İki gündür gözümü kırpmadan ABD'nin Arlington şehrinde devam eden FİVB Milletler Ligi finallerini izliyorum.

Çok net ve iddialı söylüyorum;

Sekizli finallerin açık ara en iyi takımı Türkiye;

Her yönüyle en iyisi ama.

Heyecanı, enerjisi, savunma direnci, hücumda her pozisyondan skor üretebilen kendine özgü konsantrasyonuyla.

Dün İtalya'ya öyle bir tokat attı ki sultanlarımız sesi Teksas'tan yankılanarak, Türkiye semalarına ulaştı!;

Hani siyasi literatüre girmiş bir tanımlama vardır 'öyle bir kazanacağız ki, kimse kaybetmeyeceğiz' diye';

İtalya'yı aynen ona benzettik!.

Biz kazansak bile, onlar kaybetmemiş kadar oldu!.

Güçleri yetmedi, set bile alamadılar.

Düşünebiliyor musunuz; İtalya gibi kadın ve erkek voleybolunda ekol olmuş bir rakibe karşı, coach Danielle Santarelli sadece maçın üçüncü setinde; o da bir kez mola kullandı!.

Ne kadar üstün oynadığımızı bu istatistikten daha güzel ne ifade edebilir ki?

 Allah kimsecikleri İtalyan coach Davide Manzanti'nin ruh haline düşürmesin.

Kenarda o kadar çaresizdir ki; bir ağlamadığı kaldı.

Ne yaptıysa olmadı; denemediğini oyuncusu kalmadı;

Her hamlesine bizim İtalyan Santarelli anında farklı bir kontrayla yanıt verince; İtalyanlara uzun süre unutamayacakları bir yenilgi tattırmış olduk.

Çok farklıyız çok;

2 ve 4 numaralarda otomatiğe bağlamışçasına seri ve net hücumlar yapabilen iki büyük smaçörle oynuyoruz;

Vargas ve Ebrar'la yani...

Blok, dublaj, manşet durdurmaya yetmiyor ikisine de.

Birlikte de, ayrı ayrı iken de.

Dünyanın en etkili köşe hücumcuları Ebrar'la, Vargas tartışmak abesle iştigal etmek gibi olur!.

Orta pozisyonumuz da öyle.

Kariyerinin son yılında görsel şölenler sunmaya devam etti kaptan Eda Erdem Dündar;

Blokta, 2  numaradan tek ayak üstü hücumlarda; pasörümüz uygun görürse ortadan her topu öldürmesiyle (yaşlanmış olsa da) neden 'dünyanın en iyilerinden birisi' anlamayanlara anlatmaya çalışıyor !.

Ya Zehra Güneş ?;

Harika bir maç çıkardı İtalya'ya karşı.

Bloklarıyla duvar ördü; ortadan kurşun pasları seri hücumlarla sayıya çevirdi.

Elif Şahin'in pasöre iyice yerleşmesi; nispeten sorunlu olan bu pozisyonda rekabeti artırmak adına güzel bir hamleydi denilebilir.

' Takım her halükarda Cansu Özbay'a muhtaç ' anti tezi de böylece çürümüş oldu.

Şimdi eş kalitede, eş performansla oynayabilen iki değerli pasörümüz var.

Santarelli'nin Cansu'yu hiç kullanmadığı maçta; İtalya gibi ciddi bir rakibe karşı Elif'le başlayıp, bitirdik.

Rotasyonumuz da bir başka farkındalık yaratan tarafımız.

Libero olarak Simge Aköz'ü bekliyordum; Gizem Örge neredeyse hiç hatasız oynamayı becerdi.

'Hande Baladın arada bir de olsa değişir' diyordum; İlkin Aydın yeni nesil köşe hücumcularının en spektaküler ismi olarak alkışlattı kendisini İtalya maçında.

Sadece hücum etmekle kalmadı; bloklardaki performansı ile de fark yarattı İlkin.

Şimdi;

Ayıp olmazsa eğer Melissa Vargas'a biraz kıyakçılık geçmek istiyorum!.

Düne kadar sorsaydınız 'en iyi pasör çaprazları Paola Egonu, İsabelle Haak, Ebrar Karakurt'  derdim;

Artık öyle düşünmüyorum!..

Bizim Ebrar, İtalyan Egonu, İsveçli Haak ile Polonyalı Stysiak yerlerinde durmaya devam etsinler;

An itibariyle Melissa Vargas'ı tek geçer, başıma taç ederim!;

2 numaranın (pasör çaprazı) ikonu da, rol modeli de Kübalı devşirmedir kimse kusura bakmayacak.

Sıçramıyor;  havada adeta uzuyor bu kadın.

Atletizmi olağanüstü; dikey sıçrama yeteneği öyle kelimelere anlatılamaz.

UFO'lar tarafından yer yüzüne bırakılmış yeni bir 'ET*' midir; araştırılsa kökeni, belki de galaksilere dayanıyordur!.

Ses hızında smaç vurabilen çok az oyuncu gördüm meslek yaşamımda.

Saatteki hızı 105 km düşünebiliyor musunuz?

Hadi gel de blok tut; dek gelecek olsa maazallah elinizi koparıp götürüverir gövdenizden!.

Bir de Vargas hücum yaparken dikkat ettiniz mi bilmiyorum;

Toplara vurmak için her yükselişinde file göbeğinde kalıyor resmen.

Karşı tarafın oyuncularının bloğu yere inerken; Vargas hala salon tavanına doğru seyir halinde!.

Hava boşluğunda asılı kalabilen bir kadıncık!.

Vargas'ın erkek türevi yine bir başka Kübalı Wilfredo Leon.

O da Polonya erkek milli takımında oynuyor!.

Tabii ki smaç servisleri.

Bana göre en büyük spesiyalitesi.

Milletler Ligi'nin en çok 'ace' (servisten direkt sayı) alan oyuncusu olmak; öyle kolay bir şey olmasa gerek.

Buraya kadar yazdıklarımı bir sonuca bağlayacak olursam;

Voleybolun bütün istatistiklerine imzasını atmış Vargaslı Türkiye; fark yaratan bu istisnai oyuncusuyla bu seneki Milletler Ligi'nde şampiyonluğun en büyük adayıdır.

Dün İtalya'yı pizza hamuru gibi yoğurup, pişirdikten sonra ekran başındaki Türkiye'ye afiyetle servis etiklerine şahitlik edince; ne yalan söyleyeyim umudum iyice arttı.

'Keşke Türkiye gelmeseymiş, işimiz ne kadar kolay 

olacakmış' diyenlere ant olsun.

Yarın sabaha karşı (cumartesi) 03.30'da yine yeni bir zaferinizi izlemek için oturacağız televizyonlarımızın karşısına Sultanlarımız.

Rakip ev sahibi; en büyük favori ABD bile olsa fark etmez.

Onlardan her yönüyle daha iyi takımız çünkü;

Yenerek, finale biz kalacağız.