Süper Lig maçlarını televizyondan ne kadar izliyorsunuz bilemem ama; zeminler şimdiden alarm vermeye başladı.

İstisnalar bir kenara diz boyu ızdırap, diz boyu yoksulluk.

Statı yapmak değil, bakmak önemli!

O nu da biz öğrenemedik gitti.

Hem de yıllardır...

Hangisinden başlayalım ki ?

Örneğin Konya felaket durumda.

5. İslami  Dayanışma Oyunları'nın açılış seremonisinde zeminin üstünde üç binden fazla sporcuyu tepindirirsen (!) olacağı budur.

Çimen bu; ezilince hemen boynu bükülür, sulasan da uzun süre kendini toparlayamaz.

Akıllara gelmemiş olamaz(!), şimdi kusurlu olanı aramaya kalk; bin dereden su getirirler.

Böyle organizasyonlarda olası zararlara karşı tedbir almasını bir türlü beceremiyoruz; özellikle sporun en tepesindeki beyefendiler hiç ama hiç!

Yeşilin sarıya dönüştüğü o zemin kendisi iki üç aydan önce zor toparlar.

Dünyanın parası çöpe atılmış oldu, rehabilitasyonu için bir o kadar daha para gerekecek.
Sonuçta devletin cebinden çıkan bir şey yok; çünkü bizim paramızla yapacaklar, yani vergilerimizle !

Haşat olmuş statta maç oynama olanağı kalmadığı izin Konyaspor geçen hafta Başakşehir ile yapacağı lig maçını gitti Eskişehir'de oynadı.

İki taraflı zarar;

Hem hasılat elde edemediler, hem de olası 3 puanı kaçırıp bire razı oldular. (Maç 0-0 bitti)

Antalya, Gaziantep'te zemin itibariyle sürekli sorun yaşayan statlara sahip.

Bölgenin iklimi itibariyle havanın aşırı sıcak olması mazeretten sayılabilir mi?

Sanmıyorum...

Sıcakta en fazla çim sararır, ama özellikle Antalya'da bir de çukurlar gördük zeminin üzerinde, sanırsınız ayın yüzündeyiz.

Bilek filan bükülse hapı yuttun, pert olup sezonu kapatma durumu bile ihtimaller arasında.

Lafa gelince 'sporcu sağlığını her şeyin ötesinde gelir' diyoruz ama; milyonlarca dolar, avro ödediğimiz oyunculara daha doğru dürüst iyi bir zeminde maç oynama olanağı sunamıyoruz;

Sonra da  düzenlediğimiz organizasyonların mükemmeliyetinden bahsediyor tepemizdeki büyükler, biz de çok inandık!

Daha havalar soğumadı, yağışlar başlamadı, kar yere düşmedi!

Başlayınca 'yandı gülüm keten helva'.
Stat zeminlerinin bakım ve rehabilitasyon işlemlerinin uzmanlık gerektiren bir meslek olduğuna inanıyorum.

Öyle sanıyorum ki bu konuda çok zayıfız ülke olarak, yıllardır çözümlenemediği için de kronik bir durum halini almakta.

Sıkıntının bana göre en önemli ayaklarından birisi de yeni bitirilen statlarda kullanılan membran çatı sistemleri.

Bursa'daki de dahil bir çok statta ayni çatı sistemi kullanıldı.

Membran çatı güneş ışınlarının direkt şekilde zemine ulaşmasını engelleyerek önce sararmaya, sonra da ışık alamadığı için gelişemeyen çimlerde bozulmalara neden oluyor.

Henüz sezon açılmadı, görün bakın Eylül ayı itibariyle bizim Timsah Arenanın yeteri kadar güneş ışığı alamayan güney tarafındaki kale arkası; emektar Merinos Stadı gibi topraklaşmaya başlayacaktır!

Yıllardır yaşanılan bu süreç öyle kolay kolay peşimizi bırakmayacaktır;

Gübreler atarak da, suni ışıklandırma kullanılarak da  olmuyor.

En başından yanlış yapılmış.

Söz konusu çatı tümüyle değiştirilemeyeceğine göre bu sıkıntıyı yaşamaya devam edeceğiz.

Stat dedik, seyirciden de söz edelim mi?

Bursaspor'un yer alamadığını Süper Lig'den...

Futbol Federasyonunun büyük katkısıyla 'İstanbul Ligi' haline dönüştürülen organizasyonda; üç büyüklerle Trabzonspor'un oynadıkları maçların dışındakilerde ciddi bir şekilde seyirci sıkıntısı yaşanıyor.

Hele hele ligin yenilerinden Ümraniyespor ile Fatih Karagümrük resmen sinek avlıyorlar!

Anadolu'nun gediklilerinden Sivasspor'un bile 5 bin seyirciyi bulamadığı ligde, şampiyonluk yaşamış Başakşehir'de bile alarm zilleri çalmakta.

Şampiyonsun taraftarın yok; (Başakşehir)

Türkiye Kupası kazanıyorsun (Sivasspor) yine de şehrine yaranamıyorsun.

Başakşehir, Karagümrük, Ümraniye o zaman ne işiniz var Süper Lig'de?

Federasyonun dağıttığı ulufelerle bugünkü duruma gelseniz de; sizleri en başta sporsever adam yerine koymuyor.

Türk futboluna da tek kuruşluk katkınız yok.

Adınız 'Süper' özneniz 'Sıfır'

Tesis, stat hak getire.

Zaten Bursaspor gibi bir markanın olmadığı lige zaten 'Süper' denilemezdi,

Semt takımlarıyla iyice 'semt pazarı'na benzedi.

Alın o zaman tepe tepe kullanın eserlerinizi (!)

'Marka değerimiz arttı' diye bir yerlere caka satarsınız!