Hani böyleyken böyle misali avazımız çıktığı kadar haykırıyor ve hatta bağırıp duruyoruz ya;

'Deprem değil bina öldürür' diye...

Net ve de kesin ifade ile çok yanlış yapıyoruz Değerli Okur!

Sorun ki niye?

Binalar kavak ağacı misali kendi kendine büyüyüp yetişmediğine ve o kirişi-kolonu çer,çöp,kum yapıları diken biz insanoğlu olduğuna göre direk söylüyorum;

"Deprem değil insan insanı öldürür!"

Deprem sallar geçer.

Akıllı olun ben buradayım ve Türkiye bir deprem ülkesi. "Aklınızı başınıza devşirin... Tedbirinizi alın" der. Amma velakin depremin ilk salladığı birkaç günden sonra biz onu sallamayız. Eski hinliğimiz devam eder. 

Alüvyon zeminlere yüksek katlar, rantlar, cennetten nadide bir köşe diye trilyonlara satılan süslü püslü ve fakat betonu fos yapı denetimden bir geçse bastonla ayakta zor durduğu ayan beyan ortaya çıkacak olan yakışıklı binalar 

Tabii işin içinde rant var, pullu pullu paralar var.

Bi durun be kardeşim, bi doyun artık..!

Türkiye'yi yasa boğan ve "asrın felaketi" olarak tanımlanan Kahramanmaraş merkezli 7.8 ve 7.6'lık iki depremin üzerinden 15 gün geçti.

Resmi verilere göre can kayıpları 41 bini aşmış vaziyette ki; her geçen gün bu sayı biraz daha artıyor. Büyük felaketten kurtulmayı başaran  vatandaşlar ise bir taraftan zor kış koşullarında yaşam mücadelesi verirken diğer taraftan da hala enkaz altındaki kayıplarını arıyor. Kuşkusuz bu tarif edilemez bir acı.

Allah'tan ki; depremzede kardeşlerimiz bu tarifsiz acı karşısında yalnız değiller. Türkiye, kamu-özel bütün kurum ve kuruluşlarıyla tek yürek olup afet bölgesinde yaraları sarmak için canla başla çalışıyor.

Daha ilk dakikadan itibaren deprem bölgesine koşan illerin başında ise Bursa var. Başta Büyükşehir Belediyesi , Osmangazi, Yıldırım ve gücü nispetinde bütün Bursa belediyeleri elinden geleni ardına koymadılar.

Tek kelimeyle Bursa, felakete merhem oldu. Bursa'nın fedakarca mücadelesinin izini sürmeye geçmeden önce, yeri gelmişken 88 ülkeden 12 bine yakın yabancının deprem bölgesinde görev alıp, yaramızı, acımızı hafifletmek için verdikleri mücadeleyi de anmadan geçemeyeceğim.

Büyük felaketin hemen ardından bölgeye koşan Bursa Büyükşehir Belediyesi, bir taraftan arama-kurtarma faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan insani yardım konusunda en ön saflarda yer aldı.

Mesela, Türkiye genelinden hava ve kara yolu ile gelen tüm yardım malzemelerinin Hatay'da ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmakla görevlendirilen Bursa Büyükşehir Belediyesi ekipleri, görevlerini kusursuz yaparak  depremzedelerin yarasına merhem olmayı başardılar.

Aynı şekilde, Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer ve diğer bütün belediyeler, bütün ekipleriyle ve isimsiz kahramanlarıyla seferber olup, deprem bölgesine koştular. Aynı anda, binlerce kişiye sıcak yemek sağlayan Bursa belediyeleri, başta barınma ve insani ihtiyaçlar noktasında da ellerini taşın altına koyup her türlü fedakarlığı üstlendiler.

Sadece belediyelerimiz değil, depremin vurduğu illere örnek bir dayanışma ile konteynr desteği veren  Bursa Ticaret ve Sanayi Odası başta olmak üzere iş dünyası ve büyük küçük hemen bütün STK'lar ile bireysel olarak vatandaşlar depreme maruz kalan vatandaşların yarasına merhem olabilmek adına bütün imkanlarını seferber ettiler.

Bu gurur verici, göz yaşartıcı manzara bir kez daha gösterdi ki; Bursa, vefasıyla gerçekten hakkı ödenmez ulu bir şehir. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek daha var ki; deprem, bu ulu şehri de tehdit ediyor. Umarım yaşanmaz, fakat deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak tedbir alınması gerektiğini hatırlatmak isterim. Büyük afet Kahramanmaraş Depreminin ağır bilançosunu ağlayarak izliyoruz halen. Ancak ve ancak  geçmişte de olduğu üzere "Keşke ders alsak ve aynı acıları tekrar tekrar yaşamasak" gelse de akıllarımıza, yarın hiç olmamış gibi unutup deprem değil insanı yine insan öldürür" gerçeğini bir kenara bırakıp, sit alanıymış ovaymış demeden dışı lüks içi kof binaları arşı alaya çıkarmaya devam edersek eğer;

Demedi demeyin 15 gündür ekranlarda izlediğimiz yürek yakan görüntülerin bin beterini yaşarız..!

Sağlam ve güvenli binalarda sağ ve sağlıcakla kalın...