Bursa'nın ünlü ilçesi! Kestel'e yakışmıyor 

2024.09.05 20:00 - Son Güncellenme: 2024.09.05 20:01
A

Biraz geçmişe gidelim...

Bir an kendimizi 1980'li yılların sonuna odaklayalım. 

Doğum tarihi itibarıyla ya da yaş gereği olayları analiz edebilme durumunda olmayıp yetişemeyenler için yazılı ya da yaşayan kaynaklardan esinlenildiğini düşünelim. 

Her ne kadar Kestel Belediyesi'nin kuruluş itibarıyla 1950'li yıllara değin uzun bir belediyecilik anlayışı olduğunu bilsek de anlatacağımız konu anlamında daha yakın tarihleri seçmiş oluyoruz.

Belediyecilik açısından Bursa'da benim aklıma gelen ilk isim Hikmet Şahin'dir.

Bu bana göre çokça belirgin bir durum.

Ancak belediyeciliği farklı yorumlamak isteyenler açısından söz konusu durum değişebilir.

Şahin göreve geldiğinde tecrübesi ve vizyonuyla günün koşullarında özellikle ulaşım alanında büyük işler başardı.

Kararlı duruşu ve yöneticilik özellikleriyle önemli işlere imza attı. 

Önceki yani eski ve sonrasında göreve gelen belediye başkanlarının da mutlaka iz bıraktıkları alanlar olmuştur.

Örneğin Erdoğan Bilenser kendisinden önce başlanmış olmasına rağmen Bursaray'ın ilk başlangıç düdüğünü çalmıştı. 

Erdem Saker ile ilgili Botanik Park ve su kayağı aklımda kalmıştı.

İlginç bir anı dolaşır dilden dile geçmişe dair. 

İlk Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Barışık'ın o günün koşullarında çevreci yönünden söz edilir. 

Bursa'da Kültür adlı web sitesinde Yavuz Bubik'in aktarımı şu şekilde:

"Ekrem Bey belki de günaşırı Kapalı Çarşı'dan geçerdi. Bir sabah iş yerime uğramış, az önce yaşadığı bir olayı nakletmişti. O zamanlar Çatalfırın karşısında yan yana üç manav vardı. Sabah erkenden önlerinden geçerken manavlardan birinin önünü pis bulup içeri girmiş ve 'Acaba bir süpürgeniz ve faraşınız var mı?' demiş. Verdikleri süpürgeyi alıp dükkanın önünü süpürmeye başlamış. 'Ne yapıyorsunuz beyim?' sorusunu da 'Ben bu kentin belediye başkanıyım. Burayı çok pis buldum, temizliyorum' şeklinde yanıtlayınca dükkan sahibinin nasıl mahcup, ezik şekilde özür dileyip elinden süpürgeyi, faraşı kaptığını anlatmıştı."

Barışık'ın bu tavrı elbette örnek olma özelliği taşımakta.

Ancak önemli mesajlar da içermekte.

Geçmişten günümüze çöplerle ilgili görevli olan ilçe belediyeleri de Büyükşehir belediyeleri de çokça yol aldı.

Araç filoları hayli iyi seviyeye ulaştı.

Vatandaş da hatrı sayılır biçimde bilinçlendi.

Şimdilerde hava kirliliğinden söz ediyoruz daha çok.

Ne yazık ki, Kestel bu konuda bayağı ünlü hale geldi.

Yılların çilesi ve toz solunmasının nedeni olan çimento fabrikası bile masum kalmış oldu bu ünlenmede.

Zira fabrika bacaları doğal güzellikleriyle imrendiğimiz Kestel'i ve çevresini mahvediyor her gün. 

Bu konuda söylenecek çok söz var elbette.

Oysa Kestel'de güzel güzel söz edilecek ne değerler var. Mis gibi solunacak ne güzel havası var.

Daha doğrusu vardı. 

Değil mi?

Bu yazımızda anlatmak istediğimiz başka bir şey aslında. 

O da büyüyen Kestel'in doğal güzelliklerinin bu olumsuzluklar nedeniyle üstünün örtülmesi ve gerek kestel içi gerekse eşsiz doğasıyla buluşmak isteyenlerin ulaşamama problemi.

Yani yönlendirme tabelalarının yetersizliği.

Anlaşılmasının zorluğu. 

Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi'nin ve Kestel Belediyesi'nin bu konuyla ilgilenmesi gerekiyor.

Aynı şekilde doğal güzelliklerin korunması ve daha fazla ziyaretçi için ilgili birimlerin odaklanması gerekiyor. 

Zor olmasa gerek.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları