Binay Kazan

Binay Kazan

Tükenmişlik sendromuna yakalanmak an meselesi mi?

2025.03.06 10:33 - Son Güncellenme: 2025.03.06 10:33
A

Yüzünü bahara dönmüş şu Ramazan günlerinde bile; çevremize baktığımızda, birçok kişinin kendini çaresiz, umutsuz ve mutsuz hissettiğini görebiliyoruz. Bu mutsuzluk hali; sanki bulaşıcı bir hastalık gibi kişiden kişiye yayılıyor ve toplumun koca bir mutsuzluk fotoğrafı olarak karşımıza çıkıyor.

Aslında günün yaşam koşullarının yarattığı bir olumsuzluk hali bu... Herkes daha fazla işi bir arada yapmak, işte-evde ve özel yaşamında her yerde olmak, dur durak bilmeden çalışmak ve hayatını kazanmak istiyor. Bu bitmek tükenmek bilmeyen yaşam koşusu da zaman zaman insanlarda kronik stres, düş kırıklığı ve kısır döngü yaratıyor. İşte bu negatif noktada da; çoğunlukla bir tükenmişlik duygusu ortaya çıkıyor.

Bir de bu olumsuzluklara; yüksek enflasyon, geçim derdi ve hayat pahalılığı ekleyince... Ortaya daha karanlık bir tablo çıkıyor ister-istemez.

HİÇ BİR ŞEYDEN ZEVK ALAMAMA HALİ!

Tükenmişlik sendromunun ilk tespiti 1974 yılında Dr. Herbert Freudenberger tarafından yapılmış. Dr. Freudenberger tükenmişlik sendromunu "Başarısızlık, yıpranmışlık, güç ve enerji kaynağının azalması, tatmin edilemez isteklerin oluşması sonucunda bireyin içsel kaynaklarında oluşan tükenmişlik durumu" şeklinde açıklamıştır.

Psikolojik bir hastalık olarak da görülen bu sendrom, artık 8 milyardan fazla nüfusa sahip dünyanın neredeyse yüzde 50'sini esir almış durumdadır.

Kendilerini duygusal ve fiziksel anlamda yorgun ve bitkin hissettiğini belirten bu kategorideki bireyler; huzursuzluk, geceleri uyuyamama ve hiçbir şeyden zevk alamama gibi sıkıntılara dikkat çekiyorlar.

İş yaşamını da alt üst eden bu sendrom, artık bir iş hastalığı bile sayılmaya başlandı. 2014 Yılında yapılan bir araştırmada; İngiltere'de çalışanların üçte birinin tükenmişlik sendromu nedeniyle iş yaşamlarını aksattığı ve sorunun tüm Avrupa'da yılda 77 milyar pound tutarında iş kaybına neden olduğu ortaya çıkmıştır.

Şu anda bir istatistik yapılsa... Çok daha kötü rakamlarla karşı karşıya kalabiliriz tabii ki.

SANATÇI VE SPORCULARDA DA SORUN VAR!

Tükenmişlik sendromu ya da İngilizce yaygın tabiri ile burn-out; yanmak, yıkılmak, tükenmek, çökmek, iflas etmek veya zihinsel-duygusal olarak tümüyle yaşamdan kopma noktasına gelmek olarak yorumlanıyor.

İş yaşamında bu tür insanlara rastlama olasılığının giderek yükselmesi, sorunun ciddiyetini gösteriyor zaten...Zaman-zaman bu sendroma yakalanan futbolcu sayısının yüksekliği sonucu, başarısızlık yaşayan spor kulüplerinin bile tükenmişliğin zararını görmeye başladığı görülüyor. Tükenmiş kişiler, koskoca bir spor kulübünü bile tüketebilir sonunda...

Spora girmişken; 2017 yılında Gaziantepspor'un Çek futbolcusu Rajtoral'ın yine tükenmişlik sendromu sonucunda intihar ettiğine dair bazı belirtiler olduğu da, o dönemde gazetelere yansıyan bir başka ayrıntı olduğunu özellikle belirtmem gerekiyor.

Kısacası; kısır bir döngü yaratan tükenmişlik sendromu, sanatçılar ve sporcular da dahil olmak üzere iş dünyasının başına bela olmaya devam ediyor. Sanatçılar bu süreçte üretemiyor, sporcular ise performanslarını üst düzeye taşıyamıyor. Psikiyatri uzmanları bu baş belasından kurtulmanın yolunu; karamsarlıktan uzaklaştıracak iyi bir tatil, acil mekan değişikliği, arkadaş ve dostlarla daha fazla görüşme olanağı yaratma ve duygusal anlamda yoğun sağlık tedavisi olarak gösteriyor.

Tükenmişlik sendromu yalnızca kişisel değil...Şirketler ve işyerleri de bu sendromdan nasibini alıyor. Kurumsal tükenmişlik sendromunu aşmanın yolu da; yenilenme (kadroda ve yönetimde), yeni hedefler belirleme ve başarıya odaklanma gibi pozitif ayrıntılara kavuşmak olarak gösteriliyor

İŞ DÜNYASINDA DA KURUMSAL TÜKENMİŞLİK!

Her şeyden oldukça fazla sıkıldığımız şu yüksek maliyetli ve aşırı çıkmış fiyat ortamında; tükenmişlik sendromuna yakalanan çalışan birey sayısının da hiç de azımsanmayacak düzeyde olduğunu belirtiyor psikiyatri uzmanları...

Yakın geçmişte korona problemleri ile uğraşmış insanlarda , o korku hala sürüyor. Bugünlerde çok etkili olan influenza ve grip türleri de yeni bir bulaşıcı hastalık korkusu yaşatıyor insanlarda... Bu tür hastalıklara yakalanma riski de yaratıyor bu tükenmişlik sendromunu...Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de olası bir depreme yakalanmak da cabası...

Artık her şey birbirini tetikleyecek düzeye doğru gidiyor.

Ne olacak bu işin sonu?

Her yanımız bir başka sendrom ile kaplandı gitti işte...

Görüyoruz ki; sıkıntılı bir süreçteyiz. Bu süreçten çıkış şart ama bunu yaratmak çok zor galiba...İyimser olmak, pozitif şeyler düşünmek, omega-3 almak veya polyannacılık oynamak çözmüyor bu sorunları kökünden...Verilen öneriler, doktor tavsiyeleri veya uzman görüşleri; "iyi ve hoş şeyler" söylüyor ama gerçek hayat bunun tam tersi modunda işliyor.

Ve bunca çelişkiler yumağı içinde...Birçok insan "ne yapacağını bilmez halde" hiç bilmediği içsel bir yolculuğa çıkıyor.

Dedik ya... Tükenmişlik sendromuna yakalanmak an meselesi!

Şu anda, her yerde... Kişisel veya kurumsal anlamda hem de..!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları