Bursa'da riskli bölgeler...Unutsak da hatırlatıyor!

2025.01.27 16:44 - Son Güncellenme: 2025.01.27 16:44
A

Her 17 Ağustos geldiğinde hatırlıyoruz.

Ya da depremi her hissettiğimizde.

Sonraysa?

Sonrası malum...

Türkiye'de ve dünyada gündem çok çabuk değişiyor.

Hemen yenisinin peşine takılıyoruz.

Böylece depremi unutuyoruz.

Baksanıza, otel yangınını bile unutmak üzereyiz.

Yangını da "sorumluluk sende, bende" tartışması üzerinden yorumladık.

Klasik olarak da "Ya Uludağ'da durum nasıl?" şeklindeki sorularla meşgul olduk.

Neyse ki, Uludağ'da geçmişte kurulan itfaiye teşkilatlanması var.

Bir nebze olsun rahatladık.

Ama eski Bakan Veysel Eroğlu döneminde başlatılan yıkım-dönüşüm hamleleri unutulduğu için oradaki yapıların risklere karşı dayanıklılığı da konuşulmaz oldu.

Hatırladığımız kadarıyla DSİ tesisleri törenle yıkılmıştı.

Ünlü bir otel de kaçak bölümlerin yıkım kararı nedeniyle işletmesini kapatmıştı.

Sonra unutuldu, gitti.

Neyse...

Yeniden depreme odaklanmak istiyoruz.

Ve kendisini hatırlatmadan odaklanmak istiyoruz.

Kentsel dönüşümlerin de bu minvalde ele alınması gerektiğini savunuyoruz.

Esasen herkes böyle savunuyor ama laftan öteye gidemiyor.

Siyasetçisi de yerel yöneticisi de vatandaşı da.

Ne yazık ki öyle.

Yeni haftaya başlarken Nilüfer merkezli yaşanan deprem 4,1 olarak kayıtlardaki yerini aldı.

Ancak büyük bir korku da oluşturdu.

Zira son zamanların en çok hissedileni gibiydi.

Hemşehrilerimiz yeniden bu korkuyu yaşamış oldu.

Kısa bir süre sonra unutmak üzere gündeminin ön sırasına aldı.

Unutmak üzere dememizdeki kasıt; bir süre sonra yeniden ülkenin ve dünyanın baş döndürücü gündemi arasında yoğunlaşacak olmamız.

Doğal olarak da yenisi meydana gelene kadar depremi unutmak isteyeceğimiz.

Zira bu deprem ne ilk ne de son olacak.

Bursa deprem bölgesinde bulunmakta.

Fay hatlarının haritadaki yerini değiştirseniz de bu gerçek değişmiş olmayacak.

İstanbul'u saymıyoruz zaten.

Balıkesir'i, Kocaeli'yi de...

Beklenen ve olması gereken önlemlerin alındığını sanmıyoruz.

Bursa'da durum belki biraz daha iyi olsa da gerekli adımların atıldığı konusunda şüpheler söz konusu.

Hormonlu kentsel dönüşümler, daha fazla para kazanma hırsı, vatandaşın elini taşın altına koymak istememesi, yerel yönetimlerin öncelikler konusunda gerekli hassasiyeti gösterememesi ve daha birçok sıkıntı önümüzde durmakta.

Geçmişte Gemlik Belediye Başkanı "Gemlik'i taşımalıyız" dediği için belki de önündeki seçimi kaybetmişti.

Ama gerçeklerden kaçamayız ki!

Kaçamayacağız da.

Birileri gerçekleri haykırmalı.

Dolayısıyla depremle yaşamak zorunda olduğumuza göre hazırlıklı olmaktan başka çaremiz bulunmamakta.

Valilik ve bakanlık taşra teşkilatları ile özellikle Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin bu konuyu gündemde tutmaktan başka çaresi olmamalı.

İlgili meslek kuruluşları bıkmadan, usanmadan, politik kaygılar gütmeden bu konuyu gündemde tutmalı.

Hemşehri dernekleri toplumsal baskı oluşturmalı.

Ve en önemlisi bu önlemler konusunda sihirli bir değnek beklememeliyiz.

Önlemleri alacak olan da belediye ve kurumları harekete geçirecek olan da bizleriz.

Bakınız...

Bizler unutsak da deprem kendini unutturmuyor, hatırlatıyor.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları