Kafan mı kıyaktı yoksa kafayı mı yedin sen Ergin Ataman hocam!

2025.02.24 17:45 - Son Güncellenme: 2025.02.24 18:15
A

Basketbol severler İzlanda yenilgisi üzerine kafayı yerken...

Kafası kıyak Ergin Ataman'ın (inşallah öyle değildir) 'zaten maçın favorisi İzlanda'ydı, sürprizi gerçekleştiremedik' açıklaması yapması tam bir akıl tutulmasıdır.

İnşallah sıhhattesindir hocam!

Başka bir ülkede bunları söylemiş olsaydın o koltukta seni bir dakika oturtmaz, ülkenin değerleriyle alay ettiğin için seni kapı dışarı ederlerdi. Dua et Türk Milli Takımını çalıştırıyorsun !

Haline şükret! Arkandan kapı gibi duran bir Beştepe var...

Yoksa dakikada süpürmüşlerdi.

Ne demek 'İzlanda bu maçın favorisiydi, maalesef sürprizi gerçekleştiremedik'!

Yunanistan'a yenilirsin bir yere kadar anlayışla karşılarlar.

İtalya'ya yenilirsin homurdanılsa da unutulur gider.

Fransa'ya, Almanya'ya diş geçiremezsin, 'olur böyle vakalar' der geçer gideriz de...

İzlanda gibi 356.991 nüfusuyla (Google'de bilgisi böyle) Avrupa'nın en seyrek insanının yaşadığı bir ülkeyi de yenemezsen kimse mazeretine bakmaz, faturayı seninle oyuncularına keser.

Şimdi kimse kusura bakmayacak.

A Milli Erkek Basketbol Takımı hocası, oyuncuları, federasyon başkanı başta olmak üzere bütün camiasıyla birlikte tepeden tırnağa perişan ve çok rezil bir pozisyonda.

Kan kaybından komaya girmiş durumdayız.

 'Balıkçı' diye kafa yaptık, dersimizi verdiler.

Kim kiminle dalga geçsin acaba?

Balığın irisini tutmayı, basketbolun dirisini oynamayı bizden iyi öğrenmişler!

Ufacık bir ada ülkesine ek işleri sayılan basketbolda hiç dinemeden ve mücadele edemeden yenilmek bir kahır mektubu okumakla eş değerdi.

Her attıkları girdiği gibi, müthiş tempo yaparak ve çok çabuk oynadılar.

Bir ara salonda Euroleague'in rüzgar takımı Paris Basketbol'u izliyorum sandım.

Ön alana çok çabuk geçerek ve topu dolaştırarak eli sıcak oyuncularından skor katkısı aldılar.

Skorer iki kısaları Marousi'de oynayan Elvar Fridriksson'la Alba Berlin'de forma giyen Martin Hermannsson fıldır fıldır performanslarıyla başımızı döndürdü.

Elimizi kaldıramayınca da üçlükleri yağmur gibi sıraladılar.

İki atıcıya bu kadar mesafe bırakırsan olacağı budur.

Kısa savunmamız da, çember altımız da rezaletti.

İzleye izleye yenilmek böyle bir şey galiba!

İzlanda gibi bir rakibe karşı C kadronla oynasan bile favori her zaman Türkiye'dir; karşındaki de teferruat.

Ataman'ın İzlanda yorumundan kendimizi aşağılanmış hissine kapıldım;

Utandık, yüzümüz kızardı.

Daha ne söyleyebilirim ki?

'Basketbol ülkesi' Türkiye(!) basketbolu oynamayı unutmak üzere.

Kadını, erkeğiyle bu sporda büyük bir çöküş süreci yaşanıyor maalesef.

Nasıl düzlüğe çıkarız peki?

Federasyonun riski göze alarak, en azından yurt içi maçlarında rekabetçi bir yapılanmanın önünü açacak düzenlemeleri vakit geçirmeden yaşama geçirmesi gerekiyor.

Rekabetçi yapılanmanın da yabancı sayısının sınırlanmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyorum.

Oyuncu kenarda oturarak değil, oynayarak gelişir.

Bugünün ortamında Avrupa Kupalarında başarılı olabilme adına, kulüpler kadrolarını tıka basa yabancılarla doldururken, yerlilere 'teferruat' gözüyle bakılıyor.

Önce kendi çocuğunuza güveneceksiniz.

Yabancılarla sadece bugünü kurtarırsınız.

Peki bizimkilerin hiç mi suçu yok?

Torbadaki turbun büyüğü onlar aslında!

Oturarak para kazanmaya alıştıkları için (!) menajerlerinin yönlendirmesiyle statüdeki boşluğu da değerlendirerek transferde anasının nikahını istiyorlar!

Oynamadan kazanmak, beraberinde oynamaya oynamaya basketbolu unutan bir jenerasyon yetiştiriyor ki; an itibariyle tam burasında durmakta Türk basketbolu.

İzlanda hezimetine mazeret üretmeden 'biz nerede hata yapıyoruz' diye üzerine gidemezsek, yakında Danimarka adına parkeye çıkması beklenen Grönland'dan bile fark yeriz!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları