Sevgili Pablo;

Çok iyi bir futbolcuydun;

Kişilerin değerlendirmesine göre değişse de; belki de Bursaspor'da oynayan en iyi yabancı sendin, bırakınca yerini kimse dolduramadı;

Bu öyle karşılıksız bir sevgi, tanımlanması zor bir duygu yoğunlaşmasıydı ki; Sedat 3, Mesut Şen gibi efsaneleri bir kenara bırakarak senin heykelini diktik!

Çin'e gittin unutulmadın, geri döndün itibarın katlandı, bıraktığı yerin çok üzerinde bir yerlerde yeniden kucaklaşmak her kula nasip olmaz.

Bu yanınla da çok farklı ve şanslısın,

'Çanakkale Şehitleri' şiirindeki o veciz beyit gibi;

'Gömelim gel seni tarihe' desek; galiba oralara da sığmazsın; öyle bir tanesin ki seni anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor;

Ne var ki sevgili Batalla;

Pamuklara sarıp ebediyete kadar saklayacağımız bir değerimiz olsan da; bir defolu durumun var ki söylemek zorundayım.

Her şey oldun, daha da olabilirsin de;

Bir tek antrenör olamazsın; mahcubiyetimden yüzüm kızararak itiraf ederim ki maalesef beceremiyorsun;

Elinde bu ligin çok üzerinde oyuncularla kurulmuş bir kadro var;

Ama farkında bile değilsin;

Pablo Martin Batalla gibi bir efsane maç sonunda demeç verirken karşı taraftan 'iyi takımdı' diye bahsedemez;

Acizliğinin ifadesidir bu kelimen sana hiç yakıştıramadım.

Bu grubun en iyisi de sensin, en büyüğü de;

Senden başka BÜYÜK yok...

 Rahmetli Mehmet Özman'ın kulüp tarihine not düşen benzetmesi gibi; karşına kim çıkarsa çıksın 'üç atacaksın, beş atacaksın'

Sonra da rakibin hocası maç bitince sana dönerek 'en iyi takıma yenildik' diye itirafta bulunacak.

Oynattığın futbol, futbol değil;

Takım haftalardır idare ediyor;

Tamam yeniyoruz yenmesi de; gücümüz 'tırışka takımlara' geçiyor.

Daha bir tane büyük maç kazanamadık.

Futbolun değişmeyen bir gerçeği vardır sevgili Pablo Martin Batalla;

Dünyada da böyle, Avrupa'da da böyle, Türkiye'de de böyle;

Bursaspor'da da böyle maalesef;

Her iyi futbolcudan iyi antrenör çıkmıyor kabullenemesen de...

Mesut Şen süper bir yetenekti; antrenörlüğü amatör takımla, alt yapıları çalıştırmaktan öteye geçemedi.

Bursa'nın bir değil, birkaç yerinde heykeli dikilmesi gereken Sedat 3 (Sedat Özden) futbolu bırakınca yöneticilik yaptı, menajerliği denedi;

Nedense antrenör olmayı yapmayı hiç düşünmedi.

Ne kadar cilalayıp, parlatsak da gerçekler gün gibi ortada; Sahaya süremediklerin, sonradan içeri saldıklarınla, kefil olup getirdiklerin içimize bir türlü sinmiyor hocam;

Kendini zorladıkça, daha çok dağılıyorsun.

Kusura bakma bugünkü Silifke beraberliği sana yazar;

Kenarda bıraktıkların, içeri saldıklarından daha iyiyse hiç riske girmeyecektin.

Sakatlığı varsa Musa Çağıran neden oynatıldı?

Ahmet İlhan Özek böyle bir maçın oyuncusuyken, yedekte bırakılmayı hak edecek bir formsuzluğu mu vardı da biz bilmiyorduk?

Sedat Cengiz'le Berkan Mahmut Keskin ilk on birde başlasaydı sonuç daha farklı olmaz mıydı sence de?

Doğru olanı yapmadın;

Yine yanıldın.

Takım iyi gittiği ve bir şekilde kazandığı için yanlışların sürekli sineye çekilse de; bu önemli maçı alarak taraftarına 'kendimize denk bir takımı sonunda yendik' diyebilecekken yine başarılı olamadın.

Bizimle denk olan her baba rakiple oynadığımız maçları ıskalıyoruz farkında mısın?

İçerideki kayıplarımız fazlalaştı.

Düzce'yi yenemedik, Muş'u yenemedik, Karşıyaka'yı yenemedik,

Bugün de Silifke avucumuzun içinden uçup gidiverdi.

Tırışkadan rakipler bizim dengimiz değil ki ?

Maçı yine okuyamadın, en önce girmesi gerekenleri en sona saklayarak rakibin ekmeğine yağ sürdün yalan mı?

Çok geç değişikliğe gittin;

Rakip yata, kalka hem oyunu, hem bizim çocukları soğuttu;

Futbolun 'F'si oynamadan, bir puanı gözümüzün içine soka soka alıp gitti Silifke;

Ramazan mübarek günde oruç ağız tribünlere dolan 37 bin küsür taraftar üzülerek evine döndü.

Açık ara lideriz ama futbol oynayamıyoruz.

Sadece bu haftaya özgü değil, haftalardır böyleyiz.

Devre arasında oyuncu alıyorsun; Muhammed Zeki Dursun 'nasıl birisidir' daha henüz görmek kısmet olmadı!

Orta sahaya değil, forvete; yani pivot santrfora ihtiyaç vardı; tercih saçma sapan yerlere yapıldı.

Sakat olduğu biline biline alınan forvet Tahir Babaoğlu'nun bir türlü iyileşememesi düşündürücüdür.

Yoksa iyileşti de formsuz mu?

Formsuzsa oynayabilecek kıvama onu ben mi getireceğim yoksa Batalla'mı?

Bilemiyoruz!

Sakatlıktan muzdarip Muhammed Demir'in sezonu kapatması hem kendisi, hem de Bursaspor adına büyük bir şanssızlık oldu.

Kağıt üzerinde 3 forvetimiz var;

Toplam katkıları beklenilen düzeyin çok altında kaldı.

Medyadaki dostlarımın neredeyse hepsi Batalla'nın yetersiz kaldığını bilseler de; kendisini üzmeme adına bir şey yazamıyorlar.

O zaman müsaadenizle;

'Kral çıplak' dostlarım; ne zaman farkına varacaksınız?