Kimi izlenimler önemlidir. 

Özellikle ilkler. 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Bursa programında olduğu gibi. 

Hele Cumhurbaşkanı adaylığı için bir yola çıkıldıktan sonra düzenlenen bir program ise burada verilecek görüntü daha da önemli olmaktadır. 

Burada iki bakış açısıyla konuya değinmeye çalışalım.

İlki salt programın organizasyonu ile ilgili. 

Diğeri ise genel bir bakış açısıyla Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile alakalı. 

Seçilen mekân Nilüfer'de bulunan Cengiz Göllü Spor Salonu. 

4 bin 700 kapasiteli bir salon. 

Zemine kurulan sandalyelerle bu sayı 6-7 bine çıkmakta. 

Çok düzenli bir organizasyon yapılmış. 

Sahne düzeni öyle.

Özel güvenlik alana hakim.

Görevlilerin kimseyi rahatsız etmeden geçiş sağlayabileceği bir koridor bırakılmış. 

CHP Gençlik Kolları üyeleri üzerlerindeki yeleklerle görev üstlenmiş.

Tezahürat yapan partililer de bu heyecana ortak olmak isteyen vatandaş da planlı bir şekilde konuşlanmış. 

Bir salon organizasyonu için iyi bir görüntü. 

Salon coşkulu. 

Salon dışında ekranlar kurulmuş. 

Ama aynı kalabalık orada yok. 

Belki de "hafta içi" ve "mesai saatleri" etki etmiş olabilir. 

Cumhurbaşkanlığı konusunda iddialı olunan bir ortamda salon dışı da dolu ve coşkulu olması gerekirdi. 

Burada partililerle yaptığımız sohbette "nasıl buldun?" sorusuyla karşılaştık doğal olarak. 

Zira çokça parti mitingi izlemiş olmamızdan dolayı bir gözlem aktarımı yapabileceğimizi düşünüyoruz. 

Elbette burada yazdıklarımızı söyledim. 

Eğer Cumhurbaşkanlığı iddiasıyla yola çıkılıyorsa salon dışı da dolmalı hatta Ekrem İmamoğlu ilgiden salona güçlükle giriş yapabilmeliydi. 

Yine sohbette salona sığmadıklarını ve Nilüfer Tofaş Spor Salonunun kendilerine kasıtlı olarak tahsis edilmediğini iddia ettiler. 
Başka illerde de benzer iddialar olduğu için Bursa Gençlik Spor Müdürlüğünü arayıp sorduk. 

Aldığımız yanıt netti:

"Bize hiçbir başvuru yapılmadı" 

Ancak toplumda bu tarz mağduriyet haberleri ilgi çektiği için parti yetkilileri olmasa da parti tabanında konuşulması mümkün olmakta sanırız. 
Buna rağmen İmamoğlu'nun CHP'de ciddi bir heyecanı oluşturduğunu söylemek mümkün. 

Diğer bakış açısıysa Ekrem İmamoğlu'nun adaylık meselesiyle alakalı. 

Anonsu yapan görevli, cümleleri seçerek davet etti İmamoğlu'nu.

"CHP ön seçiminin adayı" dedi. 

Ön seçim (eğilim yoklaması) kısmına katılmasak da doğru bir anonstu.

Zira seçim takvimi henüz yok.

Dolayısıyla ön seçim değil ve adaylık konusu da net değil.

Buna karşın adaylık ile ilgili imza veren milletvekili sayısına bakıldığında 120 civarında destek görülmekte.

Bu sayı daha da artabilir. İmamoğlu'nun adaylık şartlarını taşıyıp taşımadığı hususunun netlik kazanmasına göre bu destek artabilir ya da azalabilir. 

Bunun dışında Bursa'daki organizasyonda İmamoğlu'na büyük bir destek görülmekte.

Yani Mansur Yavaş ya da başka bir isim telaffuz bile edilmemekte. 

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de bunu net olarak haykırdı zaten.

Salonun tepkisi de öyleydi. 

Son yerel seçimlerdeki başarı da etkendi elbette.

Sonuç olarak Ekrem İmamoğlu'nun Bursa programının bu kadar dar bir zaman dilimine sığdırılması CHP adına eksik bir durum olsa gerek. 

Şüphesiz önümüzdeki süreçte bu programlar daha geniş ölçekte yapılabilecektir.

Ve az önce saymış olduğumuz eleştiriler zamanla ortadan kalkacaktır.

Süreç ilerledikçe de hem Türkiye gündeminin bu yöndeki heyecanı artacak hem de bazı hadiseler daha da netlik kazanacaktır.

Dolayısıyla daha çok vakit var.

Eğer İmamoğlu aday olacaksa salon içerisi de salon dışı da zamanla daha coşkulu hale gelebilecektir. 

Yukarıda dile getirdiğimiz hususlar bugünkü toplantıya ilişkin.