2020 ile birlikte başlayan son 5 yıllık süreç, ülkemizde yaşayan hiç kimseye iyi gelmedi. Son yıllarımızı adeta diken üstünde yaşıyoruz. Çünkü her an, her şey oluyor/olabilir çevremizde...Kötü bir sürpriz ile karşılaşmakta var hayatın içinde tabii ki...

Bundan 5 yıl önce Covid-19 ile başlayan olumsuzluklar, tüm dünyada ve ülkemizde devam ediyor. Felaketler üst üste geliyor adeta...Depremler, seller, fırtınalar ve yangınlar; vücut kimyamızı kökünden sarsıyor. Olası büyük Marmara depremi beklentisi de, geleceğimizi tehdit ediyor.

Yani yarınlarda ne olacağını bilmeyen insanlar topluluğu olduk adeta...Bu durumda; korkularımız da çoğalıyor, yarınlarla ilgili endişelerimiz de...

Ama bu olumsuz tablonun daha öncesi de var ama...Yaşamlarımızı alt üst eden sorunlar; çok daha önceki yıllara ulaşıyor.

Biliyorsunuz ki; bu ülkede; 1999 Yılı 17 Ağustos'unda büyük bir deprem yaşadık. Bitmedi...Aynı yılın Kasım'ında bir kez daha sarsıldık Düzce'de...Daha artçı şoklardan toparlanma fırsatı bulamadan, apansız geldi Şubat 2001 ekonomik depremi...

Bir gecede yüzde 100'e varan kur artışları yaşadık 2001'in o kara günlerinde...Döviz borçları ikiye katlandı. Batanlar ve intihar edenler oldu ülkemiz iş dünyasında...

Ve 2008'de de; tüm dünyayı kökünden sarsan mortgage kaynaklı büyük ABD krizi patladı. 2012 Yılı sonuna kadar; ne ekonomiler çöktü, ne ocaklar söndü birçok ülkede....

Bu büyük küresel kriz sonrasında da; ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda yaşanan problemlerimiz hiç bitmedi. Bitmeyecek de galiba...Pandemi süreci sonrasında hapis olduğumuz hayatlardan tam da çıkmaya başladığımız bir dönemde, o büyük Kahramanmaraş depremleri ile sarsıldık ülkece...On binlerce ölü ve yüzbinlerce yaralı verdik 2023 yılı 6 Şubat depremlerine...En büyük travmamız bu oldu son yıllardaki...

Görülüyor ki; ülkemizin ve dünyanın üzerindeki siyasi, ekonomik ve ekolojik kara bulutlar hiç eksilmedi. Bir türlü iki yakamız bir araya gelmedi desek yeridir. Kaos üzerine kaoslar yaşıyoruz.

Çevre sorunları ve küresel ısınma nedenli felaket senaryoları bizi öyle korkutuyor ki...Sel, deprem, fırtına, çığ, kasırga, orman yangını ve diğer doğal felaket senaryoları; filmlerden çıkıp hayatlarımızın tam ortasına girdi artık...Yarın ne olacağını bilemez haldeyiz.

SAAT 09.40'I HEYECANLA BEKLERDİK

Bizim kuşak (60-70-80 yaşındakiler) çok iyi bilir. TRT Radyolarında 60-70'li yıllarda hafta içi her sabah saat 09.40'da yaklaşık 20 dakika süren "Arkası yarın" isimli bir radyo tiyatrosu dinlenirdi geniş kesimlerce...

Daha televizyonların çıkmadığı yıllarda herkes radyo dinlerdi evlerinde ve işyerlerinde...Ajans haberleri, maç yayınları, Orhan Boran ve Yuki programı ilgi çekerdi her evde...Bir de...Yarın ne olacağını da merakla beklerdik radyo piyeslerinde...İçimiz içimize sığmazdı arkası yarınları dinlerken...Acaba yarın ne olacaktı..?

Bu piyesleri adeta radyonun içine girerek dinlerdik heyecan içinde...Kapı gıcırtılarını, tokat seslerini ve şişe kırılmalarını bile canlı-canlı yaşardık seslendirmeyi yapan tiyatrocularla birlikte...Yıldırım Önal, Işık Yenersu, Osman Gidişoğlu, Çetin Tekindor, Tilbe Saran ve Zihni Göktay gibi sanatçılarından etkileyici ses tonlarında yaşardık hayatı...

Yıllar geçti bu arada...Galiba bugünleri de öyle yaşıyoruz yeniden...Her gün yeni bir şok veya yeni bir olay falan yani...Heyecan içinde...Nefes-nefese...Yarın ne olacak diyerek...

Covid sürecinde; vaka sayıları, günlük ölü istatistikleri, iyileşen hasta sayısı ve entübiye giren hasta oranı takipleri yaparken endişeler içindeydik.

Daha sonrasında...Büyük depremde kaybettiğimiz insanların sayıları, acıları, hayat hikayeleri yakıp geçerken yüreklerimizi iyice kahrolduk.

Ekonomi de oldukça sıcak halde yıllardır...Doların ve faizin seyri...Maaş zamları, asgari ücret tespitleri...Hep nefes-nefese takip ediyoruz gelişmeleri...

YARIN NE OLACAĞINI KİM BİLEBİLİR?

Bu arada TRT'de Arkası yarın piyeslerinin dinleyicilerden gelen yoğun istek nedeniyle. yeniden başladığını da belirtmek istiyorum. Çok sevilen bu piyesler, yeni ekiple yeniden TRT radyolarında sunulmaya başlandı. Bu arada eski piyeslerin de, TRT'nin arşivinin açılması ile birlikte dinlenebilir hale geldiğini duymak beni çok mutlu etti.

Dedik ya; bu ülkede aksiyon bitmez. Radyodaki Arkası yarın piyesleri gibi oldu hayatlarımız...

Bir taraftan bakıyorum yakın çevreme...Dünü kolayca unutan, bugünlerden umarsız, yarınlardan da umutsuz bir ülkenin bireyleri olarak; bilinmeyen bir yerlere doğru sürüklendiğimizi görüyorum.

Yarınların ne getireceğini tam olarak bilemiyoruz çünkü...Aynen arkası yarın piyeslerindeki gibiyiz. İşte  bu bilinmezlik nedeniyle korkuyoruz.

ABD'de Trump ile başlayan bu dönemde; yeni küresel ekonomik ve siyasi krizler mi..?

Bölgesel savaşlar ve yeni göç dalgaları mı?

Çalkantılı iç siyaset denizlerinde yaşanacak büyük bir fırtına mı?

Depremler mi?Seller mi?

Sizce...Korkutan ne bizi bugünlerde?

Artan işsizlik mi... Enflasyon mu...Piyasalardaki durgunluk mu?

Yaşantımızın geri kalan bölümünde neler bekliyor bizi acaba?

Artık Arkası Yarın piyesleri gibi olan hayatlarımızda, "yarın ne olacağını" kimse bilemiyor.

Merak içinde beklemiyor muyuz yarınları?

Adeta "Yarın artık bugündür" diyerek gelen geleceğimizi!