Dünyanın gelişmiş ülkelerinde; son 15 yılda yepyeni bir tüketim trendi doğdu. Çevre üzerindeki negatif etkiye katkıda bulunmadan bir mal veya hizmet almak isteyen yeni tüketici profili ile perakende sektörlerinde yepyeni ufuklar açılıyor.

Nasıl mı..?

Biz bu ülkede; incir çekirdeğini doldurmayacak bazı işlerle meşgul olurken, çağdaş ülkelerdeki insanlar; "Dünyayı kirletmeden, kirletilmesine neden olmadan ve kendini suçlu hissetmeden" üretilen malları alarak yeryüzüne ve insanlığa sahip çıkma kararı alıyorlar.

Çok yeni ve farklı bir anlayış bu..!

Artık anlaşılıyor ki; çağdaş tüketici artık vicdanının da sesini dinliyor. Tüketicinin vicdanının sesi; aynı zamanda yeryüzünün sağlıklı, güvenli ve mutlu geleceğine açılan bir pencere de oluyor.

Vicdanlı tüketicilerin belirlediği bir eylem planı var aslında..!

Özellikle...Atıkları ile çevreyi kirleten firmalardan asla alışveriş yapmıyorlar. Küçücük çocukların üç-beş dolara çalıştırıldığı izbe yerlerde üretilen spor malzemelerini de satın almak istemiyorlar.

Kendilerini içinde yaşadığı dünyanın sağlıklı-çevreci ve sorumlu bir bireyi olarak hissettikleri için, kendi de çevresini kirletmemeye özen gösteriyorlar. O yüzden...Şimdi perakende sektörlerinde çok yeni bir dönem başlattı bu tüketiciler...

AB ülkelerinde kulaktan-kulağa anlatılan ve face'ten-face'e yazılan bu tür etkinliklerle tüketici kendine yeni bir yol belirledi.

Vicdanlı...Çevreci...Sorumluluk sahibi bir yol...

Yani; tüketim alışkanlıklarından doğan suçluluk sorunlarını hisseden tüketici, temiz vicdanlar peşine düşüyor artık...Bu dersi herkes iyi anlasın .Özellikle ülkemizdeki ve kentimizdeki  hazır giyim ve konfeksiyon üreticileri...

BENGALDEŞ FACİASI AB'Lİ TÜKETİCİLERE DERS OLDU

Biliyorsunuz ki; kişi başına düşen 2 dolarlık milli gelirle dünyanın en fakir ama en ucuz iş gücü kalesi olarak tanınan Bengaldeş'te, 24 Nisan 2013'de bir iş trajedisi yaşanmıştı.

AB ülkelerindeki birkaç ünlü giyim firması için üretim yapan bir tekstil atölyesinin çökmesi sonucunda; 1.100 Bengaldeş vatandaşı feci şekilde yaşamını yitirmişti. Bu iş katliamında 2.500 kişi de yaralanmıştı.

Ülkenin başkenti Dakka'da bulunan 8 katlı Rana Plaza'da meydana gelen bu iş cinayeti sonrasında yapılan araştırmalarda; binanın güvenlik standartlarının sıfır olduğu, fazla mal ve makine bulunması gerekçesiyle yıkılma riski olduğu ve oldukça bakımsız-sağlıksız olduğu ortaya çıkmıştı.

Yani göz göre- göre gelmişti ölüm, Bengaldeşli ucuz işçilere...

Bu haberin dünya medyasında yayınlanmasından sonra; özellikle spor ayakkabıları ve giysilerinde "Made in Bengaldeş" yazan firmaların malları satın alınmaz oldu.

Bu alışverişte kendisinin de bir payı olduğunu ve 1.100 kişinin ölümünden kısmen sorumlu olduğunu hisseden bazı vicdanlı tüketiciler, bu tür malları boykot etmeye başladılar.

İç huzurunu sağlamak ve suçluluk duygusundan kurtulmak isteyen bilinçli tüketiciler, ucuz hayatlar ülkesinde üretilen malları almamak için kampanyalar yaratmaya başladılar.

İşte yeni perakende akımı böyle doğdu. Bengaldeş'te; 9 yaşındaki çocuk işçiler çalıştırıldığını, hayvanların ve bitkilerin koruma altına alınmadığını, üretim sırasında çevreyi kirleten enerji kullanıldığını ilan eden bilinçli tüketiciler adeta bir alışveriş devrimi yarattılar gelişmiş ülkelerde...

Bugün Bursa'da çevreyi kirleten, üretim atıklarını kentin derelerine bırakan, özellikle gece saatlerinde atmosfere çok kötü yakıt atıkları/dumanları salan ihracatçı firmalarımız var. Bunu görmek istemesek de, olaya bu tür bakmak istemesek de...Bunu yapan firmalar oldukça fazla kentimizde...İyi bakmak ve objektif görmek gerek bu çevre katliamı fotoğrafını...

Neden-sonuç ilişkisini iyi değerlendirmek de cabası...Hele şu; ihracatçılarımızı oldukça rahatsız edecek  Yeşil Mutabakat koşulları sonrasında....

BURSA'DAKİ SANAYİ ATIKLARI VE VİCDANLI ŞİRKETLER..!

Özellikle yaşadığımız kentte; Nilüfer Çayı'nın kirlenmesine yol açan, çıkardığı dumanla çevreyi ise-pasa boğan, atıklarını denize-göle-akarsuya bırakan firmaların artık dünyada giderek güç kazanan bu tüketici hareketini görmeleri gerek.

Fotoğraf açık ve net...Görmek isteyenlere..!

Dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde...Temiz vicdanlı, çevreci ve sorumluluk sahibi tüketici zamanı gelmiştir artık...Kendini suçlu hissetmek istemeyen...Vicdanı da olan ve gerektiğinde sızlayan...Dünyanın çevre sorunlarını kendi sorunu olarak gören yepyeni bir tüketici modeli var artık Avrupa perakende sektörlerinde...

AB ülkelerine ihracat yapan herkes; adımını ona göre atsın ve mal-hizmet üretiminde emek sömürmeyen/çevre kirletmeyen üretim/yönetim sistemleri kursunlar.

Tüketicinin yeni KRALLIĞI, çok can yakabilir çünkü...

Şimdilik...Bizden uyarması...Yakında ülkemizde ve kentimizde bu olumsuz ve kirletici kriterlere uygun üretim yapmayı sürdüren ihracatçı firmaların durumu kötüye gidebilir.

Özellikle tekstil ürünlerinde bu risk çok daha fazla...Sürdürülebilir tekstil sektörü için düğmeye basıldı Avrupa'da...Hazır giyim, tişort, eşofman, pantolon ve buna benzer birçok giysi de üretimde karbon salınımı da dahil olmak üzere birçok kirletici etken için testler yapılacak.

Vicdanının sesini dinleyen AB'li tüketicinin affı yok çünkü...Bu vicdanlı tüketici, kesinlikle vicdanlı şirketlerden alışveriş yapmak istiyor. Ayrıca; "Bu ürünün üretim aşamasında insan, çevre ve çocuk haklarına uygun davranılmıştır" ibareli  Geçerlilik Belgesini de yanında isteyebilir yakında...Gidişat oraya gidiyor bu vicdan muhasebesinde...

İşin özeti de budur bundan böyle..!