kültürü koruyalım. Bu yapboz desenlerinin bir manası var mı? Benim cahilliğimse gerçekten tüm samimiyetimle özür dileyeceğim. Herkesi de aydınlatacağım ama biri önce beni aydınlatsın.

Bu yapboz çalışması yapılana, o emek verilene kadar onlarca sanat çalışması yapılabilirdi oraya. Ve ayrıca çok ziyaretçisi olan bir yer. Okul ziyaretleri de oluyor. Çocuklar, çocukluklarından mütevellit bazı haylazlıklar yapabiliyorlar. Mezarların üstüne yazı yazma, mezar topraklarına kalp çizmeler, kağıt koymalar... Çok kıymetli olan bu yeri en büyük hassasiyetlerimizle korumamız gerekiyor.

Çok uzattığım bu yazıyı şöyle bitireyim...

Ne olursa olsun biz kendimize acımasız olmayalım, birbirimize karşı da... Toplumsal değerlerimizi unutmayalım. Bunu kendimize yapmayalım.

Her şeyden önce kendimize...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları