Binay Kazan

Binay Kazan

Aile şirketlerinin sonu mu geliyor yoksa?

2024.10.31 11:15 - Son Güncellenme: 2024.10.31 11:15
A

Ekonomide sıcak bir dönem yaşanıyor. Faiz, döviz kurları, üretim maliyeti ve enflasyon maliyeti derken birçok işletme bu işin üstesinden gelmekte zorlanıyor. Yıl sonu geliyor ve 2025 yılı bütçesini oluşturamayan firmalarımızdan bazıları, gelecek yıl olmamanın hesaplarını bile yapıyor.

Yıllar geçiyor ve krizler ile yüksek oranlı büyüme arasında sıkışmış şirketler de, zamana karşı yarışıyor.

Bu nedenle...Ülkemizde ve kentimizde; kurulan ve kapanan şirket sayılarına baktığımızda; son 10 yıl öncesine göre olumsuz bir tablo var mutlaka...Gerek kazançsızlıktan,   gerekse yönetim sorunlarından dolayı kapanan şirket sayısı son yıllarda bir yükselme trendi içinde...

Kapanan şirketlerden çoğunun da bir AİLE şirketi kimliğini taşıması, yönetim uzmanlarının araştırma konusu kapsamına girdi artık...

Ülkemizdeki aile şirketlerinde; dededen babaya-babadan toruna kalan yönetim sistemi zaman-zaman fiyasko ile sonuçlanıyor. Kuşaklar arası çatışmaların bir eseri olarak da değerlendirilebilir bu durum...Kurum kültürü yerine "ben kültürü" egemen olan bu tür şirketler, ne yazık ki uzun ömürlü olamıyor.

İşte istatistiki bir veri...Japonya'da 100 yılı deviren aile şirketi sayısı; 30 bin ama Türkiye'de

bu sayı sadece 30...Evet, yanlış okumadınız .Sadece 30 şirket; 100 yılı tamamlamış bu ülkede...

Ve bir başka veri... Ülkemizdeki tüm şirketlerin yüzde 95'i aile şirketi...

Bu iki istatistiki nedenle; bugün bu köşede aile tipi şirketler ile çağdaş-profesyoneller tarafından yönetilen şirketler arasındaki farkları değerlendirmek istiyorum.

Bursa iş dünyasında da bu nitelik/nicelik farkı yüzünden ne kadar çok firmanın kapandığını, iflas ettiğini veya tasfiyesini istediğini çok iyi biliyorum.41 Yıldır Bursa iş dünyasının içinde yaşayan bir ekonomi yazarı olarak;" bir zamanlar kartaldı" diyebileceğim çok firma oldu ne yazık ki...Şimdi yoklar. Esameleri bile okunmuyor.

Yönetim sorunları nedeniyle bu tür aile firmalarının çoğu ömrünü tamamladı. Ya da başarılı bir babanın yarattığı şirket, çocuklarının basiretsizliği nedeniyle kapandı-gitti. Yaşadığımız kent Bursa'da; bunların birçoğuna net olarak tanığım ne yazıktır ki...

AİLE ŞİRKETİNDE YÖNETİM UYGULAMALARI

Şimdi sizlere son yıllarda çok da iyi sonuçlar vermeyen AİLE TİPİ YÖNETİCİLİK MODELİ'ni ayrıntılı biçimde tanıtmak istiyorum. Bakın bakalım çevrenizdeki firmalara şimdi...Bu yönetim uygulaması özelliklerini taşıyan kaç aile firması var?

Kaçı başarılı oluyor, hangileri zorluklarla savaşıyor?

Aile firmalarının temel yönetim kriterlerini okuyarak ve yorumlayarak tek-tek birlikte değerlendirelim isterseniz.

*ORGANİZASYON: Görev, yetki ve sorumluluklar çok belirgin değildir. Yönetim organizasyonu içinde boşluklar vardır, aile üyeleri arasında da bu nedenle küslükler mevcuttur.

*PLANLAMA: Aile tipi şirketlerin yöneticileri plansız çalışırlar. İşe geç gelip erken giderken planlama işine gerektiği zaman bakarlar.

