Tarihi Gölyazı'ya "parasız" girilmiyor mu?

2022.07.14 18:05 - Son Güncellenme: 2022.07.14 19:01
A

İznik önemli bir örnek aslında.
Tarihi dokusu, gölü ve tarımsal üretim kapasitesi ile ülkenin göz bebeği.
Bu gerçek. 
Rahmetli Kırkpınar Başcazgırı Pele Mehmet'in deyimiyle "gölünde martıların şarkı söylediği bir kent, eski başkent" 
İznik'i çok güzel anlatıyor.
İlave edecek olursak; bir medeniyetin bakiyesi ve inanç  turizmi adına da önemli bir ilçeden söz etmiş olacağız.
Dolayisiyla İznik'ten söz ederken kentleşme tanımını da yöntemlerini de buraya uyarlamak gerekmekte.
Hatta tüm unsurları İznik'i sabit konumda tutarak kriterleri belirlemeliyiz.
Öyle ki; kentler yaşayan organizmalar ve sürekli değişim içinde olan yapılardır.
Ancak İznik gibi kentlerde hassasiyetler farklıdır.
Kimi kentler bu değişim sürecinde geçmişe dair bütün tarihsel yapıları yok ederek daha modern veya çarpık bir kentleşme rolünü üstlenirken kimi kentler ise geçmişten aldığı birikimi koruyarak ve hatta özendirerek kentin tarihini canlı tutmaktadır. Hemen hemen tüm kentlerde geçmişin izlerini andıran ve korunması gerekli tarihsel yapılar bulunmakta. 
Buradan hareketle Gölyazı ile ilgili birkaç kelam etmek gerekmekte.
Gölyazı da normal beldelerden farklı düşünülmesi gereken özel yerdir.
Beldelerin kapatılma kararına ilişkin itirazımızın nedenlerinin başında Gölyazı ve Zeytinbağı gibi beldelerin özel durumları gelmekte.
Çünkü buradaki yönetimlerin halkla etkileşimi ve merkezi idarenin, özellikle tarihi mirasa sahip çıkılması ile ilgili kurumların hassasiyetlerinin canlı tutulması adına kayda değer noktada bulunmaktaydılar.
Beldedeki yönetimin alternatifi olarak ne muhtarlık yeterlidir ne de mahalle temsilcilikleri.
Veyahut üst yönetimlerin salt hakimiyeti de alternatif olamaz.
Gölyazı tarihi bir bölge.
Gölünün dışında yapılaşmasının ve hatta ağaçlarının bile tarihi özellikleri var.
Ağlayan Çınar olarak adlandırılan ağaç bile aslında 747 yıllık.
Bizim kıymetini bilemediğimiz bir köy/mahalle/belde.
Halen de bu huyumuzu korumaya devam ediyoruz.
Köy halkının da payı var şüphesiz, yerel yönetimlerin de.
Şöyle gidip Gölyazı'da birkaç saat dolaşıp insanlarla konuşmanız yeterli bunu anlamak için. 

Ama Glöyazı'ya giderseniz; aracınızın benzinin olması ya da 1-2 çay paranızın olması yeterli değil. 
Daha Gölyazı'ya girerken para vermeye başlıyorsunuz. 
Araç girişinin sınırlı olması adına girişte Burulaş görevlileri ile karşılaşıyorsunuz. 
Burası güzel.
Yani rahat rahat yürüyüş adına araçların sınırlandırılması doğru.
Ama girişte 15 TL araç başına bedel alınması sıkıntı.
Bu doğru değil.
Mantıklı da değil.
Bir düzen sağlama adına alınan sembolik bir bedel de değil.
Hiç de "hoş geldiniz" yaklaşımı değil.
İtici bir tavır.
İmaj zedeleyen bir husus.
Sanki Büyükşehir Belediyesi'nin oradan alacak paraya ihtiyacı var.
Defeten söylüyoruz.
Bunda da ısrar ediyoruz.
Belediye ve iştirakları kar amacı gütmez.
Güdemez.
Kar amacı ile hareket ederse bir gariplik vardır.
Gölyazı Bursa'nın bir değeridir.
Göz bebeğidir.
Buranın imajını üç kuruş para ile eşdeğer hale getirmeyin.
Girişte 15 TL para almadan aynı hizmeti veremez misiniz?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları