Yazarlar
Bu fotoğraf hala bir yaradır içimde kanayıp duran..
2025.02.06 12:03 - Son Güncellenme: 2025.02.06 12:12Büyük Kahramanmaraş depreminin 2.yılında; yüreğimiz bir kez daha tarifsiz acılar içinde yanarken, yazımın ekinde bulunan bir fotoğraf eşliğinde içimde hala kanayıp duran bir büyük yaranın çaresizlik hikayesini hatırlatmak istiyorum.
Hafızalardan hiçbir zaman çıkmayacak bir sevgi ve göçük hikayesinin fotoğrafıdır bu aslında...
Bilindiği gibi; Kahramanmaraş'ta bulunan 8 katlı Ebrar Sitesi'nde oturanlarda,5 Şubat gecesi diğer insanlar gibi mutlu ve yarınlardan umutlu bir şekilde yataklarına yatmıştı.
Sabah saatlerine doğru saat 04.17'deki büyük deprem, ne yazık ki aile üyelerinin çoğunu birbirlerinden kopardı.
Deprem anında çalıştığı fırında bulunan Mesut Hançer, o gece kuzenleri ile vakit geçirmek için Babaannesi'nde kalan 15 yaşındaki kızı Irmak'ı bulmak için hızla depremde çökmüş Ebrar Apartmanı'nın yıkıntıları arasına koşmuştu.
Sabahın ilk ışıkları ile kızını enkaz altında bulan baba Mesut Hançer onun elini tutmuş ve yetkililerden kendisine yardım eli uzatmasını beklemişti.Baba Mesut Hançer, ne yazık ki o kargaşa ve olağanüstü ortamda beklediği yardımı bulamamış ve kızını enkaz altında yitirmişti.
İşte bu anlar; tarif edilemez bir acının ve çaresizliğin yaşandığı saatler olarak tüm dünya kamuoyunun dikkatini çekti. Bu unutulmaz acının fotoğrafını çeken AFP Foto Muhabiri Adem Altan, ajanslar kanalıyla tüm dünyaya Kahramanmaraş ve Hatay'da yaşanan deprem gerçeğini etkin bir şekilde duyurmuştu. Kızının elini tutarken fotoğrafı çekilen Mesut Hançer depremden sonra şöyle anlatmıştı hikayesinin acı ayrıntılarını: "Kızım Irmak kuzenleri ile birlikte babannesinin evinde kalmak istemiş. Gece boyunca eğlenmişler. Benim deprem sabahı haberim oldu. Deprem bittiğinde çalıştığım fırından koşarak çöken apartmana geldim. Çıplak ellerimle prensesim Irmak'ı enkazın altından çıkarmaya çalıştım ama başaramadım. Kurtarma ekiplerini bekledim. Kimse de yardımıma gelmedi. Herkes kendi derdindeydi. Sonunda onu enkaza teslim etmek zorunda kaldım".
DEPREM KENDİNİ HİÇ UNUTTURMUYOR ZATEN..
6 Şubat 2023 tarihindeki son büyük depremde yaşamını yitiren on binlerce vatandaşımızı saygı ve özlemle anarken, yapılan yanlışları ve hiç de başarılı olmayan deprem sonrası organizasyonu yeniden gündeme almak ve tartışmak zorundayız.
Bu arada bir başka gerçeği de hatırlamalıyız apansız...2 Yıl önce yaşanan büyük Kahramanmaraş depremlerinin ışığı altında; bugüne dair ayrıntıları da gözden geçirmeliyiz ki; yeni çaresizlik hikayeleri yaşanmasın bu ülkede...
Şimdi...Çok iyi analiz edilmesi gereken bir Bursa sorusu size...Bursa; büyük bir depreme hazır mı ?....
