Bir kere okudum; pek anlayamadım.

İki kere okudum yine kafam basmadı!

Bir daha, bir daha okudum ki; sonunda ne halt işlenmiş 'belki öğrenirim' diye.

Yok gene olmadı (!);

'Mankafa poldi' değilim Allah'a şükür;

Ne menem şeymiş meğerse bu VAR protokolü;

Maçı yöneten hakemler uygulamaya tam vakıf değil,

VAR masasının başındakiler hiç değil.

Ee o zaman sade bir vatandaş olarak ben nasıl güveneceğim, ya da nasıl içinden çıkacağım bu uygulamanın futbolumuz için en adil ve en güvenilir seçim olduğuna? (Birazdan işlenen cinayeti anlatacağım).

Hakemlerin bile tam olarak içinden çıkamadığı bu garabet uygulamayı(!) futbolcu ile tribündeki gariban seyirci nasıl çözecek; uzman denilenler bile 'fransız iken' konuya;

O zaman bizlerin de eleştirilerini mazur görsünler lütfen.

Neye şaşırıyorum biliyor musunuz?

Mağdur Sivas'tan daha çok; Galatasaray'la Fenerbahçeliler'in ağlanmasına.

Gündemi değiştirmekle, gündemde kalmak isteyenlerin niyetleri farklı farklı.

'VAR kayıtları açıklanmalı' diyen Galatasaraylılar; 'MHK TFF'yi yapay zeka ile uyutuyor' diyen de Ali Koç üzerinden Fenerbahçe.

Bu kadar kakafoniye mizah sosu eklenmezse ayıp olurdu;

Onu da Sivaslı bir meslektaşımız ekranını karartarak becerdi. 

Konu 'Müge Anlı'ya havale edilecek kadar (!) balataları sıyırtmışsa; 'zamanın durduğu yere gelindi' demektir!.

Yolun sonudur içinden çıkılamayan bu rezalet.

O zamanda;

Kusura kalmasınlar;

Dans hocası, zumbacı Erkan Özdamar'la, spor yazarı olan rahmetli babasının (Erol Yaşar Türkalp) yüzü suyu hürmetine hakem yapılan Özgüç Türkalp durağa gelince inmesini bilecekler.

'Zumba, rumba, çaça, salsa' diyerek millete kıvırtmayı öğretenler dans salonuna (!);

VAR masasında çizgi çekmesini bilmeyenler de işlettikleri emlakçı dükkanına.

Daha fazla can yakmayın; çünkü kulüpler burnundan solumaya başladı!

Ben de çok merak ediyordum şu VAR'da çizgiler nasıl çekiliyor diye.

Bakın nasıl oluyormuş anlatayım.

Demir Grup Sivasspor-Galatasaray maçının 49. dakikasında Sivassporlu Fredrik Ulvestad'ın golünden sonra VAR masasında görevli Özgüç Türkalp, maçın orta hakemi Ekran Özdamar'ı pozisyonu bir kez de ekrandan izlemesi için VAR'a davet eder.  

Protokole göre ofsaydın belirlenmesi için; VAR hakemi önce topun ayaktan çıktığı ana dikkat eder, sonra da savunma ile rakibinin pozisyonuna bakarak kimin önde, arkada olduğu belirlermiş.

Ancak bunu belirlerken; çok ince bir noktaya dikkat edilmesi gerekiyormuş.

Eğer kulaktan çizgiyi çektirdiyse farklı, koldan ya da bacaktan çizdirdiyse daha farklı bir sonuç elde edilirmiş.

Ekranın başına gelen Özdamar'a, VAR hakemi Türkalp pozisyonun ofsayt olduğunu, Özdamar ise o netlikte göremediğini söylemiş.

İki hakem ortak noktada buluşamayınca tam 5 dakika 4 saniye pozisyonu tartışmışlar aralarında, 'ofsayttı, değildi' diyerek.

Sonunda Özgüç Türkalp; Özdamar hala tedirgin olmaya devam etse de  'kesin ofsayt, sen golü iptal et, ben görüntüyü ekrana vereceğim' tembihinde bulunmuş. Özdamar golü 'ofsayt' diye iptal etse de; VAR masasının başındaki Türkalp 'daha sonra ekrana vereceğim' dediği görüntüyü bir türlü ekrana getiremez.

Çünkü pozisyonda ofsayt yoktur.

Çünkü Türkalp VAR operatörüne Galatasaray savunma oyuncusunun kaleye en yakın bölümünü değil, daha başka bir uzvunu işaretlemiştir!.

Yani VAR protokolü Türkalp tarafından bir yerden sonra alt üst edilmiştir.

Türkalp 'ekrana getireceğim' dediği ofsayt görüntüsünü nedense bir türlü getirememiş, böylece bir golün yok yere iptal edilmesine neden olmuştur.

Sonuç;

Bu bir hakem hatası filan değil, yerine getirilmesi gereken mutlak bir kuralın ihlalidir.

Şimdi delikanlı bir MKH görev başında olduğunu iddia ediyorsa eğer; bu maç tekrar edilmelidir. (Nitekim Sivasspor maçın tekrar edilmesi için müracaatını yaptı )

Kıssadan hisse;

VAR; Süper Lig'le, Spor Toto 1. Ligi'nde oynayan takımlar için yeri geldiğinde kurtarıcı rolü oynuyor.

Atlanmış bir ofsayt, ya da pas geçilmiş penaltı; izlendikten sonra pekala düzeltilebiliyor.

Ama bir alt lig, yani Bursaspor'un da oynadığı 2.Lig; böyle bir uygulamadan ne yazık ki yoksun durumda.

Hakemin insafıyla, vicdanına bağlı verilecek her türlü karar.

Asarlar da, keserler de, atarlar da;

Gıkınız çıkmaz, çıksa da kimseye sesinizi duyuramazsınız.

Yani Allah'a emanetsiniz.

Yazımı yıllardır savunduğum, ve 'yüzde bir milyon elzem' olduğuna inandığım o tezimi tekrarlayarak bitirmek istiyorum.

FİFA; ya da ne bileyim olmasa da yaptırım gücü kalmışsa TFF(!) ceza alanı içinde ofsaydı kaldırmalıdır.

Göreceksiniz çıkarılan onca gürültü, onca patırdı, onca itiraz, onca hakemin linç edilme operasyonları anında kalkar;

Futbol bir anda sükunete ve huzura kavuşur.

Denemesi bedava!