Yazarlar
Bursa'mızın yerel ve geleneksel mimari değerlerini evrensel ve modernin beklentilerine dönüştürebilir miyiz?
2025.07.28 08:54 - Son Güncellenme: 2025.07.28 09:01Bu yazıma bir soru ile başlayarak; hem mimarlık alanında faaliyet gösteren mimar, müteahhit, kent yöneticilerimize hem de Bursamızda aslında yerel ve geleneksel mimari değerlerin oluşmasına sebep olan yaşayan herkesin kendi üzerine düşen paydan düşünmelerini istedim.
Bir kenti ve o kentin mimarisini değerli hale getiren en önemli şey kentteki yaşam alışkanlıkları, insana, komşuluk ilişkilerine, doğaya, bilime, sanata verdikleri değer, saygı, sevgi, düşünce biçimindeki derinlik, huzur ve mutluluktur. Önceki yazılarımda da sıkça söz ettiğim 'mimarlık kültürel yaşamın bir ifadesidir' sözünü tekrar hatırlatmak istiyorum.
Bursa kenti, tarih öncesi dönemlerden bugüne kadar binlerce yıllık tarihi geçmişi olan, birçok insan yaşamı ve medeniyete ev sahipliği yapmış, Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti, tarihsel derinliği ve güçlü hikayeleri barındıran özelliklere sahip, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde söylediği gibi 'ruhaniyetli şehir'dir. Kentin coğrafi özellikleri ve doğal değerleri bu güçlü tarihsel derinliklerin oluşması için her zaman son derece elverişli olmuştur. Kentteki yaşam her zaman bir önceki ile ilişki kurup üst üste katmanlaşarak bugüne ulaşmıştır. Bu katmanlaşma kentsel yerleşme ve mimari yapılarla da gerçekleşmiştir.
İnsanların suyu, havası, verimli toprakları, stratejik konumu gibi doğal ve coğrafi değerleri sebebi ile yaşamak için elverişli olarak tercih ettiği doğal çevreler zamanla barınma ihtiyacının karşılanması amacı ile insan eli ile yapılan evler, binalar ve yapılı çevreye dönüşerek kentler bugünkü halini almıştır. Yeryüzündeki insanların çoğu yaşamak için ihtiyaç duyduğu şeyler için sürekli bir takım üretim faaliyetlerinde bulunur. Bunların başında da bina üretim faaliyetleri yer alır. Bu üretim faaliyetlerinin hemen hepsinin birtakım yerel yapma alışkanlıkları vardır. İhtiyacına yüklediği anlam, yapma biçimi, tekniği yöntemi, ortaya çıkan ürüne yüklediği anlam zamanla insanların yerel ve geleneksel değerlerini oluşturur. Oluşması uzun yıllar süren bu bilgi, yerleşik alışkanlıklar ve kültür çok değerlidir. Sürekli olarak geçmişten gelen değerlere yeni yaşam yöntemleri eklemlenerek gelişir. Bu yüzden biz buna gelene-ek anlamında gelenek denir. Bu yaşamsal kültürel değerler o bölgede yaşayan insanların hem yerel hem de geleneksel/alışılmış özelliklerinin izlerini taşır.
Tabi insan yaşamını etkileyen savaşlar, buluşlar, büyük olaylar gibi birçok evrensel gelişme ve aynı zamanda çağı yakalamak dediğimiz modern yaşam ve yaşamsal devamlılığın gelecek ile ilgili beklentilerini de unutmamak gerekir. Geçmişten getirdiğimiz yerel ve geleneksel değerlerimiz elbette çok değerli, ancak bugün sadece buna sarılmak ve bugünkü çağın gereklerini ve gelecek yaşamın umutlarını, beklentilerini göz ardı etmek de olanaksızdır. İşte bu dönüşümü sağlıklı biçimde yürütebilen toplumlar daha sağlam ve emin adımlarla varlığını sürdürebilmektedir.
Bugünkü yapı yapma alışkanlıklarımız, sanayi devrimi sonrasındaki gelişmelerden fazlaca etkilenerek merkezinde insan ve yaşam olan bina yapma işini merkezinde para kazanma odaklı bir yaşam ve inşai üretim faaliyetine dönüşmüştür. Çok hızlı gelişme gösteren bu süreçte birçok üretim alışkanlığımız malesef geleneksel ve yerel değerlerin bir kenara atılmasına sebep olmuştur. Bu süreçte geleneksel yaşamsal değerlerimizle insan yaşamı için ihtiyaç duyarak yaptığımız binalarımız ve daha insancıl yerleşimlerimiz, şehirlerimiz, para kazanmak için ürettiğimiz binalara ve insan yaşamını zorlaştıran mega kentlere evrilmiştir. Bu durumdan sadece bina yapma alışkanlıklarımız olumsuz etkilenmekle kalmamış, sanattan, sanayiye, bilimden tarıma, yaşamın hemen tüm üretim alanlarına da olumsuz biçimde yansımıştır. Bugün sıkça dile getirilen iklim değişikliği, doğal kaynakların bitmesi, küresel kirlenme, karbon ayak izi vb. insan yaşamını tehdit eden kavramlar tam da bu durumun en büyük göstergeleridir.
Bursamız da bu gelişmelerden fazlası ile nasibini alarak yaşam için elverişli doğal, coğrafi güzellikleri ile bütünleşen mimari ve yerleşim özelliklerini barındıran bir durumdan bugün birçok coğrafi ve doğal değeri kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olup malesef mimari ve kentsel özellikleri bakımından da yaşamı daha zorlaştıran birçok sorunu barındıran azman bir kent olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Yakın geçmişimizde dünyadaki gelişmelere paralel olarak maddi ve fiziki yönden birçok gelişme ile yenilik ve imkân sahibi olmamıza rağmen manevi ve yönden ciddi bir insani değer kaybı yaşadığımızı söyleyebiliriz. Oysa maddi zenginlik kazanmak, manevi değerlerimizi kaybetmeden hatta insani değerlerimizi artırarak gelişmekle paralellik gösterirse anlamlıdır.
Değerli bir mimar büyüğümüzün işaret ettiği gibi "Bir kenti imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihya etmeyi ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz kenti tahrip eder, imha eder" işte nesli ihya etmek insani değerleri korumak ve yüceltmek sayesinde olur.
Sadece bugünkü ihtiyaçları karşılamanın ötesinde geleceğe dair bir anlamı da olan bina yapma geleneği/kültürü olarak mimarlık evrensel ve modernin beklentilerine en iyi şekilde cevap verebilmelidir. Burada mimarlık pratiğine geleneksel ve yerel değerleri modern ve evrenselin beklentilerine dönüştürecek en doğru çözümleri bulacak yaklaşımları sergilemek gibi bir sorumluluk yüklerken diğer yandan da yapı yapma kültürünün önemli bir bileşeni olan insanlarımıza, toplumumuza da bu doğru çözümleri gerçekleştirecek yapı yapma iklimini sunmak görevi düşmektedir.
Bursamızın birbirinden güzel doğal değerleri ile beraber insanımızın içinden gelen en güzel duygularla, sevgi ve ilgi ile zaman içinde ilmek ilmek dokuduğu insani, geleneksel, yaşamsal ve mimari değerlerini bugünkü modern ve evrensel yaşamın beklentilerine başarı ile bütünleştirecek potansiyeli olduğuna inanıyorum.
Bursamızda ve ülkemizin diğer bölgelerindeki yangınların bir an önce bitmesini diliyorum. Canımızı, malımızı, doğamızı, içimizi yakmamak için daha dikkatli olalım Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın, sevgiyle kalın, güvenle kalın, Allaha emanet olun.
Yazarın diğer yazıları
- Deprem gerçeği 18 Ağustos 2025 Pazartesi, 07:15
- Bursa için afet yönetimi zamanı 11 Ağustos 2025 Pazartesi, 07:50
- Bursa'mızda mimarlık sektörü 07 Ağustos 2025 Perşembe, 08:41
- Bursa'mızın yerel ve geleneksel mimari değerlerini evrensel ve modernin beklentilerine dönüştüreb... 28 Temmuz 2025 Pazartesi, 08:54
- Bursa'mızın sahilleri ve kıyı mimari kimliği 21 Temmuz 2025 Pazartesi, 08:02
- TOKİ'nin Bursamıza ettikleri 14 Temmuz 2025 Pazartesi, 08:05
- Bursamızda inşaat sektörü! 07 Temmuz 2025 Pazartesi, 11:29
- Bursa'mızda yaşam alanlarımızda ve binalarımızda yangın güvenliği önlemleri 02 Temmuz 2025 Çarşamba, 12:08
- Bursa'mızda 'Su'dan sebepler 23 Haziran 2025 Pazartesi, 07:20
- Bursa'nın kentsel gelişimi üzerine-2 15 Haziran 2025 Pazar, 08:20
Yazarlar
- Bursa'da susuzluk mu? Olmaz demeyin! Hasan Boztürk
- Dağ yöresinde GSM şirketleri sınıfta kaldı&n... Hasan Yalçın
- Patronlar masada! Elif Didem Danacıoğlu
- Muhteşem gecede çok şey vardı, bazı şeyler y... Çetin Sabırlı
- Dostluk da kazandı doğa da! Binay Kazan
- Deprem gerçeği Prof. Dr. Murat Taş
- Kabine değişikliği ve Mehmet Şimşek'in durumu Metehan Demir
- Kazanan yine kasa! Emre Özpeynirci
- Memleketine hoş geldin Ferit Odman Ramazan Başan
- Özel okullar ve ücret iadeleri Yeşim Mutlu
- Bursa Bıçak Müzesi Kamuran Vatansever
- Üniversite tercihinde son tavsiyeler ve gele... Tolga Bahadır Şimşek
- Yarın faiz kararı ne yönde olacak? Levent Yılmaz
- Biraz bizden, çokça Engin ağabey... Ece Sarı
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Zeynep Sönmez Türk tenisinde bir ilke imza attı Engin Aksöz