Bir Üçüncü Lig maçı için satılan 41 bin 300 bilet;

Yazılı, görsel, sosyal medyaların spor servisi sorumluları için 'manşetten öteye' bir haberdi;

Bir kaç istisnası dışında / NTV'nin hakkını yemeyelim / pas geçerek sınıfta kaldılar.

Hadi haberini yapamadınız; merakta mı etmediniz meslektaşlar 'bu nedir yahu' diye?

Elinizin altındaki çalışanlara 'böyle bir rakam doğru olabilir mi? Bir araştırın bakalım' demek hiç mi aklınıza gelmedi?

Süper Lig'in tribünleri, ligin büyükleri dışında seyirciye muhtaç, deyim yerindeyse 'sinek sekizli statların dörtte üçü';

Üçüncü Lig'e kadar düşmüş bir zamanların şampiyonu Bursaspor'un ilk iç saha maçında 41.300 bilet satmasını,

'haber değeri olarak' görmemek içinize sindi mi gerçekten öğrenmek istiyorum.

Kusura bakmayın, 'sözün bittiği yerdeyiz' spor medyası olarak.

'Nedir sizce manşet haber' bir açıklayın da öğrenelim, ben çok bilgisiz kalmışım!

Maura İcardi ile Wanda Nara'nın yeniden alevlenen birlikteliği mi?

Yoksa bir atımlık heyecan yarattıktan sonra ertesi gününe balon gibi sönen transfer asparagasları mı?

Hangisi doğru?

Onu da ben değil, siz bileceksiniz!

Kalmadı ki bu ülkede bulduğu en küçük tüyonun üzerine bir dedektif titizliliğiyle giderek pireyi deve yaptıktan sonra gündem değiştirebilecek gazete, gazeteciyle, medya kuruluşu.

Araştırma, röportaj, özel habercilik.

Yok öyle bir dertleri.

Hesap soran olmayınca, kafalarına göre takılıyorlar.

Ne varsa hepsini bitirdiler bu meslekte, ruhlarına el fatiha okuduk.

Masa başında oturarak 'kes, kopyala, yapıştır' formatı üzerinden haber üretip sayfa, sütun doldurandan zaten ne bekleyeceksiniz ki?

Bursaspor, pazar günü Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray'la Trabzonpor'un dışında 'Süper' statüde ne kadar kulüp varsa, alayının seyirci sayısını ikiye katlayıp rekor kırmış;

Okuyanın tüylerini ürpertir; Bursaspor'un maçına 'git izle haber, röportaj yap' diye muhabir göndermesi gerekenler kulaklarının üzerine yattılar ne yazık ki.

Bu ülkenin spor medyasına üç büyükler yön veriyor.

Dün olduğu gibi, bugün de öyle.

Acı ama gerçek böyle

Varsa onlar, yoksa onlar.

Gerisi teferruat;

Değerli meslektaşlar, Bursaspor,Tokat Belediye Plevne maçında seyirci rekoru kırdı.

Hem de bir değil, iki tane.

Anlamayanınız varsa büyük harfle de yazalım isterseniz.

REKOR!

Görmediler, duymadılar,yazmadılar ne yazık ki.

'Canları sağ olsun' dersem, kendimi inkar etmiş olurum.

Bizim mesleğin idam fermanıydı aslında böyle bir detayın üzerine gidememek.

Görmeyenlerle, duymayanlarla, yazamayanlarla sürüngene döndü zaten Türk futbolu.

Nicedir seyirciyle, taraftara hasret Türk futbolunda adı 'Süper' olan bir organizasyon, İstanbul'un semt takımlarına muhtaç konuma getirilmişse eğer; bundan spor medyası da soyutlanamaz.

Bursaspor, Eskişehirspor, Kocaelispor, Sakaryaspor gıdım gıdım silinip giderken kılını kıpırdatmayanların medyaları sayesinde bugün Eyüp, Kasımpaşa, RAMS Başakşehir gibi Türk futboluna en küçük katma değer sunamayanlar izletiliyor yayıncı kuruluş tarafından spor severlere.

Yazan, çizen ve yorumlayanlar da 'seyircisi, tesisi, camiası olmayanların ne işi var bu ligde?' diye soramıyorlar maalesef.

Bomboş tribünlerinin ürkütücü sessizliğine tek satır kalem oynatamayanların dünyasında onun için Bursaspor'un kırdığı rekorların hiç bir kıymet-i harbiyesi yok!

İçimden;

'Yasasın Türk futbolu,

Yaşasın üç büyükler diye bağırmak hiç bir zaman gelmemiştir!

O zaman;

Tüm dışlanmışlıklara inat; rekorları kıra kıra, tepelerine vura vura yeniden Süper Lig'e dönmek Bursaspor'un, Bursalıların boynunun borcu olmalıdır.

Kendimizi anlatabilmek için başka bir alternatifimiz de kalmadı dostlar.