Süper Lig, Bursaspor'la daha güzel, daha heyecanlıydı

2024.09.02 17:11 - Son Güncellenme: 2024.09.02 17:11
A

Bursaspor'un tedavülden kalkmasından sonra Süper Lig maçlarının benim için pek bir anlamı kalmadı.

Elbette izlemesine izliyorum ama; öylesine;

Heyecansız, ruhsuz ve isteksiz bir şekilde...

Biraz da yaptığım mesleğin gereğini yerine getirme adına;

4 haftanın geride kaldığı ligde genel görüntü; 'eski hamam, eski tas' formatında...

Terazinin bir kefesindeki üç büyükler en başından lige ağırlığını koymuş durumda;

Muhtemelen bu sezonda kendi aralarında dar alandaki kısa paslaşmaların sonunda (!) şampiyonluk yine üçünden birisine gidecek.

Futbolun öznesi sahadaki oyuncuysa, yüklemi de tribünlerdeki heyecandır.

Kadıköy'ü, Dolmabahçe'yi, Seyrantepe'yi bir kenara koy;

Coşkusun 'c'si yok diğer şehirlerle, sahalarda.

Bomboş basamaklar, donuk yüzlü seyirciler;

Gol dışında refleksi olmayan kuru kalabalıklar...

Bursasporlu günleri nasıl aramaz, özlem duymazsınız şimdi gel de yazma..

Süper Lig'i kuralı, tüzüğü, yönetmeliği ve federasyonlarıyl (!) İstanbul'un elit kesimine altın tabakta sunmaya devam eden senaryosu önceden yazılmış bu düzen değişmedikçe; ne yeni bir sürpriz şampiyon daha çıkartabilir Türk futbolu, ne de bir adım ileriye gidebilir.

Avrupa'nın en üst düzeydeki futbol organizasyonunu bu yıl da misafir statüsünde uzaktan izlemeye devam etmeye mecbur bırakılan Türk futbolunu bu çıkmaz aralıktan kurtarabilecek işaret fişeğini kim ne zaman, ne şekilde çakabilir bilemem de; bir şeyleri değiştiremezsek yerimizde sayarak, ayni ezberleri tekrarlamaya devam edeceğiz buna adım gibi eminim.

Eskiden üç büyüklerin yanına hiç olmadı Trabzonspor'u ekleyerek; bu kısır rekabete biraz çeşni katıp sezonu çekilir seviyelere taşırdık ama;

Bu yıl Karadeniz fırtınası sezonun en başında pes ederek hem kendi taraftarına, hem de futbolun geneline büyük bir şok yaşatarak inzivaya çekiliverdi adeta.

Üç hafta dolmadan antrenör değişikliğine gitmek; Trabzonsporluların pek alışkın oldukları bir futbol gerçeği değil.

Bu yıl ne olduysa oldu; çok erkenden frene basarak refüje çıkıverdi fırtına.

Yeni hoca gelse de; takviyeler yapılsa da sürecin aleyhlerine işleyeceği yadsınamaz bir gerçek.

Gerisini saymak bile istemiyorum, çünkü canım sıkılıyor;

Üç büyükler artı Trabzonspor'un dışındakilerin teferruat gibi durduğu bir Türk futboluna mahkum olmak içime hiç ama hiç sinmiyor.

Önce şu saptamayı yapmamız gerekiyor.

Kendine özgü stadı, tesisi, en önemlisi seyircisi ile tribün heyecanı olmayanların aralarındaki kısır çekişme bu ligin yapısına da, özünü de aykırı;

Ve mümkün olabildiğince üzerine gidilerek bu yanlışın düzeltilmesi gerekiyor.

'İstanbul Süper Futbol Ligi'ne dönüşen bu ucube sistemi(!) bir şekilde Türkiye Süper Ligi'ne dönüştüremezsek bu spordan alacağımız tat da, huzurda olmayacaktır maalesef.

Süper Lig için 'ruhsuz, isteksiz ve heyecansız' cümlesini kurmuştum en başında.

Gerçekten de öyle...

Hak etmeyenlerin bir şekilde Süper statüsüyle kabul gördüğü bu ligin eski formatına kavuşabilmesi için seyircisi, tesisi, olanakları ve iştahıyla Bursaspor benzeri unutamadığımız enerjilerin geri dönüşüne ihtiyacı vardır.

Sadece Bursaspor değil, tribünlerinin performansı ve yetiştirdikleri oyuncularıyla bir döneme imzasını atmış eski Anadolu beylerinin;

Yani Eskişehirspor, Sakaryaspor, Kocaelispor ve benzeri şehir kulüplerinin aslına rücu edebilmeleri; kendi camialarının olduğu kadar, futbolumuzu yöneten federasyonların da asli görevleri arasında olmalıdır.

Sözü yine kendimize getirmek istiyorum.

Tadı tuzu, rengi giderek azalan Süper Lig'in sönmeyen ateşi ve küllenmeyen sevdasıydı Bursaspor oynadığı yıllarda.

Seveni, sevmeyeni, dostu, düşmanı ile oluşturduğu ambiyansların ne kadar ayrıcalıklı olduğunun her gün biraz daha farkına varıyoruz en yukarısını izlerken.

Sadece Bursasporlular değil, Türk futbolunu kurgulayan üst akılla, ekran başındaki yorumcular da bizim gibi ortak duygular içinde bu boşluğu paylaşmayı sürdürüyorlar yaptıkları programlarda...

Bursasporsuz Süper Lig heyecanını eskisi gibi görkemli günlerine kavuşturabilmek bizim elimizde.

An itibariyle mümkün olabildiğince az hata yaparak;

Sezonları istediğimiz gibi bitirerek;

En geç 4 yıl içinde evimizin kapısını yeniden çalarak içeri girmemiz gerekiyor.

Yeni ortamın mükemmeliyetini istismar etmeden ve desteği sınırsız sürdürerek kulübün arkasında durmayı şehirle taraftar alışkanlık haline getirebilirse;

Bursaspor eskisi gibi 'Süper' kimliğine eninde sonunda kavuşacaktır.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları