Sinemada 'cadı' tasvirleri: Zamanla popüler kültürde nasıl yer etti?
'Wicked' gişeye gün sayarken, sinemada yer verilen cadı tasvirlerinin, nasıl kadınların güçlenmesini ve ötekiliğin benimsenmesinin sembolleri haline geldiğine kısa bir bakış.
Victor Fleming'in 1939 yapımı "Oz Büyücüsü" filminden "İyi bir cadı mısınız yoksa kötü bir cadı mı?" sorusu, yalnızca film tarihine değil, popüler kültüre de damgasını vurdu. Fakat yıllar geçtikçe bu diyalektik bulanıklaşmaya başladı.
Birçoğumuz cadılarla ilk tanışmamızı masalların ürkütücü karakterleriyle hatırlarız. "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler"deki Kötü Kraliçe'nin çarpık burnu ve dişsiz gülüşü ya da Margaret Hamilton'ın canlandırdığı Batı'nın Kötü Cadısı'nın eriyen, hastalıklı teni, korku dolu imgeler yaratır.
Ancak bu imgeler, 90'lı yıllarda Amerikalı yazar Gregory Maguire'a ilham verdi. Maguire, "Wicked" romanında, Batı'nın Kötü Cadısı'nı kötülüğün doğasını sorgulamak için bir kahramana dönüştürdü. Sinemanın en kötü şöhretli kötü karakterlerinden biri, bu eserle yeni bir ışıkta ele alındı ve ahlaki ikilikler üzerine derin bir tartışma başlattı.
Cadılara dair korkular ve algılar artık bir masal kalıbının ötesine geçerek, kötülüğün ve iyiliğin ne olduğuna dair soruları yanıtlamak için birer sembol haline geldi.
Son Güncellenme: 2024.11.20 15:33
Kategori: Sinema
Öne Çıkan Galeriler