Sinemada 'cadı' tasvirleri: Zamanla popüler kültürde nasıl yer etti?
'Wicked' gişeye gün sayarken, sinemada yer verilen cadı tasvirlerinin, nasıl kadınların güçlenmesini ve ötekiliğin benimsenmesinin sembolleri haline geldiğine kısa bir bakış.
Cadı arketipi aslında kadın yaşam döngülerinin farklı evrelerini temsil ediyor: Genç, güzel ve saf "bakire," yalnızca doğurganlığı ve ev içi rolleriyle değer gören "anne" ve yaşlı, aşağılık ve kindar olan "kocakarı." Tarih boyunca en yaygın tasvir kocakarı olsa da, son yıllarda bakire ve anne figürleri kadın ifadesi, isyanı ve güçlenmesinin sembolleri olarak yeniden yorumlanmaya başlandı.
"Wicked" bizi kötü bir cadıyı anlamaya ve onunla empati kurmaya teşvik ederken, daha önceki yıllara ait "The Craft," "Maleficent" ve "The Love Witch" gibi filmler, cadılığın aslında içimizde olduğunu fark etmemizi sağladı.
Cadı, düşüncelerimizde fokurdayan çirkin kendinden nefret, toplumsal beklentilerin boğucu baskısı, kabaran öfke, bastırılamayan arzular, kadınlar arası rekabet ve dayanışmadır. Aynı zamanda özgür olma ve "kötü" olma arzusunun bir yansımasıdır. Robert Eggers'ın "The Witch" filminde bu duygu, "lezzetli yaşam" arzusuyla özlü bir şekilde ifade ediliyor.
Cadı, ataerkil toplumun oluşturduğu çelişkiler kazanıdır ancak aynı zamanda kadın travmasının, hakikatinin ve öz gücünü keşfetmenin somutlaşmış halidir. Bu yüzden, Elphaba ile yerçekimine meydan okumadan önce, sinemada cadının en belirgin iki yinelemesine, farklı ama birbirini tamamlayan kategorilere ayrılmış biçimlerine bir göz atalım.
Son Güncellenme: 2024.11.20 15:33
Kategori: Sinema
Öne Çıkan Galeriler