AK Partili ve İYİ Partili başkanların söz düellosu

2021.07.30 17:42 - Son Güncellenme: 2021.07.30 17:43
A

Ortada bir iddia var.
Kullanılan ifadelere bakılırsa hayli ciddi bir konu.
Öyle ki; bu iddiayla birlikte suç işlendiğini söyleniyor.
Yani bir memurun siyasi faaliyetlere katıldığı iddiasıyla suç işlendiğinden söz ediliyor. 
Dediğimiz gibi bu bir iddia.
İYİ Partili Başkan Selçuk Türkoğlu tarafından dile getirildiği için de ses getiriyor.
Medya ilgi gösteriyor.
Zira Türkoğlu eski bir sendika yöneticisi.
Yani kamusal çalışma hayatını incelikleriyle bilen biri.
O nedenle "acaba bu iddia doğru mu?" izlenimi veriyor.
Ancak bu iddiaya yanıt gecikmiş değil.
AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan'ın yanıtı önemli.

İddiayı biraz daha açalım.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, daire başkanı ve birim müdürlerinin dahil olduğu ekipler oluşturuyor.
Bunun için de bir yönerge hazırlıyor.
Böylece ilgili ekiplerin halka inmesi ve iletişim kurması isteniyor.
Yani halkın varsa taleplerine karşılık verilmesi ve sorunları yerinde görmesi hedefleniyor.
Dolayısıyla vatandaşın yönetime katılmasının yanında sorunların çözümünde verimlilik hesaplanıyor. 
Bu tarz bir çalışma geçmişte aleni olarak yapılmamış olabilir ama özellikle daire başkanlarının sivil toplum kuruluşları ile bir nebze iletişim halinde olduğunu biliyoruz. 
Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, siyaset ve bürokrasi arasındaki ilişkiyi anlattığı kitabında geçmiş örnekler var aslında.
Merak edenler için bu kitabı öneriyoruz.
Başkan Aktaş'ın halkla daha yakın diyalog kurulması bağlamında hayata geçirmek istediği bu yöntem İYİ Parti tarafından farklı bir yorumla karşılandı. 
Bir anlamda Başkan Aktaş'ın memurlarını sahaya sürdüğünü ve memurlar eliyle siyaset yaptığını iddia ediyorlar.
Elbette memurların istisnalar hariç siyaset yapma izinleri yok.
Bu da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun önemli bir ilkesi.
Ancak unutmamak gerekir ki, memurlar tarafından yapılan her hareketin bir siyasi partiyle ilişkilendirilmesi de hatalı bir sonuç verebilir bizlere.
Yanılabiliriz.
Ya da muhalefetteyken başka iktidardayken başka şekilde yorumlamamıza yol açabilir. 
Burada AK Partili Davut Gürkan'ın sözlerine yer verelim:
"İYİ Parti'ye göre halkın ayağına gitmek affedilemez bir suçtur. İYİ Parti'ye göre halkın isteğini sormak, halkın istekleri için hizmet üretmeye çalışmak yanlıştır. Varsın onlar, halkla bir olmayı yanlış bilsinler.
Varsın onlar, bizim halka rağmen bir şey yapmayacağımızı unutmuş olsunlar. Bizler halkımızın ayağına gitmekten ancak gurur duyarız. Halkımızın ayağına gitmek suçsa varsın en büyük suçumuz bu olsun"
Gürkan'ın sözleriyle beraber halka hizmet etmek için halka el uzatan ve derdini dinleyen bir belediye personeli varsa bu önemli bir durumdur.
Takdir edilmelidir.
Ancak burada belediye başkanının seçildiği partisinin propagandası yapılıyorsa o zaman başka.
Eğer böyle bir durum varsa eleştirilebilir.
Yoksa su faturalarındaki durumda olduğu gibi iddianın inandırıcılığı sınırlı kalacaktır.
O da taraftar mantığıyla hareket edildiği ile yorumlanacaktır.
Bir anlamda büyük ses getiren iddia ile puan toplamak yerine kaybetmeye neden olacaktır. 

Sonuç itibariyle yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere Türkoğlu önceki iddialarının aksine burada bildiği bir konu ile yola çıkıyor.
Belediye memurlarının ne yaptığını ve ne yapacağını ya da neleri yapmaması gerektiğini iyi biliyor.
Ama burada siyasi bir çıkarımın olacağını da biliyor.
Ve Başkan Aktaş'ın halk nezdinde desteğinin azaldığını düşünerek tek çarenin memurları sahaya sürmek olduğunu ileri sürüyor.
Dolayısıyla Bursa'da ana muhalefet partisinin sesinin az çıktığı bir ortamda her daim gündemde olma ilkesiyle hareket ediyor.
Ve konunun içeriği ne olursa olsun ses getirmeyi doğru görüyor.
Dediğimiz gibi belediye personelinin halkın ayağına gitmesinde sorun yok.
Hatta fayda var.
Ama bu süreçteki söylemlerde parti propagandası varsa ayrıca değerlendirilmesi ve tartışılması gereken bir konu olduğunu özellikle vurgulamalıyız.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları