Levent Yılmaz

Levent Yılmaz

Sıkılaştırmadan en çok  KOBİ dışı işletmeler etkileniyor!

2025.05.20 11:12 - Son Güncellenme: 2025.05.20 11:12
A

Bir süreden bu yana enflasyonun düşürülmesi amacı ile sıkı bir para politikası uygulanıyor. Bu köşede daha önce de yazdığım üzere faiz indirimleri devam etse bile sürecek olan sıkılaşma 19 Mart sonrası gelişmelerde yeniden faiz artışı ile etkisini güçlendirdi. Elbette Türkiye'nin en temel sorunu enflasyon ve enflasyonla mücadeleden vazgeçmemek gerekiyor. Ancak sıkılaştırmanı gecikmeli etkileri maalesef reel sektör üzerinde gün geçtikçe daha fazla hissediliyor.

Reel sektörün yaşadığı finansmana erişim sıkıntısı ve finansman maliyeti sorunu her geçen gün reel sektör üzerinde kalıcı hasar bırakma riskini artırıyor. Bu etkilere ise en çok KOBİ dışı işletmelerin maruz kaldığını görüyoruz.

Devam eden kredi kısıtı uygulamasında KOBİ kredilerine aylık büyüme sınırı %2,5 olarak uygulanırken KOBİ dışında bu oran %1,5. Ayrıca KOBİ'lerin kredi talep hacimleri görece düşük olduğu için bankalar KOBİ dışı işletmelerin taleplerine göre daha rahat hareket edebiliyorlar. Ayrıca KOBİ'lere KOSGEB vb. kurumlar üzerinden ilave destekler aktarılabiliyor.

Büyük işletmeler ise ya halka açık oldukları için ya da halka açık olmasa bile sermaye piyasalarından borçlanabildikleri için finansmana erişim konusunda bir miktar daha fazla alana sahipler. Ayrıca büyük işletmelerin ağırlıklı olarak döviz gelirleri de olduğu için yurtdışından da finansman elde etme imkanları var.

Ancak KOBİ dışı olan ve yeterince büyük olmayan ve tüm finansman sistemi yurtiçindeki bankacılık sistemine bağlı olan firmalar ise oldukça zor günler geçiriyor. Yeni krediye erişmemeleri bir yana mevcut kredilerinin yüksek faizleri ve alacak tahsilinde yaşadıkları zorluklar gün geçtikçe nakit akışlarını olumsuz etkiliyor. Bu bakımdan söz konusu firmaların mutlaka rahatlatılmasına yönelik adımların atılması gerekiyor.

Burada da çözüm olarak 6-12 ay ödemesiz ve vadesi en az 24 ay olmak üzere taksitli ticari kredilerin tanımlanması gerekiyor. Bu adım firmaların mevcut banka risklerini kapsayacak şekilde atılırsa bu makro açıdan kredi genişlemesi anlamına gelmeyeceği için enflasyonist bir etki de yaratmayacaktır. Elbette farklı öneriler de gündeme gelebilir. Benim önerim en doğrusudur gibi iddialı bir yaklaşımım olmamakla birlikte bu konunun bir an önce tartışmaya açılmasının oldukça faydalı olacağını değerlendiriyorum.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları