Tehlike kapıda! Çevremize sahip çıkmazsak sonuçlarını düşünmek bile istemiyoruz

2022.12.18 14:32 - Son Güncellenme: 2022.12.18 14:39
A

İnkar edilemez bir durum var. 

Ve bu durum tüm insanlığın sorunu artık.

İklim değişikliği, çevre kirliliği, havanın kalitesindeki olumsuz etkiler, içilebilir suya ulaşmadaki zorluklar ve daha birçok unsur; insanoğlunun öncelikli sorunları arasında yer almakta.

Sadece nefes alabilmek değil; soluduğumuz havanın kalitesi, içtiğimiz suyun temizliğini dert ediyoruz.

Dediğiniz üzere günümüzde hemen her ülkenin en önemli sorunlarından biri haline gelen çevre başlıklı sorunları, küreselleşmenin de etkisiyle ulus aşırı bir boyut kazanmış durumda. 

Dahası çözüm beklemekte. 

Çözüm beklemenin yanında toplumlar/ülkeler nezdinde çözüm beklemekte.

Ulus devlerin dışında uluslararası kuruluşlar ve ulus üstü yapılar bağlamında ortak hareket edilmesi ile birlikte çözüm yolları aranmakta.

Avrupa Birliği'nin 27 ülkesi ile attığı adımlar önemli bir yer tutmakta.

Ama dünya AB ülkelerinden ibaret değil. 

Dünya çok daha geniş bir coğrafyada insanlığı misafir ediyor. 

Yakın zamanda yeniden ilgi gören Paris İklim Anlaşması elbette çok büyük bir adım. 

Daha da geriye gidildiğinde 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Çevresi Konferansı, 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nca hazırlanan ve Brundtland Raporu olarak da bilinen "Ortak Geleceğimiz" başlıklı rapor, 1992 Rio BM Çevre ve Kalkınma Konferansı, 2000 yılında düzenlenen BM Binyıl Zirvesi, 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi (Rio+10), 2012 Rio+20 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı ve 2015 BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi çevreye yönelik uluslararası işbirliğinde önemli dönüm noktalarını teşkil etmekte. 

Tüm bu anlaşmaların bazıları tavsiye niteliği taşısa da bazıları da taraf ülkelerin belirli yükümlülükleri yerine getirmesini içermekte.

Ülkemizde de bu konu Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ciddi manada gündeme gelse de taraf olunan anlaşmalar bağlamında yukarıda sözünü ettiğimiz daha eski tarihlere gitmek gerekecektir.

Yani ülkemizde çevre konusunda çalışmalara teoride kayıtsız kalındığını düşünmek haksızlık olacaktır.

Pratik manada farklı söylemler dile getirmek mümkün elbette. 

Şüphesiz ülke olarak gerek sağlığımız ve çevremize sahip çıkmak adına gerek küreselleşme ile birlikte bir ülkede olan çevre felaketinin dünyada yankı bulması gerekse ihracat bağlamındaki kurallar ister istemez bizleri çevre sorunlarına daha fazla odaklanmamızı zorunlu kılmakta. 

Hatta yönetimleri ve tüm aktörleri önlem almaya zorlamakta. 

Bu konuda ilgimizi çeken bir organizasyonun söylemlerine tanıklık ettik yakın zamanda. 

Bir süre önce CHP Bursa İl Başkanlığı görevinde bulunan şimdilerse ise siyasetin yönetim kademesinde yer almayıp fikir üreten Şadi Özdemir'in aktardığına göre sözcülüğünü Ahmet Orhan'ın yaptığı Bursa Artvin Çevre Platformu çevre sorunlarına ilişkin farkındalık oluşturmaya çalışmakta.

Binlerce kilometre uzaktan, Bursa'dan; Artvin'de ve Karadeniz'de yaşanan çevre sorunlarına yönelik dikkat çekici duyurular yapmakta.

Ve Karadeniz'e sahip çıkılması sloganları ile kendi belirledikleri çevre sorunlarını dile getirmekte. 

Sonuç olarak çevre sorunları hepimizi yakından ilgilendirmekte. 

Hepimize de görev düşmekte. 

Diğer taraftan sorunların çözümü ile ilgili kamu idaresi, özel sektör, hükümet dışı kuruluşlar (NGO) ile sivil toplum arasında işbirliği şart.

Ve mutlak suretle ekonomik tüm çıkarların önünde bir konu olduğu hususu göz ardı edilmemeli. 

Bu çevre hepimizin.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları