Binay Kazan

Binay Kazan

Dünyanın çivisi mi çıktı bir yerlerden?

2024.10.22 13:03 - Son Güncellenme: 2024.10.22 13:03
A

Dünyanın her tarafından kötü haberler geliyor.

Savaşlar, bombalar ve ölümler bir yandan!

Sel baskınları, fırtına ve tayfunlar ile yangınlar öte yandan...

Ne oluyor böyle?

Dünyanın bir çivisi mi çıktı bir yerlerden yoksa...

Felaket üstüne felaket...Acı üstüne acı...

Özellikle doğal felaketlerin çoğaldığı bir süreci yaşıyoruz. Tabii ki dünyanın çeşitli ülkelerinde meydana gelen bunca felaketin ekonomik bir faturası da var. Kent, ülke ve dünya ekonomisinde yaralar açan bu tür felaketlerin giderek artacağı endişesi sarıyor herkesi...

Ne olacak insanların yakın gelecekleri, yarınları... Bunu bilen var mı..?

Para için çocukların bile öldürüldüğü acımasız bir sürecin içindeyiz.

Kadınların sokak ortasında zalimce katledilişinin...

İNSANOĞLU EKTİĞİNİ Mİ BİÇİYOR YOKSA..?

Şimdi konuyla bağlantılı bir başka ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum.

Ülkemizdeki bazı tarım uzmanları; kuraklık nedeniyle birçok tarım ürününde rekolte düşüklükleri meydana geldiğine dikkat çekerek, tarımın geleceği konusunda, umutsuz konuşuyorlar.

Bir tarafta kuraklık öte yanda ani sel baskınları...

Büyük bir çelişki bu aslında...              

Biz bu ülkede yangın, kuraklık ve çöl sıcakları ile mücadele verirken, Almanya, İngiltere ve Çin gibi ülkelerde de ardı ardına büyük sel felaketleri yaşandı/yaşanıyor.

Artık yeryüzündeki doğal felaketlerin 10 yıl öncesine göre yüzde 18 oranında artması, tehlikeyi yakından görmemiz açısından önemli bir kanıt...

Şiddetli yağışların, kutuplardaki olağanüstü erimenin, doğada sayısı giderek azalan canlıların, orman yangınlarının, seller ve kasırgaların ve deniz seviyelerindeki yükselmenin nedeni belli aslında küresel ısınma ve iklim değişikliği!

Kalkınma ve gelişmişlik adına doğaya karşı acımasızca savaş açan insanoğlu, bugün ektiğini biçiyor. 

Kimse bu gerçekten kaçamaz.

Kesinlikle bunu biz yaptık hem de el birliği ile doğayı biz tükettik. Şimdi de bunun bedelini ödeme zamanının geldiğini söylüyor doğa, tabii ki anlayanlara...

ULUDAĞ ERİYECEK, BURSA ÇÖLLEŞECEK Mİ? 

Küresel ısınmanın Türkiye'ye şu andaki etkisi: sel, yangın ve kuraklık...

Ama Türkiye; 1990-2004 yılı istatistiklerine göre; yüzde 73 oranı ile karbondioksit emisyonunun en fazla artıran ülke.

Hassas ve kırılgan bir iklimin yaşandığı ülkemiz, ne yazık ki küresel ısınmaya neden olan faktörlerin salınımında önemli bir paya da sahip.

İTÜ Meteoroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ülkemizde küresel ısınmanın  halkın can ve mal güvenliğini tehdit ettiğini belirterek: "Acilen somut projeler geliştirip uygulamalıyız. Maliyetlerden korkarak bu önlemleri almazsak, sosyo-ekonomik risklerin faturası kabarır" demişti bundan 8 yıl önce...

İşte bu uyarıyı dikkate almak zorundaydık. Almadık tabii ki...Hükümetlerarası İklim Değişikliği Raporuna göre; Türkiye'de 2025-2030 sürecinde kar tutma süresi azalacak ve Uludağ ile Erciyes eriyecek. Bursa, İstanbul, Kocaeli, Çukurova ve Manisa çölleşecek. 

2050 Yılına kadar yaşanması olası olaylar, daha da korkutucu ama...Kıyılarda su seviyesi yükselecek ve bundan 50 milyon kişi etkilenecek.

Kuş cenneti ve milli parklar tahrip olurken, 13 bin bitki çeşidi giderek azalacak. Pamuk üretimi Karadeniz'e kayarken, fındık ve çay üretimi sona erecek.

Hamsi balığının soyu tükenecek ve Seyhan-Ceyhan, Göksu, Küçük ve Büyük Menderes nehirleri yok olacak.

Bu büyük tehlikeleri görmezden gelemeyiz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; bu tehlikeleri biz yarattık ve şimdi bunun acısını da beraber yaşayacağız, kurtuluş yok yani.

DEVEKUŞLARI GİBİ KAFAMIZI KUMA GÖMMEDEN ÖNCE

Ama daha az etkilenmek için, önlemleri de almak zorundayız. Önlem almazsak, acımasız doğa koşulları bir gün bizi yok edebilir.

Doğanın intikamının çok acımasız olacağını bilmeliyiz hepimiz ki; bir ağacı keserken, ormanları yok ederken veya çevreyi tahrip ederken biraz durup düşünebilelim. 

Bilanço ortada...Şimdi hiç kimse; "dünyaya bunu biz mi yaptık ?" diyerek kafasını devekuşları gibi kuma gömmesin. Hepimiz kendi doğa canavarımızı kendimiz yarattık. Şimdi de ceremesini çekiyoruz ve çekeceğiz.

Bunu herkes iyi bilsin. Doğanın intikamı korkunç olacak galiba...Gidişat bunu gösteriyor. 

Şimdi tehlikenin farkında olanlar; sıcaklık artışını 1,5-2 derecelerde tutabilmek için bazı adımlar atıyorlar. AB Komisyonu'nun 11 Aralık 2019 tarihli Yeşil Mutabakat Programı, yeşil dönüşüm amaçlı kapsamlardan bir tanesi...

Biliniyor ki; dünyadaki sıcaklık artışının temel nedeni; fosil yakıtların aşırı tüketimin yarattığı sera gazları...

Bu nedenle dünyanın birçok ülkesinde kömür yakıtlı enerji santrallerinin devre dışı bırakılmasına yönelik somut takvim ve uygulamalar planlanıyor.

Anlaşılıyor ki; dünyanın çivisi çıktı bir yerlerinden...

Felaket üstüne felaketler...

Acı üstüne gelen acılar belki de bu yüzden..                              


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları