Yazarlar

Engin Aksöz
engin.aksoz@bursadabugun.comParis'te masadan 'sıfır' çekerek kalktık! Sizce hesabı kim ödemeli?
2024.08.12 17:17 - Son Güncellenme: 2024.08.12 17:26Tıklanma sayımız kadar yüreğimizle, gazetecilik aşkımız da zirvede 'bursadabugün' olarak.
Sadece futbola değil, her spora odaklıyız.
Eleştiriyor, çekinmiyoruz.
Yapmaya çalışırken de bilgi dağarcığımızı sürekli yeniliyoruz.
Nasıl mı?
Okuyarak, araştırarak, analiz yaparak.
Taraflı değil, objektif yazmaya;
Kurumlar, kişiler, kulüplerle husumetli değil, dost geçinmeye çalışıyoruz.
Onun için farklıyız, onun için beğeniliyoruz.
Buraya kadarını medyamızın farkındalığının altını çizmek için yazdım.
Çünkü gerekiyordu.
Gelelim sadede.
Paris 2024 Olimpiyatları başladığı günden beri radarımdaydı.
Gece yarılarına kadar izledim karşılaşmaları.
Elimde bloknotumla kalem notlar tutmama çalıştım.
Önceliğimiz Türk sporcularıyla, olimpiyatlarda yer alan takımlarımızdı elbette.
Sultanları manşete taşıdım gerektiği için.
En çok izlenen ve rayting alan branş oldu kadın voleybolcularımız.
Yanı sıra basketbolu, atletizmi, güreşi, yüzmeyi, kadın erkek boksuyla diğerlerini atlamamaya çalışırken;
Süreç içinde kötü giden performansımızı mercek altına tutarak eleştiriler getirdik.
Baş aşağı giderken tehlikenin altını çizmek önemli bir gazetecilik gerçeğiydi.
Bu farkındalığımızla medya olarak kendimize farklı bir vizyon kazandırdığımızı düşünüyorum.
Olimpizm kültürü olmayanlar günlerini Paris'i sıradan bir organizasyon gibi algılayarak kulaklarının üstüne yatarak geçirdi.
'Kral çıplak' demek Türk spor medyasında en zor başvurulacak yöntem şekillerinden birisidir.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olmaya başlayınca mesleki refleksimizle hiç bir detayı pas geçmeden gereğini yapmaya çalıştık.
Ulusal medyadan çok önce başarısızlığın adım adım zirve yapmaya başladığı o günleri önceden sezinleyerek 'Yaz Olimpiyatlarından 40 yıl sonra sıfır çekilmesi üzerine' başlığıyla yazabilmek kimse kusura bakmasın biraz cesaret işiydi.
O cesaret bizde olduğu için kendimizi mutlu ve ayrıcalıklı hissediyoruz.
Dökülenlerle, yarışmaları bırakanları sütunlarına taşıyamayanlar, her şey olup bittikten sonra 'fiyasko' başlıklarıyla çıkmaya başladıysa kocaman bir 'geçmiş olsun!'
En başından 'Acaba ne derler sonra' diyemeyenler, bugün sorgulama ayağıyla eleştiri yapmaya çalışmışlar!
Asli göreviniz sporcularımız Paris'in lağım kokan Seine nehrine boğulunca mı hatırınıza geldi?
Sınıfta kalanlar sadece medya olmadı.
Sporu yönettiği iddiasındaki makamda oturanlar da bu haiz tablonun yaratıcıları olmaktan kendilerini kurtaramadılar.
Şimdi kim ödeyecek bu acı faturanın hesabını?
Adresi çok net...
Stat, salon, havuz, olimpik salon yapan Türkiye'nin sporunu yıllardır liyakatli olanlar değil, biat edenler yönetiyor.
Ortalık spordan bihaber spor uzmanlarıyla dolu!
40 yıl sonra bir olimpiyattan 'sıfır' çekerek dönüyoruz.
Sözde her şeyi olan, tesislere boğulan Türkiye, sıra yarışmalara gelince dip yaparak yerlerde sürünmeye başladı ki sabahlara kadar ağlasanız yeridir.
'Neden böyle olduk' sorusuna yanıt vermesi gereken Spor Bakanı bugün medyada 'başarısız olan federasyon başkanlarından hesap soracağız' çıkışıyla sözde milletin gazını almaya çalışmış!
