Tofaş 10 kez karşılaşsa; dokuzunda göbeğini kaşıya kaşıya yenebileceği Portekiz Temsilcisi Porto'ya evinde beklenmedik bir şekilde 90-82 kaybedince; FİBA Eurocup'ta çeyrek finale çıkma şansını son maçına bırakmış oldu.

Karşılaşmaya 'nasılsa kazanırız havasıyla' ve çok düşük bir enerji ile başlayan ve bu temposunu son çeyreğin son dakikaları dışında ısrarla sürdüren Tofaş geç uyanmasının bedelini; dileriz en büyük hayali bu kupadan erken elenmekle ödemez.

Basketbol çok ilginç ve değişik bir spor.

Sürekli motivasyonunuzu canlı tutmak ve skorun oyun içindeki gelgitlerine fazla takılmadan oyun planına sadık kalmanız gerekiyor.

Dün gece maçı izlerken; takımdaki genel isteksizlik hemen dikkatimi çekti.

Çok net söyleyeyim Tofaş'a hiç yakıştıramadım;

Avrupa arenası her bakımdan farklıdır ve kendi liginizle kıyaslanamaz;

Bu arenada rakibin büyüğüyle, küçüğünün, zayıfla güçlüsünün kağıt üzerinde bir değeri vardır.

Sahaya çıkınca her şey farklılaşır;

Oynamadan, mücadele etmeden, enerjinizden imtina ederek kazanamazsınız.

Tofaşlı oyuncular için de böyle bir akşam oldu;

'Ciddiye almasak da sonunda yeneriz nasılsa' moduyla başlayıp, öyle sürdürmek felaket bir skoru da beraberinde getirdi.

Takımın lider pozisyonundaki isimlerinin son 3 dakikada uykudan uyanması da; berbat bir şekilde geçirilen önceki dakikaların kötü performansını telafi etmeye yetmedi.

Yani;

'Atı alan çoktan Üsküdar'ı geçmekle kalmadı';

Porto gibi basketbol camiasında ismi olmayan bir takıma; grubun puan cetveline tepeden tırnağa format atmak düştü;

Şimdi ayıkla pirinci taşını;

(En aşağıda olasılıkları okuyunca; Tofaş'ın işinin hiç kolay olmadığını anlayacaksınız.)

Tofaş bu sezon ilginçtir yenilirse 'fark yiyerek' yeniliyor;

Ortası hiç yok !;

Yenilirken mücadele etmekten imtina ediyor;

İpin ucu kaçıp fark açılır açılmaz maçı bırakarak kaderine razı oluyor.

Mersin BK'den böyle fark yemişlerdi;

Geçen hafta da Beşiktaş'a böyle bir ruh haliyle teslim oldular.

 En üzücüsü ise dün Porto'dan alındı.

Aklımıza gelse inanamayacağımız bir rakip; Tofaş karşısında farkı bir ara 20'ye kadar çıkartarak resmen dalgasını geçti.

Dejavu yapınca hemen 3 Nisan 1997 Çarşamba günü Koraç Kupası finalinde Yunan Aris ile oynadığımız Koraç Kupası finalinin rövanşını anımsadım.

İlk maçı Selanik'te 11 sayı ile kazandıktan sonra, Bursa'daki rövanşta 17 sayı ile yenilerek Korac Kupası'na averajla Bursa'da veda etmenin dayanılmaz üzüntüsü; gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçip gidiverdi.

Tofaş'a ders olmuş mudur ?

'İnşallah' diyelim.

Oyun kurucu Alex Perez sakatlandığından beri Tofaş'ın da şirazesi kaymış durumda.

Takımda yeteri kadar iyi bir back up'unun (yedek) olmaması sistemi tepeden tırnağa olumsuz etkiliyor.

Coach Orhun Ene'nin en çaresiz dakikaları Perez'in oynayamadığı ya da kenarda oturduğu dakikalar.

Her şey tepe taklak oluyor.

Perez sakatlıktan dönse de, henüz fizik olarak tam hazır hale gelememiş.

Porto önünde üç çeyrek kendi ritminin dışında oynayıp, son dakikalarda ağırlığını hissettirse de; bu silkinme maçı çevirmeye yetmedi.

Perez'in oynayamadığı maçlar kaybedildi, bir tek KSK maçını ite kaka kazandılar.

Özetlersek Perez'in sağlığı Tofaş'ın başarısı için 'olmazsa olmaz' faktör.

Skorer guard Marcquise Reed'le birlikte Perez takımın skor yükünün yarısı demek.

İkisi birlikte iyi oynamaya mecburlar.

Keşke önce silkinebilseydiler de; Porto maçı kaybedilmeseydi.

Trifunovic'in şutundaki istikrarsızlık devam ediyor.

Tam olarak güven vermiyor.

Yiğitcan Saybir ilk çeyrek bomboş turnikeleri kaçırırken şaşırttı.

Erkenden sakatlanarak çıkan Berk Demir ile JJ O.Brian'dan da takıma katkı gelmedi.

Maçta Tofaş adına akılda kalan tek isim; spektaküler smaçlarıyla tribünleri heyecanlandıran Bankston oldu.

En kritik anlarda çizgiden 0/4 atmasa dört dörtlük olacaktı. 

Tofaş camiasını üzmem istemem;

Kusura bakmasınlar ama; bu kadro Anzejs Pasecniks gibi bir uzunla oynamayı hiç hak etmiyor.

Fizik olarak çok yetersiz kaldığı gibi; atletizmi de sıfır.

O boyuyla ribauntlara bile katkı veremiyorsa ben devam edip etmemesi noktasında bin kere düşünürüm.

 Keşke Trevor Thompson bırakılmasaymış;

Darüşşafaka'ya giden Ege Demir'den bile daha çok katkı alınabilirdi.

Orhun hocamın kariyeriyle, birikimine saygım sonsuz, uzun rotasyonu için mutlaka farkı şeyler düşünerek böyle bir tercihte bulunmuştur.

O zaman bu kadarı da bizim kişisel şikayetimiz olsun.

Tofaş berbat şut attığı maçı 32/59 saha içi, 25/39 iki sayı, 7/20 üç sayı ve çizgiden de 11/20 ile isabet bularak tamamladı.

8'i hücum, 32'si savunma toplam 40 ribaunt topladı.

Tofaş nasıl çeyrek finale çıkabilir?

  FIBA Europecup'ta TOFAŞ, Porto'ya sahasındaki maçta kaybedince ilk ikiye girip çeyrek finale kalma şansını son haftaya bıraktı.

Son hafta TOFAŞ, Zaragoza'yı deplasmanda mağlup ederse; diğer maçın sonucuna bakılmaksızın birinci olarak çeyrek finale kalacak.

TOFAŞ kaybeder, diğer karşılaşmada Maroussi de Porto'ya galip gelirse TOFAŞ ile Maroussi grubu 3/3 ile bitirir ve bu durumda ikili averajı daha iyi olan TOFAŞ ikinci olarak yoluna devam eder.

TOFAŞ'ın kaybetmesi ve Porto'nun Maroussi'yi yenmesi durumunda ise TOFAŞ ile Porto 3/3 olarak eşitlenir.

İki takım arasındaki ilk maçı TOFAŞ deplasmanda 8 farkla 95-87 kazanmış, Bursa'da ise 8 farkla (90-82) kaybetmişti.

Bu durumda FIBA Oyun Kuralları gereği iki takım arasındaki fark, genel averajla belirlenecek.

Son maçlar öncesinde TOFAŞ +2'sine karşı, Porto genel averajda -6'ya sahip. TOFAŞ'ın genel averaj üstünlüğünü koruyabilmesi Zaragoza'ya çok az farkla kaybedip, Porto'nun çok az farkla kazanmasına bağlı ki, 8 sayı içinde bitmesi gereken bu olasılık zayıf.

Sonuç olarak TOFAŞ, deplasmanda Zaragoza'yı yenerek işi genel averaja bırakmamaya çalışmalı.