Türkiye'de sığınmacı sorunu ve partiler: AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti... Özdağ işsiz mi kaldı?

2024.12.18 19:37 - Son Güncellenme: 2024.12.18 21:00
A

Dünyada göç konusu her daim insani bir bakış açısıyla değerlendirilir.

Değerlendirilmesi gerekir daha doğrusu. 

Zira göçün mutlaka bir ya da birden çok nedeni vardır.

Geçmişten günümüze böyle olmuştur.

Gelecekte daha zorluları olur mu, bilemiyoruz ama göç nedenlerini sıraladığımızda bir kanı oluşacaktır. 

Burada çok detaylı bir anlatım yapmayacağız. 

Sosyal nedenler, doğal nedenler, siyasi nedenler ve ekonomik nedenler arasından birkaçını söylemek bile yeterli olacaktır.

Örneğin, iklimsel konular son derece önemli.

Kuraklık, sel ve deprem gibi nedenlerden söz ediyoruz. 

Gelecekte karşılaşılabilecek en büyük riskli göç nedeni bu olabilir.

Siyasi nedenler dediğimizde savaşlar akla gelebilir.

Ya da geçmişte hem doğal nedenler, hem de siyasi nedenler neticesinde ortaya çıkan kavimler göçü anımsanabilecektir. 

Mübadele ya da zorunlu göç anlaşmaları da düşünülebilir.

Daha iyi koşullarda eğitim alma, çalışma ve yaşama gibi hedefler de göç nedenleri arasında sayılmakta.

Özellikle zorunlu göçler görüldüğü üzere insani ve zorunluluk arz etmekte. 

Bu net.

Suriye göçü de bir zorunluluk sonucu yaşanmıştı.

Dünyada göç konusu çokça gündem olmakta.

Konu siyaset bilimciler ve sosyologlar ile farklı disiplinler tarafından geniş ölçekte ele alındı.

Kimi uzmanlar Kopenhag Ekolü bağlamında konuya yaklaşarak göç güvenlik ilişkisini ortaya koydu; kimi uzmanlar Paris Ekolü üzerinden güvenlik dışılaştırma ve insani yönleri ele aldı kimi uzmanlar ise  Aberystwyth Ekolü özelinden göç ve güvenlik bakış açısıyla ele aldı. 

Şüphesiz göçün kimi durumlarda güvenlik endişesi yaratması mümkündü.

Suriye göçünü de bu bağlamda ele aldı kimi ülkeler.

Gerçekten de özellikle AB ülkeleri bu konuyla nasıl başa çıkacaklarını bilemediler ilk zamanlar. 

Ülkemizde de göç ya da sığınmacı konusu son bir hafta öncesine kadar güvenlik endişeleriyle birlikte ele alınmaya başlanmıştı.

Özellikle 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri genel seçimlerinde bu konunun halk nezdinde de etki uyandırdığı görüldü. 

Toplumun önemli bir kesimi %5'ler seviyesinde sığınmacı karşıtı söylemlerle ön plana çıkan Zafer Partisi ve adayına oy vermişti. 

Yani Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan %5'i aştı, Zafer Partisi'nin içinde bulunduğu ATA ittifakı da %4'leri aşmıştı.

Zafer Partisi kurulurken ekonomiden dış politikaya parti programında birçok konuya yer vermiş olsa da toplum göç ve sığınmacı bölümüne odaklandı.

Zaten verilen oylar da bu bağlamdaydı. 

Son zamanlarda başlıktaki söylemi duyuyoruz.

Zafer Partisi ve Genel Başkan Ümit Özdağ'ın işsiz kaldığı söyleniyor.

Elbette politik bir söylem bu.

Ancak şu bir gerçek ki, Özdağ'ın politika alanı iyice kısıtlanmış oldu.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin söylemleriyle Türkiye'nin Suriye'ye yönelik uyguladığı politika bağlamında Şam yönetiminin devrilmesinin ardından tersine göç olacağı algısı oluştu.

Şu ana kadar kaç kişinin gittiğinin önemi yok.

Toplum kimi zaman köpürtülen sığınmacı sorununun çözüleceğini düşünmeye başladı. 

Özdağ'ın sığınmacı politikasının albenisi de bir anda azalmış oldu.

Sonuç olarak son zamanlarda Suriyeli sığınmacılarla ilgili toplumda hassasiyet yükselmişti.

Konunun popülist bağlamda gündemde tutulması da bir güvenlik endişesi oluşturmaktaydı.

Toplum yaşadığı hemen tüm sorunların kaynağı olarak sığınmacıları görüyordu neredeyse.

Öyle olmadığını görecekler; eğer sığınmacılar giderse ama bu biraz zaman alacak gibi.

Göç konusunun planlı olması en güzeli olsa da Suriye konusunun bir zorunluluk olduğunu ve insani yönlerini unutmadan hareket edilmesi gerektiğini vurgulamak gerekmekte.

Beraberinde de Suriye'de koşulların uygun olmasıyla birlikte evlerine döneceklerini umuyoruz. 

Kalanların da uyum konusunda gösterecekleri gayretlerle ülkeye katkı sunacaklarını ümit ediyoruz.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları