Normal gündeme dönüyoruz yavaş yavaş. 

Hayat bir şekilde devam ediyor.

Deprem bölgesindeki yaralar sarılmaya çalışılıyor.

İhmal tartışmaları sürüyor. 

Ne kadar ders aldığımız ya da alacağımız bir yana İstanbul ve Bursa'nın yani Marmara'nın depreme ne derece hazırlıklı olduğu tartışılıyor. 

Ayrıca seçim zamanı olması nedeniyle deprem üzerinden propaganda faaliyetleri ve her türlü dezenformasyon yapılıyor. 

Bir yandan da hayatın devam etmesiyle birlikte ekonominin çarklarının da dönmesi gerekiyor.

Zaten pandemi ile iyice sarsılan dengelerin, meydana gelen depremle ne derece etkileneceği belirsiz.

Şüphesiz hiçbir ekonomik fayda insan hayatından önemli olamaz.

Malumunuz okullar gecikmeli de olsa açıldı.

İlk ve orta dereceli okullar deprem bölgesi hariç eğitim ve öğretime başladı.

Yüksek Öğretim Kurumları da istisnalar hariç (uygulamalı bölümler) faaliyetlerini uzaktan eğitim ile sürdürmeye başladı.

Nisanda durumun yeniden değerlendirileceği açıklandı.

Bursa'da okulların açılmasıyla birlikte özellikle sabah ve akşam üzeri belirli saatlerde trafik sıkışıklığı gündeme gelmeye başladı.

Hep söylediğimiz gibi Bursa'da ya da büyükşehirlerde trafik konusu hep öncelikli olmuştur.

Belediye bütçelerindeki payından tutun da yerel yöneticilerin ve siyasi partilerin söylemlerinde de ön sıralarda yer almıştır.

Öyle olmaya da devam edecektir.

Aslında trafik sıkışıklığından ve trafik probleminden ne anladığımız da önemli.

Zannediyorum hepimiz Bursa'da, Görükle'den Kestel'e kadar izin verilen hız limitlerini maksimum kullanacak bir trafik rahatlığı arzu ediyoruz.

Elbette hangi yerel yönetici ya da siyasi parti yöneticisi söz verirse versin bu pek mümkün değil gibi.

Sadece Bursa değil tüm büyük şehirler için geçerli bir söylem.

Tabii ki bu mazerete sığınmamak gerekir.

Ulaşım konusunu vatandaşın da tarafı olacağı ve tüm paydaşların ortak olacağı bir modelle çözüme ulaştırmak olasıdır.

Aksi halde istediğiniz kadar yol yapın, sonuç değişmeyecektir. (Yol yapmaktan vazgeçmek değil bu söylem.) 

Hal böyleyken iyileştirme anlamında yapılacak olan teknolojik çözümler önemli olacaktır.

Toplu ulaşımın özendirilmesinın yanında teknolojik altyapının geliştirilmesi ile kısmi iyileştirmeler yapmak mümkün olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan ve yoğun kavşakları içeren akıllı ışık çözümü olarak adlandırabileceğimiz iyileştirme önemli bir gösterge olsa gerek.

Tüm kavşakları gezip değerlendirme şansımız olmasa bile Orhaneli kavşağında bu iyileştirmeyi rahatça görebiliriz.

Diğer taraftan Avrupa'da özellikle navigasyon sistemleri konusunda önemli bir yeri olan Tom Tom firması tarafından açıklanan 2022 yılına ait trafik sıkışıklığı sıralaması bizlere bazı bilgiler vermekte.

Bu bilgiler 56 ülkede 389 şehri kapsayan bir endeksle açıklanmakta.

Yani endeks dünyadaki şehirleri ortalama seyahat sürelerine göre sıralamakta.

Bu ölçüye göre şehirler, içlerinde 10 km'lik bir mesafe kat etmek için geçen ortalama süreye göre sıralandı.

Dünyada trafik sıkışıklığı en fazla olan ilk 5 şehir sırasıyla, Londra 36 dakika 20 saniye, Bengaluru 29 dakika 10 saniye, Dublin 28 dakika 30 saniye, Sapporo 27 dakika 40 saniye ve Milano 27 dakika 30 saniye.

Türkiye'de ise trafik sıkışıklığı en fazla olan ilk 5 şehir sırasıyla; Gaziantep 21 dakika 10 saniye ile dünyada 49. sırada, İstanbul 20 dakika 40 saniye ile dünyada 55. sırada,  Ankara 18 dakika 20 saniye ile dünyada 89. sırada, İzmir 18 dakika ile dünyada 99. sırada, Antalya 17 dakika 30 saniye ile dünyada 107 sırada yer buldu.

Burada Bursa'nın sıralaması önemli elbette.

Aynı kriterlere göre 10 km ortalama seyahat süresi 16 dakika 30 saniye ile ülkemizde trafik sıkışıklığında 9. sırada, dünyada ise 125. sırada yer alıyor Bursa. 

Peki geçen yıl bu veriler neredeymiş? 

Hemen bakalım...

Bursamız geçen yıl ülkemiz genelinde 5., dünya sıralamasında ise 73. sıradaymış. 

Sonuç olarak Bursa'da trafik sıkışıklığı anlamında bir iyileşme söz konusu.

Bazı kavşaklarda görülebiliyor. 

Başka alanlarda varsa da vatandaşın hissedebileceği düzeyde olup olmadığı tartışılabilecektir elbette. 

Ayrıca bu konu büyük şehirlerin hemen hepsinde öncelikli sorun. 

Kentlerin planlanması başta olmak üzere göçlerin sınırlandırılması ve trafik kültürü gibi etkenlerle bir bütün olarak ele alınması gereken bir konuyu çözmek kolay olmasa gerek.

Belediyeler ve Ulaştırma Bakanlığı ile diğer aktörlerin planlı çalışması şart. 

Yani devasa bir sorunun çözümü kısa vadede mümkün değil ama iyileştirme anlamında bir şeyler yapılması zor olmasa gerek.

Sadece trafik ışıklarının akıllı hale getirilmesi bile önemli bir hamle.

Yukarıda açıkladığımız verilerin vatandaş nezdinde ne derece hissedildiği de önemli.

Ancak popülist söylemler dışında Bursa'da trafiğin çözümü ile ilgili gerçekçi yaklaşımlar kıymetli olacaktır.