Yazarlar
Giysilerimiz yıkanınca temizleniyor, ya ruhlarımız?
2024.09.23 12:01 - Son Güncellenme: 2024.09.23 12:01Medya sektörünün son yıllarında "verilen medya mesajını doğru alma anlamında" sonucunu en çok merak ettiğim reklam filmlerinden biri de kirlenmek üzerine.
Aylardan beri "Kirlenmek güzeldir" mottolu bu deterjan reklam filminin tüketiciler üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalışıyorum.
Kirlenmek güzel midir gerçekten?
TV'lerde dönen bu reklam filminde; üstü başı çamur içinde eve gelen oğlunu "kirlenmek güzeldir" diyerek başını okşayarak eve alan müşfik anne portresi ön plana çıkıyor. Ama ben bu olaya sosyal bir açıdan baktığımda;hangi koşulda olursa olsun,kirlenmenin reklam filmindeki gibi masum bir olgu olmadığını görüyorum.
Kirliliğin bin bir boyutu var çünkü...
8 Yaşındaki Narin'i öldürenlerin, 2 yaşındaki Sıla bebeğe tecavüz edenlerin ruhu hiç temizlenir mi?
Hangi deterjan çıkarabilir ki o pisliği katillerin/tecavüzcülerin üzerinden!
Fabrikasından çıkan kimyasal atıkları acımasızca derelere bırakan ve insanların kanser olmasına yol açan bir iş insanının ellerindeki kiri çıkarmak kolay mıdır bir sabunla.
Otel yapmak için ormanları yakanların, denizleri-gölleri-akarsuları bilinçli bir şekilde kirletenlerin o kötü amaçlı ruhu temizlenebilir mi deterjanlarla?
KİRLENMEK HER ZAMAN GÜZEL Mİ?
Kirlenmek, deterjan satıcıları için çok güzel olabilir.
Tüketicinin deterjan tüketmesi için doğru bir mesaj da sayılabilir bu
Ama sosyolojik anlamda bakıldığında; kirlenmek güzel değil, Hem de hiç değil!
Ama o reklamı seyredenlerin ne anladığını da çok merak ediyorum. Yüzeysel anlamdaki fiziki kirlilik, belki yıkanınca temizlenen bembeyaz bir gömlek gibi tertemiz olabilir ama insanın ruhi derinliklerindeki kirliliğin izi hiçbir zaman çıkmaz.
İşte bu yüzden; kirlenmek her zaman güzel değil!
Küresel ekonomik ve sosyolojik krizlerin tüm boyutları ile görüldüğü bugünlerde, yaşadığımız kent Bursa'da/ülkemizde öyle yoğun kirlilikler ve de kirlenen insanlar görüyorum ki şaşırıp kalıyorum.
Gerçek anlamda bir temizlik ve hijyen zorunluluğu yaşadığımız tezinden yola çıktığımızda; bir kirlilik-temizlik sentezine ulaşıyoruz ve insan gereksinimlerinden en önemlisi olan yıkanmanın mantalitesini yakalıyoruz.
Yıkanmak, sabunlanmak, mikroplardan arınmak, tertemiz olmak ve öyle kalmak...
Bu işlemlerin sonrasında ulaştığımız noktada: yarattığımız beyazlığın/temizliğin arkasında neyi gizlemeye çalıştığımız da ortaya çıkıyor. Belki bu noktada aşırı temizliğin buyurgan düzeninden uzaklaşarak, ruhsal ve yaratıcı temizliğin ayırtına varabiliyoruz.
Öz ve doğal ayrıntısına yani; İnsanlığımıza...
Elbiseler yıkanarak bir şekilde kirlilikten kurtuluyor.
Ya ruhlarımız?
TOPLUMSAL VE ÇEVRESEL RUH KİRLİLİĞİNE DİKKAT!
Etrafınıza bir bakın! Sizce de " toplumsal ve çevresel kirlilik" anlamında çevrenizde bir kıyamet kopmuyor mu?
Bazen en yakın bildiğiniz bembeyaz dost insanların bile, kapkara bir kirliliğin içine doğru yürümekte olduğunu görmüyor muyuz?
Veya çok dürüst kimliğini tertemiz bir geçmişi ile birleştirerek "ideal insan" tanımına çok yaklaşan birilerinin, kendilerinden hiç beklenmeyen bir pisliğe bulaştığına/bulaştırıldığına şahit olmuyor muyuz zaman zaman...
Artık sevgi dolu ve saygılı bir toplum görünümünden, sevgisiz ve hoşgörüsüz bir topluma doğru giden bir yolculuğa başladı bu ülkenin insanları. Şimdi yine bu insanlar, kirlenme gibi çok ayırt edici bir özelliğin de farkına varıyorlar.
Yaşanan şeyler hiç de güzel durmuyor insan görünümünde.
Kirlenmek her zaman güzel değil yani!
Ruh kirliliği mi?
Belki de hiçbir zaman hoş değil...
Bireysel kirlilikten toplumsal ve çevre kirliliğine uzanan bu uzun yolda, hepimize önemli ödevler düşüyor. Sosyoloji uzmanları kirlilik, çamur ve çürümenin yaşamın bütünleyici parçaları olduğundan bahsederken, temiz kalmanın en önemli ayrıntısının "temizliğin farkında olmak" olduğunu da söylüyorlar.
MASUMİYET ÇAĞININ ÖRNEK İNSANI OLMAK İÇİN...
Dünyanın en büyük deterjan firmalarından Unilever'in TV reklam kampanyasındaki iletişim noktası, "rehabilite edilmiş elbise kirliliği" olarak belirtilmiş olsa bile, ben yine de insanların karakter temizliğindeki vazgeçilmez değerin, hayatın tam orta yerine konması gerektiğine inanıyorum.
Çünkü ahlaksızlıktan, vicdansızlıktan, pislikten ve kirden kapkara olmuş bir insan ruhunu, dünyanın en iyi deterjanlarının bile temizleyemeyeceğini hepimiz adımız gibi biliyoruz.
Bu durumda; Her türlü krize, çaresizliğe, pahalılığa, işsizliğe, yokluk ve yoksulluğa rağmen, yeni yıkanmış bembeyaz bir gömlek gibi tertemiz kalmış bir insan karakterinin de "doğru insan" tanımına en uygun örnek olduğu ortaya çıkıyor.
Sayıları giderek azalsa da bu insanların...
Onlar, üzerine çamur atılmış ama üzerinde lekenin izi bile kalmamış bazı tertemiz ruhlar gibi!
Hayatın hep beyaz sayfasında, hem de dimdik duruyorlar.
Tam da yakın geçmişte yitirdiğimiz sevgili dostum İlhan İrem'in "Güneş ülkesinin karanlık insanları" isimli kitabında bahsettiği "Masumiyet Çağı"nın iyi insan örneklerinden biri olarak,
Hayatın tam ortasında durarak; her türlü kirliliğe meydan okuyorlar!
Yazarın diğer yazıları
- Kahramanmaraş'a selam, 3 puanlara devam! 02 Nisan 2025 Çarşamba, 16:47
- Bir yaşam reçetesine ihtiyacımız var mı bugünlerde? 27 Mart 2025 Perşembe, 14:02
- Hayatta ve ayakta kalmak için ahşap binalar! 24 Mart 2025 Pazartesi, 15:36
- Bursaspor'a bahar geldi! 22 Mart 2025 Cumartesi, 17:05
- Radyodaki arkası yarın piyesleri gibi oldu hayatlarımız! 20 Mart 2025 Perşembe, 13:33
- "Kalite" denince sokaktaki insan ne anlıyor? 18 Mart 2025 Salı, 12:52
- Dikkat, kan aranıyor! 16 Mart 2025 Pazar, 17:31
- İNTAM'da 19 yıllık büyük mağduriyet! 13 Mart 2025 Perşembe, 13:22
- Çağdaş tüketici vicdanının sesini mi dinliyor? 11 Mart 2025 Salı, 11:03
- Güvendiğimiz dağlara karlar mı yağdı? 09 Mart 2025 Pazar, 17:59
Yazarlar
- Siyaset yeniden hareketleniyor: AK Parti, CH... Hasan Boztürk
- Türk firmalarında siparişler düştü! Elif Didem Danacıoğlu
- "Şampiyon takımı" izledik, çok keyif aldık! Çetin Sabırlı
- 'Sanchez Ahmet' TMOK'nin yeni başkanı ... Engin Aksöz
- Bursa'nın dağ ilçesinde imar çıkmazı! Hasan Yalçın
- Kahramanmaraş'a selam, 3 puanlara devam! Binay Kazan
- Bir güne neler sığıyor bu ülkede... Metehan Demir
- Konut fiyatları ve konut sahipliği meselesi Levent Yılmaz
- En çok satan markalar elektriğe çok uzak Emre Özpeynirci
- Heybedeki turplara bir de bu açıdan bakalım Ramazan Başan
- Cin mi, cinli mi, cin gibi mi? Ece Sarı
- Cemal Nadir Evine Dönüyor sergisi Kamuran Vatansever
- Bayram Telaşı mı, Alışveriş Çılgınlığı mı? Yeşim Mutlu
- Bursa'nın turistik bölgesindeki o yol çözüm ... Fatma Öztürk
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Davut Aydın konuşur mu, konuşmaz mı? Pınar Yeniyiğit