Tofaş 'yeniden kazanmayı' hatırladı!

2022.12.13 18:25 - Son Güncellenme: 2022.12.13 18:59
A

Tofaş; Yukatel Denizli Merkezefendi Belediyesi Basket'i son çeyrekteki silkinişiyle 90-79 yenerek 4 maçlık mağlubiyet serisine son verdi.

Ligde ve Avrupa'da seri halinde gelen yenilgilerle ciddi anlamda özgüven kaybına uğrayan Tofaş'ın bu maçta; psikolojik olarak da aldığı darbelerin etkisinden henüz kendini kurtaramadığını gördük.

'Yine başaramazsam' çekincesi, stresi de beraberinde getirince; maçın kazananını öğrenmek için son çeyrek beklenmek zorunda kaldı.

Basketbol gibi 'sonuç' üzerinde psikolojik faktörlerin fazlasıyla ön plana çıktığı bu sporda; en önce  oyuncuların kafalarının içindeki kuşkuları yenmesi gerekiyor.

Galiba kazanmanın dayanılmaz ve öz koşulsuz olmazı da bu.

Tofaş'ın başlangıçtaki görüntüsü eskisinden farksız değildi.

Kopuk kopuk oynandı üç çeyrek boyunca.

Akışkanlıklar unutulunca, kazanmaya giden yolu bulmaları zorlaştı. O çabalama içinde de bayağı zorlandılar.

Endişeler geleceklerinin üzerine bir gölge bibi çöküverdi;

Setler doğru dürüst başlamadan yapılan bir basit hata ya da top kaybıyla; zincirin bir halkası erkenden koptu maçın içinde.

Maça ağırlığını koyması gerekenlerin kendilerini toparlayamaması da; kafalarının karışmasına neden oldu.

1 numaradan oyunu organize etmek bu kadro için zor olmasa da; en büyük tedirginlik bu pozisyonda yaşandı.

Baş organizatör Tyler Ennis sakatlığı nedeniyle bu maçı da kaçırınca; oyunu şekillendirmek iki kişiye kalmıştı). (Berk Uğurlu, Rob Gray)

Hem de maç bitene kadar.

Berk Uğurlu hücuma çabuk çıkıp, setleri iyi oynatsa da, iş en önemli kısmına yani şuta gelince çekingenlik yüzüne vurdu kaptanın.

'Ya yine sokamazsam' endişesi ile uzun süre çembere bakmadan; sadece asist yaparak ya da penetre ederek oynamaya çalıştı.

Oysa Berk'in şutuyla, sayılarına ihtiyacı olan arkadaşları 'kaptan atarsa, biz coşarız' modunda'  ondan daha cesur hamleler beklediler.

'Gözü kara Berk' yeteri kadar gözünü karartamayınca; dümene geçirilen Rob Gray şutu da, içeri atak etmeyi de, oyunu yönlendirmeyi de gereği kadar beceremedi bu maçta.

Sadece skor yapmakla maçlar kazanılmıyor. Bir oyun kurucu olarak ve takımı yönlendirirken de seçimleriniz iyi olmalı.

Genel performansı bir hayli eleştirildi Gray'in ki haksız da değiller.

'Topu gereğinden fazla mıncıklayarak oynama tutkusu' nu hastalık haline getirmeden kendi düzenine geçmesi gerekiyor beyaz ABD'linin.

'Cross over'ın da bir sınırı var!.

Çok gereksiz oyalanmaların sonunda yaptığı top kayıplarının; tam da Denizli'nin fişi çekeceği zamanlara denk gelmesi rakibin maça tutunmasını sağladı.

Konuk 'kaybettim' demeye başladığı bir sırada, onun yanlışlarını değerlendirerek yeniden maça tutunmayı başardı.

Artık bırakır mı, yoksa aynen devam mı; ileride görürüz.

İlk üç çeyreği ortada geçen maçın skora isyan eden oyuncusu; Litvanya efsanesi Arturas Milaknis idi. Zalgiris Kaunas sezonlarında köşelerden savurduğu yüzdeli üçlüklerle karizma yapan Minaknis dün gece o eski günlerinden bir resital sundu basketbol severlere.

'Önce atıp, arkasından hemen yiyen' takımına can veren üçlükleriyle yaşama tutundurdu. ( 7/13 saha içi,  2/2 iki sayı, 5/11 üç sayı)

Litvanya denince aklıma hep; arka bahçelerden şut sokan oyuncuların ülkesi gelir.

Hoş geldin, sefalar getirdin Arturas Milaknis özletmiştin kendini.

Dileriz bir maçlığına değildi bu üçlük yağmurun.

Sayıyı atıp, sonrasında hemen yiyince maç uzun süre ortada ve iki takımın kontrolünde geçti.

Topu paylaşarak hücum edememenin oyunun gelenine negatif etkisi olduğunu gördük.

Sert ve temaslı savunma yapamadılar. Rakipte topu yere vuran içeri atak ederek direkt çembere gitti.

Hele 11 numaralı Max Heidegger!

Kötü başlayıp, sonradan ısınma gibi bir huyu olan beyaz ABD'li son iki çeyrek kan kusturdu Tofaş'a.

Suskun kaldığı dakikaların intikamını, ısınınca çıkartarak kalitesi ile maçı renklendiren isim oldu.

Kaldırıp kaldırıp attı, olmayınca çembere giderek bitirdi.

Tam bir kabus, karabasan gibiydi.

Bir onu; bir de Yunanlı Nikolaos Rogkavopoulos'u.tutamadılar.

Görüldü ki Tofaş henüz eski ritmini henüz bulamamış.

İyi savunma yapma geleneğinden uzakta oynamaya devam ediliyor.

Takımın sertliği etkili değil, birebirlerde de çok çabuk geçiliyorlar.

Vidaları sıkmadıkça; attığından fazla yemeleri kaçınılmaz olacaktır.

'Uzun oyuncu' sorunu ise tüm hararetiyle devam ediyor.

Senegalli uzun Boubacar geceyle gündüz gibi; istikrarsız olunca bir maçı iyi, bir maçta ise hiç yok. Ortasını bulamazsa kadroya girmesi giderek zorlaşır.

Henüz pişmesi gerekiyorsa da atlet Nijeryalı Ege Demir'in Türk statüsünde oynamaya başlaması; bu pozisyon için Dimitris Priftis'in elini güçlendirebilir.

ABD'li Deon Thompson'un hem 4, hem de 5'de ayni verimlilikle oynayabilmesi önemli bir avantajı oldu Tofaş'ın bu maç için. ( 6/9 saha içi,  4/7 iki sayı,  2/2 üç sayı)

NBA'den 6 scoutun kendisini izlediği maçta performansı merak edilen Berke Büyüktuncel üzerine toplanan kem bakışların nazarlarından (!) olacak kapasitesinin hayli altındaydı bu maçta. Yine de bedeninde sakladığı büyük yeteneğiyle eninde sonunda NBA'e gidecek bir değerdir Berke, hiç kuşkusu olmasın.

Merkezefendi Belediye belirli standardı olan, iyi hücum etmesinin yanı sıra, savunmayı da becerebilen kapasiteli bir takım.

Zaten Zafer Aktaş gibi bir coachun elinin değdiği takımın kötü olmasına imkan da, ihtimal de yok.

Bu ligde rahat kalırlar, play-of yaparlarsa da sürpriz olmaz.

Öne çıkanlar...

TOFAŞ: Berk Uğurlu 13 sayı, 10 asist, 4 ribaund, Deon Thompson 18 sayı (2/2 üçlük), 6 ribaund, Rob Gray 18 sayı, 4 ribaund, 5 asist, Arturas Milaknis 19 sayı (5/11 üçlük), 2 ribaund, 2 asist

Yukatel Merkezefendi Belediyesi: Max Heidegger 19 sayı (4/9 üçlük), 2 ribaund, 9 asist, Nikolaos Rogkavopoulos 19 sayı (3/5 üçlük), 7 ribaund


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları