Sosyal medya özgür olsun da nereye kadar!

2024.08.06 17:35 - Son Güncellenme: 2024.08.06 17:35
A

Bu küresel şirketlerin özgürlük tanımı nedir? 

İki önemli cümleyle başlayalım. İlki Haşim Türker tarafından dile getirilen bir tespiti içeriyor. 

Ve diyor ki: 

"Dijital emperyalizm çağında kimin sesinin duyulacağına ya da ne kadar duyulacağına imparator şirketler karar veriyor artık."

Bir diğer cümle ise Deniz Ülke Arıboğan'a ait.  

O da "Gücün sınırını belirleyen gücün sınırını kim belirleyecek?

Big Tech fasizmine hoş geldiniz" diyor. 

"Big Tech" söylemi ABD'de bilgi teknolojileri sektöründe beş büyük firma olan Google, Amazon, Apple, Facebook ve Microsoft'a ithaf edilmekte. 

Türker ve Arıboğan'ın bu tespitleri günümüz Instagram kararından çok önce dile getirilmişti. 

Ama bu güne ilişkin bir noktaya dikkat çekmesi bakımından değerli. 

Şüphesiz dönemin Portekiz lideri Salazar bugün yaşasaydı meşhur 3 F kuralını yenilerdi.

Yani anlamsal olarak futbol, eğlence ve din unsurlarının yanına sosyal medyayı ayrı bir başlık olarak açardı.

Zira bu husus 3 F'in eğlence kısmının çok ötesine taşınmış durumda.

Öyle ki; birkaç günlük yokluğuna bile tahammül edemez olduk. 

Alışmışız.

Belki de esiri olmuşuz.

Sosyal medyayı haber almanın ötesinde bu yere konumlandırmışız.

Kimine göre gezmek tozmak bile anlamsız hale gelmiş.

Çünkü kendimizi etrafa gösteremez olmuşlar.

Selfie çekemez olmuşuz. 

Burada bir basın özgürlüğünden söz etmek doğru olmasa gerek.

Anarşik bir ortamın olduğu dünyamızda sosyal medyanın yukarıda söylediğimiz belirli şirketler tarafından yönetildiğini ve kendi oluşturdukları kurallarla  faaliyet yürüttüğünü unutmamak gerekmekte.

Kendilerine risk oluşturan ülkelerin kurallarını dikkate aldıklarını söylemek gerekiyor elbette.

Mesela instagram platformunda bunu görmüş olduk.

Hamas lideri Haniye'nin ABD'deki konumlandırılması nedeniyle filtreleme sistemine maruz kalmakta ve yapılan paylaşımlar kaldırılmakta.

Diğer taraftan Türk yasalarına ve milli manevi değerlerine aykırı bir tutum sergileyen paylaşımlar konusunda ise duyarsız kalınmakta.

Türkiye'nin yetkili makamları tarafından yapılan çağrılara yanıt bile verilmemekte. 

Kapatma kararı gelince görüşmeler başladı elbette.

Muhtemelen bir çözüm bulunacaktır. 

Ancak yazımızın girişinde ifade edilen tesbitleri unutmamak gerekmekte. 

"Kimin sesinin duyulacağına ya da ne kadar duyulacağına imparator şirketler karar veriyor artık" tesbiti tüm platformlar için geçerli ve önemli. 

ABD seçimlerinde belirgin bir etkisi olan söz konusu 5 şirket ve uzantıları kendilerine göre gerekli gördükleri zamanlarda müdahalelerini yapabilmekte; toplumların oy tercihlerini etkileyebilmekteler.

Ya da ulusal yönetimlerin karar alma süreçlerini etkileyebilmekteler. 

Toplumları öyle bağımlı hale getirmekteler ki, yerel yetkililerden gelen açıklamalar yerine bu platformlardaki söylemleri daha inandırıcı bulmaktalar. 

Ancak unutulmamalıdır ki, bu küresel şirketler bir üst otorite ya da devletler üstü bağımsız bir yapı tarafından denetlenememekteler. 

Yani adil bir platformdan çok kimin sesinin ne kadar duyurulacağına karar veriyorlar.

Sonuç olarak elbette yasaklara, özgürlük alanlarına müdahaleye yönelik bir duruş sergiliyoruz.

Temel hak ve özgürlüklere, basın özgürlüğüne ilişkin görüşümüz var.

Ancak dijital dünyada var olan ortama ve küresel şirketlerin subjektif duruşlarını da bir şekilde görmeli ve bilmeliyiz.

Sosyal medyalar kanalıyla dezenformasyonlara, dolandırıcılıklara ve daha birçok suça karşı tedbirli olmalıyız.

Bunun için de ulusal devletlerin yasalarına uyum konusunda bir mekanizmanın kurulmasını önemli görmekteyiz.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları