Her yağmurda aynı korkuyu yaşayacak mıyız?

2022.08.25 18:21 - Son Güncellenme: 2022.08.25 18:21
A

Alt yapıda kriterler  güncellenmeli

İstanbul, Ankara ya da İzmir değil mesele.
Veyahut Bursa.
İsimlere takılmayalım. 
Sadece soruna odaklanalım şimdilik.
Ardından yöneticileri suçlayalım.  
Bu çok önemli.
Zira kısır bir tartışma alır gider.
Halk hangi şehirlerin sınıfta kaldığını görüyor zaten. 

Karadeniz gibi bölgelerdeki doğal afetleri saymazsak; (burada da kriterler güncellenmeli) mega kentlerde yaşananlarla ilgili önemli bir tespitte bulunmak gerekiyor.
Daha doğrusu tespitler var da daha görünür olması adına bu tespiti dillendirmek gerekiyor.
Bilindiği üzere ülke nüfusumuzun önemli bir bölümü İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli gibi kentlerde yaşıyor. 
Yüz ölçümü itibariyle bakıldığında ülke ortalamasına göre hatırı sayılır bir dengesizlikten söz etmek mümkün. 
Nitekim kentleşme ile birlikte iklim değişikliğinin tetiklendiği de sanayileşmenin etkisiyle olumsuzlukların meydana geldiği de tartışılan bir husus.
Hava kirliliği, denizlerdeki olumsuz görüntüler ve daha fazlası...
Bu bağlamda özellikle büyükşehirlerde bir dizi sorunu daha belirgin yaşar olduk. 
Alt yapı sorunları bu bağlamda sıkça karşımıza çıkmakta. 
Ve rutin hale gelmekte.
Alt yapı planlamaları yapılırken, ülkenin ve bölgenin iklim koşulları ile bağlantılı kriterlerle hareket edilmesi gerekir.
Ayrıca örnek kentlerin çalışmalarına bakıldığını biliyoruz.
Hatırlanacak olursa; bazı belediyeler yaptıkları kanalizasyon çalışmalarını anlatabilmek için; kentin görünür yerlerine içinden arabaların geçtiği kanalizasyon boruları sergilerdi.
İlk bakışta insanlar hayli etkilenir.
Bazı filmlerdeki gibi yer altında arabaların bile geçebileceği ölçüde kanalizasyon hatları yer alması büyüleyicidir.

Alt yapı hizmeti olarak ilk aklımıza gelen su ve kanalizasyon konularıdır.
Bu ikisi birbirinden ayrılmaz iki parça olsa bile aslında çokça farklar bulunmakta. 
Bu nedenle kanalizasyon ifadesini kullanırken kullanılmış suların uzaklaştırılması ve nihayetinde arıtılmasına giden süreci anlayalım. 
Şu bir gerçek ki; plansız kentleşme mega kentlerin altyapı hizmetlerini hayli zorlaştırmıştır. 
Kentleri yönetenler de geçmişten günümüze ortaya çıkan bu olumsuz tablo ile uğraşmışlardır.
Kimi de uğraşmış gibi görünmüştür.
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere uzun vadeli, bilimsel imar, yatırım ve kalkınma planları yapılmayan kentler; çevre felaketleri ile karşı karşıya kalmıştır. 
Bu inkar edilemez herhalde. 
Tarım alanları ve ormanlık alanların binalara terk edilmesi, alt yapısı tamamlanmadan yerleşim yerlerinin çoğalması, hava kirliliği, gürültü kirliliği ve çevre kirliliğine dolayısıyla iklim değişikliğine de sebep olmuştur. 
Unutulmamalıdır ki, kentlerde 
su hizmeti olmadan hayat sürdürülemeyeceği gibi aynı şekilde kullanılmış suların uzaklaştırılması yapılmadığında da ciddi sorunlarla karşılaşılacaktır. 
Son zamanlarda iklim değişiminin olumsuz etkilerini ciddi şekilde yaşar olduk.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde adeta korkulu rüya gibi oldu.
İstenildiği kadar uyarı yapılsa da artık rutin hale gelen hava koşulları mevcut alt yapı ile sürdürülemez olduğu görülmekte.

Bu hususta bir dizi ilke bulunmakta. 
Ve gerekirse değişen iklim koşullarına göre güncellenmesi zorunlu olmakta. 
Dr. Mehmet Dikici'nin çalışmasından alıntıyla yapılması gerekenlerle ilgili hususları sıralayalım:
"-Birinci öncelik doğru projenin yapılmasıdır.
-İkinci önemli husus denetimdir.
-Üçüncü önemli husus, kolektörlerde güvenli ve yeterli temizliğin yapılmasıdır.
-Dördüncüsü, bakım onarımın sürekli olması gereğidir. 
-Beşincisi, yağmur suyu ayrık sistem olmalıdır.
-Altıncısı, dereler periyodik olarak ıslah edilmelidir."

Bu konuyla ilgili örnekler bağlamında yani şehirler özelinde akademik çalışmalar yer almakta.
Burası çok önemli olsa gerek.
Elbette maliyetler yerel yöneticilerin gözünü korkutmakta ve kısa vadede siyasi bir getirisi olmadığından hareketle ciddi önlemler tercih edilmemekte.
Kimi zaman da plansız kentleşme bahanesine sığınılmakta.
Ancak ülkemizde özellikle büyükşehirlerde aşırı yağışların etkisi artmakta.
Ve alt yapımızın alarm verdiği görülmekte.
Dolayısıyla alt yapı yatırımlarında kriterlerin güncellenmesinin yanında belirli zorlayıcı kararların alınması da elzem olmakta.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları