Bursaspor; Tuzlaspor AŞ maçında tribünlere 'usulsüz seyirci' alması nedeniyle Futbol Disiplin Talimatının 49. maddesi uyarınca PFDK'ye sevk edilmiş.

Bu sevkin sonu da 'selamet değil' bir kez daha felaket olacak.

Okkalı bir para cezasıyla yüzleşmek yani.

Hasılatın yok, naklen yayın gelirin yok, havuz katkın elinden alındı.

Ama sen Bursaspor olarak denetleyemediğin tribünlere elini kolunu sallayarak çöreklenenlerin faturasını ödemeye devam ediyorsun.

'Olacak şey değil' aynen öyle...

Bu kaçıncıdır inanın sayısını unuttum.

'Ama biz ne yapabiliriz ki' tek savunma bahanemiz.

Oysa ortada kesinlikle bir yönetim zaafı söz konusu...

Ders çıkarmak şöyle dursun, hiç akıllanmıyoruz da.

Önlemini almak ise kimsenin aklına gelmiyor.

Bilmiyorum belki de hoşlarına gidiyordur; içeri beleşe sokulan avantacı takımı.

Bir ihtimal; en kötü skorda bile yönetimi protesto etmeyeceklerini düşünüyorlardır!

'En büyük başkan bizim başkan'...

Hoşlarına gider böyle pohpohlanmak.

Olayın mizahi tarafını fazla uzattığımın farkındayım.

Öyleyse sadede gelip, içeriye usulsüz nasıl girildiğiyle, ne yapılması gerektiğini anlatalım.

Beleşçi tayfanın SAT komandoları gibi operasyon çektiği tribün güney kale arkası; yani Teksas.

Bizim basın tribününün altındaki otoparktan başlarında liderleriyle birlikte göstere göstere sızıyorlar içeriye.

Denetleyeni yok.

'Nereye gidiyorsunuz siz böyle arkadaş' diye hesap soranı da...

Tepeden tırnağa uyanıklar velhasıl!

Biletle içeri giren gerçek taraftara resmen 'enayi muamelesi' çekmektir bunun adı.

Yazık, ayıp, günah...

Kasanda beş kuruşun yok,  ödemelerini aksatıyor; bulamayınca da deyim yerindeyse kapı kapı dileniyorsun.

Gel gör ki gelirini attırmak için bir kapıyı bile denetleyemiyorsun!

Bile bile mi göz yumuyorlar;

Yoksa yönetim zaafı mıdır tam olarak çözebilmiş değilim.

Şunu da bilmenizde yarar var.

Böylelerinin Bursasporla en küçük bir ilgilerinin olduğuna inanmıyorum l..

Bir iki maç içeriye giremesinler demediklerini bırakmaz, sosyal medyadan trollüğe soyunurlar.

Dün yazdım, bugün yazıyorum, yarın yine yazacağım.

Bu beleş yaşam; gelir kaynakları birer birer kuruyan kulübün çanına ot tıkayacak.

Mutlaka bir şeyler yapılmalı, en sert önlemler için emniyetle daha organize bir şekilde çalışılmalıdır.

Bursaspor'u menfaatsiz ve koşulsuz sevdiğimiz için uyarılarımı sürdürmeyi kendi payıma bir görev addediyorum.

Yazıyla sesimizi duyuramayınca Hayrettin Gülgüler başkanı bir de telefondan arayarak uyarmıştım ' bu sızmalara göz yumulmasın' diye.

'Olur ağabey bakarız' dedi.

Bir şey filan olduğu yok gördüğünüz üzere; 'durmak yok, beleşe devam!'

Üzülüyor insan;

Mum gibi eriyip dibe vurmuş kulübün bir de taraftar cephesinden hançerlenmesine tahammül edemiyorsunuz.

Sonuç itibariyle görüp de sorgulamamak bilgisizlikten değil, ilgisizliktendir.

'Usulsüz seyircileri' usulüne uygun bir şekilde tribünlere sevk ve idare edene kadar yönetime yardımcı olma adına elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Muhtemel haftaya yapılacak ikinci oturumda başkanlık koltuğuna oturacak Ömer Furkan Banaz'ın göreve başlar başlamaz öncelikli olarak ele alacağı ilk iş bu olmalıdır.