Av. Emircan Pirinççi

Av. Emircan Pirinççi

Marka hakkına tecavüz ve hukuki sonuçlar

2025.02.21 11:03 - Son Güncellenme: 2025.02.21 11:03
A

Marka Nedir ve Neden Korunmalıdır?

Marka, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmeye yarayan ve hukuken korunabilen işaretlerden oluşur. Kelimeler, şekiller, harfler, sayılar, ambalajlar ve hatta kişi adları dahi marka olarak tescil edilebilir.

Markalar, işletmelerin kimliğini oluşturur ve tüketicilerin ürünleri güvenle tercih etmelerini sağlar. Bu nedenle, markaların korunması yalnızca ticari bir mesele değil, aynı zamanda tüketicinin yanıltılmasını engelleyen bir güvenlik tedbiridir. Marka hakkının ihlali, işletmelerin piyasadaki rekabet avantajını kaybetmesine, itibarının zarar görmesine ve ekonomik kayıplar yaşamasına yol açabilir. Bu yüzden, hukuki düzenlemeler marka sahiplerini koruyacak şekilde tasarlanmıştır.

Marka Hakkına Tecavüz Nedir?

Marka hakkına tecavüz, sahibinin izni olmaksızın markanın kullanılması, taklit edilmesi veya ticari alanda izinsiz şekilde dolaşıma sokulmasıdır. Türkiye'de marka hakkı ihlalleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında düzenlenmiş ve ihlallere karşı çeşitli hukuki ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür.

Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller

Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller açıkça belirtilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7'nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.

2-Marka sahibinin izni olmadan markanın veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması.

3-Orijinal marka ile karıştırılabilecek derecede benzer marka veya ürün üretilmesi.

4-Taklit veya izinsiz kullanılan markayı taşıyan ürünlerin satılması, ithal edilmesi, ihraç edilmesi veya ticari amaçla elde bulundurulması.

5-Marka sahibinin verdiği lisans haklarının izinsiz genişletilmesi ya da üçüncü kişilere devredilmesi.

Bu fiiller kanunda sınırlı sayıda değildir; her somut olayda farklı ihlal halleri tespit edilebilir.

Marka Hakkına Tecavüz Halinde Açılabilecek Davalar

A-Tecavüzün Tespiti Davası:

Marka sahibi, markasına yönelik bir ihlalin gerçekleştiğini belirlemek ve hukuki süreci başlatmak için tecavüzün tespiti davası açabilir. Bu davada, ihlali gerçekleştiren kişinin kusuru aranmaz ve fiilin bir zarara yol açıp açmadığına bakılmaksızın marka ihlali belirlenebilir. Tecavüz sona ermiş olsa bile marka sahibinin hukuki yararı devam ediyorsa dava açılabilir.

B-Tecavüzün Önlenmesi Davası:

Henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşmesi muhtemel veya daha önce gerçekleşmiş olup tekrarlanma ihtimali bulunan marka ihlallerinin önüne geçmek için açılır. Bu davanın açılabilmesi için tecavüzün gerçekleşeceğine dair güçlü emarelerin bulunması gerekmektedir. Özellikle, taklit markaların piyasaya sürülmesi için hazırlık yapıldığında veya reklam faaliyetleriyle haksız kullanım teşvik edildiğinde, bu dava yoluna başvurulabilir.

C-Tecavüzün Durdurulması Davası:

Halihazırda devam eden bir marka hakkı ihlalinin sona erdirilmesi amacıyla açılır. Bu dava ile ihlalin derhal durdurulması talep edilir.

D-Tecavüzün Kaldırılması Davası:

SMK'nın 149. maddesi uyarınca marka hakkı tecavüze uğrayan kişi, mahkemeden eski durumun geri getirilmesini ve tecavüzün maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep edebilir. Bu davanın açılabilmesi için ihlalin devam etmesi gerekmez; ihlal sona ermiş olsa bile, meydana gelen sonuçlar sürdüğü sürece marka sahibi hukuki korumadan yararlanabilir. Dava kapsamında mahkeme, taklit ürünlerin piyasadan toplatılmasına, üzerindeki markaların silinmesine, üretim araçlarına el konulmasına ve hatta ürünlerin imha edilmesine karar verebilir. Amaç, hukuka aykırı eylemin tüm etkilerini ortadan kaldırarak marka sahibinin haklarını tam anlamıyla korumaktır.

E-Zarar Tazmini Davası:

SMK'nın 150. ve 151. maddeleri uyarınca, marka hakkına tecavüz edenler, ihlal nedeniyle doğan zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu tazminat, yalnızca fiili zararı değil, marka sahibinin yoksun kaldığı karı da kapsar.

Görevli ve Yetkili Mahkeme:

Marka hakkına ilişkin hukuk davalarında görevli mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'dir. Bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Yetki açısından seçimlik yetki söz konusudur. Marka sahibi, yerleşim yeri mahkemesinde, ihlalin gerçekleştiği yerde veya ihlalin etkilerinin görüldüğü yerde dava açabilir.

Sonuç olarak; marka hakkım işletmelerin piyasadaki varlığını ve tüketici güvenini koruyan en önemli unsurlardan biridir. İhlal halinde hem hukuki hem de cezai yaptırımlar uygulanır. Marka sahipleri haklarını koruyabilmek için markalarını tescil ettirmeli, düzenli olarak izlemeli ve ihlal durumunda vakit kaybetmeden hukuki süreç başlatmalıdır.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları