Su tasarrufu hepimizin hedefi olmalı

2021.01.20 19:23 - Son Güncellenme: 2021.01.20 19:46
A

Konu bugünün meselesi değil aslında.

Geçmişte de sıkça tartışılan bir konuydu.

Ama deprem hususunda olduğu gibi unutulmaya da kurban giden bir konu.

Yani barajlarda su sıkıntısı gündeme gelince hatırladığımız, yağmur ve kar yağışları sonrası sorun çözülmüşçesine rahat bir nefes alarak unuttuğumuz bir konudan söz ediyoruz.

Oysa su tasarrufu ve suyun kıymeti unutmaya gelecek bir konumda değil.

Olmamalı da.

@

Bir kaç hafta öncesine kadar medyanın da ilgi göstermesiyle tehlikeyi bir kez daha hatırlamış olduk.

Su kesintileri vb önlemler henüz gündeme gelmese de hadisenin farkına vardık bir kez daha.

Ama bir süre sonra unutmak üzere tabi.

Hal böyle iken; Bursa özelinde konuşacak olursak; Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bir kaç gündür bu konuya vurgu yapıyor.

Ve acil eylem planına ihtiyaç duyulduğunu dile getiriyor.

Elbette başka belediye başkanları da zaman zaman açıklama yaparak farkındalık yaratılmasını sağlıyorlar.

Ne yazık ki, tüm bu söylemler yetersiz kalıyor.

Topyekün bir farkındalık gerektiriyor.

Bir eylem planına ihtiyaç duyuluyor.

Bu konuda çokça bilimsel çalışma mevcut.

Anketler var.

Çözüm önerileri de var.

Yeter ki bir irade beyanı ortaya çıksın.

Şu anda çok büyük bir sorun görünmese de gelecekte değeri daha da anlaşılacaktır.

Kim bilir belki de enerji mücadelelerinin yerini su mücadeleleri alacaktır.

@

Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile bir araya geleceklerini ve gündemin su olacağını açıkladı.

Evet.

Son derece önemli bir adım.

Fakat bu konuda bakanlıklar ve ilgili kurumlarla yerel yönetimlerin içinde yer alacağı bütüncül bir yaklaşım gerekli.

Yani imar planları oluşturulurken, bina ruhsatları verilirken yağmur sularının depolanıp kullanımı, su kullanım alışkanlıklarının tasarrufa yönelik oluşması, tarımsal sulamada su kullanımının verimli hale getirilmesi gibi birçok konuda yasal zorunluluklar getirilmeli.

Dediğimiz gibi önlemler belli aslında.

Yeter ki bütüncül olarak bu konuyla ilgilenilsin.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine ilişkin dünyada somut adımlar atılırken ülkemiz buna ayak uydurmalı.

Kyoto Protokolü ve iklim odaklı Paris Anlaşması kılavuz kabul edilmeli.

Başka yaklaşımların ülkemize yarayan bölümleri de.

Özetle halen Nilüfer Deresi'nin temiz akmasını konuşuyoruz ama sorun bunun çok ötesinde.

Oysa bizim konuşmamız gereken bu derenin suyunun nasıl içilebilir hale getirilmesi olmalıdır.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları