Yeni adıyla Sütaş Timsah Park Stadyumu; hırsızların en gözde mekanlarından birisi haline geldi.

Stadın para eden neyi varsa bire birer götürüyor namussuzlar.

Hurdacılar mazgallara dadanmıştı;

Bir baktık ortalıkta bir şey bırakmamışlar;

Maçlara geldiğimizde açıkta kalan su giderlerine düşmeyelim diye dikkat ederdik.

Hele geceleri çok daha tehlikeliydi mazgalsız çukurlar.

Allah korusun ayağını boşluğa atacak olsan bileğinizden yaralanmanız kaçınılmaz.

Hatırlarım; bir araba manevra yaparken düşmüş; çıkamayınca beni arayıp 'yazsana abi, bu ne rezalet' diye ricada bulunmuştu.

Bir engelli taraftar tekerli sandalyesi ile evine giderken; göremediği çukurun azizliğine uğrayıp hastanelik olmuştu.

Kablo hırsızlığı ise çok farklı ve profesyonel bir konu!

Gelip çatıdan metrelerce kabloyu kesip, sonra kapıya dayadığı kamyonetle kayıplara karışmak aklın alacağı bir şey değil!

Maç sonları seyirci çıktıktan sonra dış duvarları çevreleyen demir kapılar eskiden kapatılıyordu.

Şimdi 'güvenlik kalmadı' diye pas geçiliyor mu bilemeyeceğim.

Takım düşünce; koruma önlemlerinin asgariye indirilmesi de bir mazeret değil.

O kamyonet ya da kamyonetler içeri kadar nasıl girer?

Sonra da kör karanlıkta işlerini görerek kabloları rulo halinde yükleyip götürürler.

Aklınız alıyor mu böyle bir senaryoyu?

Stadın girdisini çıktısını, nerede, ne olduğunu bilmeyenlerin yapacağı bir iş değil bu operasyonlar!

Kusura bakılmasın ama; organize bir iş gibi geldi bana bütün bu olanlar.

Kulüple, içeriyi iyi tanıyanlardan yardım almadan gerçekleştirilmesi kesinlikle çok zor.

Kimsenin günahını almak değim amacım;

Akla ilk geldiği için sorulacak olanları sormaya çalışıyorum.

Hele son hırsızlık...

Naklen yayınlarda kullanılan aydınlatma kablosunun yerinden sökülerek götürülmesi.

Nereden biliyorsunuz çaldıklarınız çok para edeceğini!

Bu konuda teknik bilgisi olmayan normal bir insanın becerebileceği bir icraat değil gibi duruyor bana;

Soruşturma başlatıldığına göre; benim aklıma gelenler mutlaka soruşturmayı yürütenlerin de aklına gelmiştir.

Asıl korkulacak olanına gelirsek;

Stadın tam karşısında inşaatı bitmek üzere olan hastanenin hizmete girmesine fazla bir şey kalmadı.

Açılınca artık siz düşünün hasta ile ziyaretçi yoğunluğunu.

Aralarına ne kadar hırsız, uğursuz, ipini koparanlar karışır orasını Allah bilir.

Demem odur ki;

Bursaspor Kulübü yönetimlerinin uzunca bir süredir parasızlık nedeniyle alamadığı güvenlik önlemlerini Büyükşehir Belediyesi üslenmeli.

Çünkü stadın mülkiyeti kendilerinde;

Personel sayısı arttırılmalı;

Dış demir kapılar da sürekli kilitli tutulmalıdır.

Adı üstünde hırsız bunlar...

Kablolar bitince; sıra demirbaşlara gelir.

Koltuk, cam, çerçeve, pısuvar ne bulursa götürmeye başlarlar!

Bursaspor'un içinde bulunduğu durum; her açıdan üzücü ve düşündürücü.

Yönetici bulamamaktan daha beter ve acı veriyor; maçlarını oynadığı stadyumun güvenliğini sağlayamaması.

Daha ne söyleyebiliriz ki?