Birinci derece deprem bölgesinde yer alan Bursa'yı bekleyen büyük tehlike, yavaş-yavaş kendini belli etmeye başladı. Deprem araştırmacıları ve jeoloji uzmanları "1855 Yılında Bursa'da meydana gelen büyük ve yıkıcı deprem, kentte taş üstüne taş bırakmamış. Son büyük depremden bu yana 170 yıl geçmiş.150 Yıllık kritik eşik aşılmış. Bursa'da yapılaşma da çok kötü durumda...Bursa'nın 1/100 binlik planlamalarında jeolojik tanımlama yok" dediler. Görülüyor ki; Bursa'da risk büyük, ama önlemler yetersiz...Olası bir deprem afeti için, geçmişten hiç ders almamışız.
" GÖLCÜKTE NE OLMUŞSA BURSA'DA DA O OLACAK"
Bu acı gerçeği bize en son olarak; İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan 2016 yılında söylemişti. TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından 12 Kasım 1999 Düzce Depremi'nin 17.yılı nedeniyle BAOB'da düzenlenen panelde konuşan ünlü deprem uzmanı Ahmet Ercan, yaşadığımız kente dair acı gerçekleri yüzümüze çarpmıştı adeta...
Prof. Dr. Ahmet Ercan, Bursa'da deprem yaratacak büyük bir kırığın yerleşim alanlarından boydan-boya geçtiğini belirterek, bizlere 17 Ağustos 1999'daki Gölcük depremini anımsatmıştı. Ercan: "Gölcük gibi Bursa'da da beklenen depremin büyük kırığı, kentin tam ortasından geçiyor. Gölcük'te ne olmuşsa, burada da o olacak. Bursa ovası bir su muhallebisi gibi..." diyerek 7-7,5 büyüklüğündeki bir depreme hazırlanılması gerektiğinin altını çizmişti yıllar önce Bursa'daki bu konuşmasında...
Bursa'nın diri fay kırıklarının üzerinde durduğunu da açıklayan Prof. Dr. Ahmet Ercan: "Kentin yapı stoğu çok sorunlu...Tüm binaların yüzde 50'sinin yapılanma izni yok. Yüzde 70'inin oturma izni olmadığı bu binaların, yüzde 90'ında da kullanılan gereçler uygunsuz ve yetersiz. Bu durumda olası bir depremin acı sonuçlarını siz hesap edin" diyerek bizleri oldukça korkutmuştu.
Bu konuşmadan ve daha sonraki deprem uzmanlarının uyarılarından ders ve önlem aldık mı? Tabii ki HAYIR!
YEREL YÖNETİMLERİN ANA GÖREVİ BUDUR ASLINDA...
Biliniyor ki; deprem hatayı affetmiyor. Yanlış yapılara, hatalı projelere, imar aflarına, çalınmış çimento ve demire af yok hiçbir zaman...Deprem; yakıp, yıkıyor acımasızca...Bu gerçeği herkesin görmesi gerek...
Yerel yönetimlerin ana görevi: kendi belediye sınırları içinde yaşayan hemşerilerinin can ve mal güvenliğine yönelik tedbirleri almak, onların yaşam alanlarında sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlamaktır.
Kaçak yapılaşmanın getirdiği bazı riskleri de göz önüne aldığımızda; Bursa'yı bir deprem anında büyük felaketin beklediğini görebiliyoruz. Kentin arama-kurtarma faaliyetleri açısından da, çok yeterli olduğunu söyleyemiyoruz ne yazık ki...3 Milyonu çoktan aşmış bir nüfusun barındığı Bursa'da; Yakın Çevre Yolu'nda faaliyet gösteren bir adet Arama-Kurtarma Birliği var. Ama kentin bu yüksek nüfusuna göre; her ilçede ve hatta her mahallede tam donanımlı arama-kurtarma ekiplerine ve iletişim merkezlerine de gereksinim var kesinlikle...Vinç, kurtarıcı ve kepçe araçları ile bunların her an ulaşılabilecek sürücülerine...
Bu envanterin mutlaka çıkarılması gerekmektedir. Yeterli kepçe olmadığı için; enkaz altında bağıra-bağıra yaşamını yitiren insanlar olmuştu Kahramanmaraş ve Hatay'da...
Belki o zaman; Bursa'yı depreme hazırlayabiliriz. Bu arada Bursa'da hayata geçirilen bazı deprem senaryosu tatbikatlarında; UMKE, JAK, AKUT, ASKUT ve Gemlik MAG gibi STK'lar ile BUSKİ, DSİ, Bursagaz ve TT Arama Kurtarma ekipleri de görev alıyor. Bu ekiplere belediyelerin de arama-kurtarma ekiplerini kattığımızda; yaklaşık 500 kişilik ek bir yardım ekibi oluşuyor ama 3 milyon nüfuslu kente, bu ekiplerin yetmeyeceği ortaya çıkıyor. Kahramanmaraş depreminde yetersiz kalan kurtarma çalışmaları hepimizin hatırındadır. Öyleyse Bursa için yeni bir deprem sonrası organizasyon planı yapılmalıdır. Hem de acilen...İnsanlar; enkaz altında saatlerce beklerken ölmesinler diye...
Çünkü biliyoruz ki; insanları deprem değil, kuraldışı yapılan binalar öldürüyor. Kaçak yapılaşmayı önlemek, hasarlı binaları güçlendirmek, afet bilincini yaymak ve şehirleşmeyi sağlıklı zeminlerde gerçekleştirmek Belediye Başkanlarına düşen en önemli görevlerdir. İnsani ve vicdani görevler!..
İmar aflarına da karşı olmalıdır artık yerel yönetimler...
Yazarın diğer yazıları
- Kahramanmaraş'a selam, 3 puanlara devam! 02 Nisan 2025 Çarşamba, 16:47
- Bir yaşam reçetesine ihtiyacımız var mı bugünlerde? 27 Mart 2025 Perşembe, 14:02
- Hayatta ve ayakta kalmak için ahşap binalar! 24 Mart 2025 Pazartesi, 15:36
- Bursaspor'a bahar geldi! 22 Mart 2025 Cumartesi, 17:05
- Radyodaki arkası yarın piyesleri gibi oldu hayatlarımız! 20 Mart 2025 Perşembe, 13:33
- "Kalite" denince sokaktaki insan ne anlıyor? 18 Mart 2025 Salı, 12:52
- Dikkat, kan aranıyor! 16 Mart 2025 Pazar, 17:31
- İNTAM'da 19 yıllık büyük mağduriyet! 13 Mart 2025 Perşembe, 13:22
- Çağdaş tüketici vicdanının sesini mi dinliyor? 11 Mart 2025 Salı, 11:03
- Güvendiğimiz dağlara karlar mı yağdı? 09 Mart 2025 Pazar, 17:59
Yazarlar
- Siyaset yeniden hareketleniyor: AK Parti, CH... Hasan Boztürk
- Türk firmalarında siparişler düştü! Elif Didem Danacıoğlu
- "Şampiyon takımı" izledik, çok keyif aldık! Çetin Sabırlı
- 'Sanchez Ahmet' TMOK'nin yeni başkanı ... Engin Aksöz
- Bursa'nın dağ ilçesinde imar çıkmazı! Hasan Yalçın
- Kahramanmaraş'a selam, 3 puanlara devam! Binay Kazan
- Bir güne neler sığıyor bu ülkede... Metehan Demir
- Konut fiyatları ve konut sahipliği meselesi Levent Yılmaz
- En çok satan markalar elektriğe çok uzak Emre Özpeynirci
- Heybedeki turplara bir de bu açıdan bakalım Ramazan Başan
- Cin mi, cinli mi, cin gibi mi? Ece Sarı
- Cemal Nadir Evine Dönüyor sergisi Kamuran Vatansever
- Bayram Telaşı mı, Alışveriş Çılgınlığı mı? Yeşim Mutlu
- Bursa'nın turistik bölgesindeki o yol çözüm ... Fatma Öztürk
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Davut Aydın konuşur mu, konuşmaz mı? Pınar Yeniyiğit