*KAR: Kazancı bir yan ürün olarak bakarlar. Bu tip yönetimde temel hedef; cironun bir şekilde artmasıdır. Bu tip yöneticilere göre kazanç kendiliğinden oluşur. Maliyet/kar ilişkisi onlar için önemli olmayabilir.

*BÜTÇE PLANI: Genellikle hiç bütçeleme yapmazlar. Yapsalar bile bütçede ortaya çıkan sapmaları takip etmezler. Nasıl olsa kazançlar bütçeyi oluşturacak diye bakarlar.

*HEDEF: Bu tip aile şirketlerinde temel amaç; büyük riskler alarak, büyük balıklar tutmak olarak değerlendirilir.

*SİSTEM: Yönetimde; hiçbir şekilde yazılı olmayan, süreklilik göstermeyen ve kendilerinin oluşturup değiştirdikleri bir sistem vardır ve onu uygularlar. Her şey talimat olarak yukarıdan aşağı doğru gelir ve karşı taraf hiç dinlenmez.

*DÜŞÜNCE SİSTEMİ:  Hep koşuştururlar veya öyle sanırlar. Bu nedenle düşünmeye zaman ayırmazlar.

*KONTROL: Rastgele bir kontrol mekanizmasına sahiptirler. Sistemli bir üretim-satış kontrolleri yoktur. Çala-kalem giderler.

*YÖNETİCİ POZİSYONU: Onlar için yönetici tanımı "iş yapan kişidir". Çalışanların başarısına bakmazlar. Yeter ki iyi niyetle çalışıyor olsunlar. Başarısızlığı bile hoş görürler.

*İSTİHDAM: Genellikle "adama göre iş" tarzıyla hareket ederler ve liyakat onlar için küçük bir ayrıntıdır. Eşe-dosta iş vermeyi de tercih ederler.

*TOPLANTI KÜLTÜRÜ: Toplantıları zaman kaybı olarak görürler. Bir toplantı kültürleri yoktur. Toplantı yapsalar bile gündemleri olmaz, alınan kararlar takip edilmez.

*MODEL: İtfaiyeci tipi yöneticiler olarak adlandırılırlar. Ellerindeki hortumla hep yangın ararlar.

MUTLAKA KURUMSALLAŞMA STRATEJİSİ Mİ OLMALI?

Aile tipi yöneticiliğin tabii ki başarılı olduğu yönler de var. Ama ne yazık ki şu anda tüm dünyada ortaya çıkan istatistikler ve sonuçlar, başarısızlık üzerine kurgulanıyor.

Çünkü kurumlarını daha iyi yönetmek ve günün çağdaş prosedürlerine uygun hale getirmek isteyen aile şirketleri, artık CEO ve CFO (finansal tepe yöneticileri) alarak, firmalarında değişimi yaşamak istiyorlar.

Çağdaş yöneticiler de: sistemli-planlı, başarılı organizasyonlar kurarak firmaları bir değişim/gelişim ortamına taşımaya çalışıyorlar. Kontrol mekanizmaları oluşturarak, maliyet/kar ilişkisini doğru noktaya taşıma kararlılığını gösteriyorlar. Adama göre iş yerine işe göre adam sistemini istihdam kuralı haline getiriyorlar.

İtfaiyeci olmak yerine, yangın kulesinden yangını yönetmeyi tercih ediyorlar. Riskleri hesaplıyorlar ve zamanlamayı ana kriter olarak belirliyorlar.

Katılımcı yönetim tarzı içinde; toplantı kültürünü en üst seviyeye çıkarıyorlar.

İşte bu şekilde; kurumsallaşarak şirketi geleceğe taşıma modeli, aile şirketlerinin de hedefi olacak gibi...Dışa açık yönetici modeli, firmalara çağ atlatıyor çünkü...

İşte bu ana değerlendirmenin ışığı altında; en son ve zor soruyu sormanın da tam zamanıdır şimdi...Yoksa...Tüm dünyada; aile şirketlerinin sonu mu geliyor..?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları