Bir milli maç bu kadar mı kötü oynayarak kaybedilir?

Dün akşam kenarda 'Montella' diye bir teknik direktör, sahada da 'Türkiye' diye bir takım yoktu.

Rezil oynadık, rezil olduk, hak ederek yenildik.

Karadağ biraz daha sıkıp oynasa daha ilk yarıda fark yiyecektik;

Şansımız varmış...

Uzun sözün kısası; mazereti olmayan bir skordu;

İnanın yazarken yüzüm kızardı.

İnsan kendi kendine 'üç günde ne oldu da bu kadar değişkenlik gösterdiniz' diye sormadan edemiyor.

Neler olmuş olabilir gerçekten!..

'Üst tura çıkarsak şu kadar isteriz' diye prim pazarlığı mı yaptılar?

Kabul edilmeyince de 'kazan kaldırıp'  bile bile lades mi oldular ?.

Elbette böyle bir şey asla söz konusu değil.

Canım o kadar sıkıldı ki; işi gırgıra vurup, 'ironi yapayım' dedim.

Galler ile Karadağ maçlarının arasında dağlar kadar fark vardı.

İlkinde ezerek, oynayarak puan kaybettik;

Diğerinde bunların tam tersini yaparak tokat yedik.

Özetlersek;

Montella hiç motive edememiş milli takımı Karadağ maçına.

Motivasyonumuz da yerlerde sürünüyordu.

Hiç kusura bakmasın ama;

Bütün bunların üzerine yanlış kadro seçimi ve oyuncu değişiklikleriyle tuz biber ekerek hezimetin en büyük sorumlusu oldu.

Sahada hoca değil, oyuncular oynasa da; kenardaki teknik adam kafa karıştıran tercihlerle yenilgiye çanak tutuyorsa elbette topun ağzındaki kişi olarak hesabını verecektir.

Mazeret isterseniz odalara sığmaz.

'Zemin ağırdı, yağmur yağıyordu; bilerek bizi burada oynattılar!'

Sanki Karadağlılar başka bir yerde oynayıp, kazandılar !.

Onlar için hava güneşli ve açık; zemin pırıl pırıldı !..

Göbeğimizi kaşıya kaşıya çıkabileceğimiz bu grupta lider olamadıysak hatanın büyüğü bizdedir.

Play-offlar her zaman iki ucu keskin bıçak gibidir.

Kimin ne yapacağını kestiremezsiniz.

Kaldık mı play-off'a, ayıkla pirincin taşını şimdi...

Korku dağları bekliyor; kabul edilmese de...

Allah yardımcımız olsun...

En acısı ve düşündürücü olanı ne biliyor musunuz?

85 milyonluk Türkiye'nin bize karşı hat-trick yapan Karadağlı Krstovic kalibresinde tek bir forveti yok !.

Asıllarıyla değil çakmalarla oynuyoruz hep.

Çıkmıyor mu yoksa çıkaramıyor muyuz?

Çok merak ediyorum; yanıtını verebilecek birileri varsa yazsın öğrenelim...

Çünkü forvet sıkıntısı bugünün sorunu değil.

Dün de yoktu, korkarım bu kafayla yarınlarda da olması zor görünüyor !.

Bu kadar nüfusu büyük bir ülke bir pivot santrfor bulamaz mı?

Bulamıyor işte...

Burak Yılmaz elimizdeki son pivot forvetti;

O da bırakınca sıfırı tükettik.

Hayret bir şey!..

Barış Alper Yılmaz'dan medet umar hale gelindiyse vay halimize.

Ben olsam basketbol usulü devşirme birilerini bulmaya çalışırdım !.

Bu da 'ironi' olsa da; sorumlu pozisyonundakilerin kılı kıpırdamayınca;

Kendimce bir çözüm önermek istedim...

Anlayan çıkarsa tabii...