O başarısız başkanları ben atamadım herhalde!
Hepsinde sizin imzanızla, referansınız var!
Tokyo'dan sonraki 3 yıl boyunca kim nasıl çalıştı, neler yaptı denetlediniz mi?
Kariyerlerinin sonuna yaklaşmış sporcularımız için bakanlık ve federasyon olarak acil önlem planları yapıldı mı?
Yakından takip ettiğim için biliyorum.
Voleybolun dışında kalan diğer branşlarla ilgili ciddi altyapı organizasyonları söz konusu değil.
Alttan yetiştiremezseniz giden gittiğiyle kalır, bakakalırız.
Şu an Türk sporu 'bakakalma' noktasına gelerek demir atmış durumda!
Kurtuluş reçetesi belli.
Silkelenmeye en tepeden başlanırsa yeniden ayağa kalkabiliriz.
Planlı, programlı çalışırken, yeni stratejiler belirlemek de kaçınılmaz.
Spor Bakanı Osman Aşkın Bak Paris'te işine bakacağına, sırıkla yüksek atlama 6.25 metre ile tarihi dünya ve olimpiyat rekorları kıran İsveçli Armand Duplantis'e X hesabı üzerinden Yusuf Dikeç güzellemeleriyle mesaj atarak gündeme oturmuştu.
X'le kafa yapmanın dayanılmaz hafifliği, talihsiz sonları da beraberinde getirirmiş.
O zaman sanırım kendisi için artık ya istifa ya da görevden alma zamanıdır!
Minicik ada ülkeleri kadar olamadan kapattığımız 'Paris 2024 Olimpiyatları' son yılların en başarısız sportif performanslarıyla yüreğimize saplı bir hançer gibi duracak.
Kolay kolay da unutamayacağız.
Yazarın diğer yazıları
- TOFAŞ yarı finali Bursa'ya bıraktı 01 Haziran 2025 Pazar, 13:22
- Tofaş yarı final için avantajı eline geçirdi 30 Mayıs 2025 Cuma, 17:56
- Futbol Federasyonu'nun radikal kararı, emeklilerin keyfini kaçırdı! 28 Mayıs 2025 Çarşamba, 17:09
- Yücel Çağın Başaran... 27 Mayıs 2025 Salı, 18:20
- Tofaş mı doğrusunu yapıyor; yoksa 'şampiyon Fenerbahçe' mi? 26 Mayıs 2025 Pazartesi, 17:50
- Bursaspor Yörsan sonunu getiremedi: 70-74 24 Mayıs 2025 Cumartesi, 23:35
- 'Gout Gout' yeni Usain Bolt olabilir mi? 23 Mayıs 2025 Cuma, 17:33
- Türk futbolunun 5 efsanesi bir fotoğraf karesinde buluştu 22 Mayıs 2025 Perşembe, 17:38
- Rakamlar yalan söylemez! 21 Mayıs 2025 Çarşamba, 17:53
- Voleybol kulüplerde son şampiyon Perugia 19 Mayıs 2025 Pazartesi, 23:40
Yazarlar
- Karacabey'den Yenişehir'e yeni dönem! Beklen... Hasan Boztürk
- 350 bin TL'ye kurbanlık olur mu? Elif Didem Danacıoğlu
- Sürpriz transfer müjdesi heyecan yarattı! Çetin Sabırlı
- TOFAŞ yarı finali Bursa'ya bıraktı Engin Aksöz
- Ya bıçak ya da silah olsaydı Metehan Demir
- Bursa'nın dağ yöresi gücünü bir kez daha gös... Hasan Yalçın
- Bursa'nın kentsel gelişimi üzerine... Prof. Dr. Murat Taş
- Bir Bursa aşığıdır Erkan Can..! Binay Kazan
- Bu yazım kadınlara! Erkekler okumasın... Ece Sarı
- Gece dönerinden gece turizmine Hanlar Bölges... Ramazan Başan
- 2b arazilerini kullanan vatandaşlar ne yapmalı? Yeşim Mutlu
- Göçün hüzünlü hikayesi: Bursa Göç Tarihi Müzesi Kamuran Vatansever
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Ufukta bir ÖTV artışı yok! Emre Özpeynirci
- Sıkılaştırmadan en çok KOBİ dışı işlet... Levent Yılmaz